63 -Yürek-

5.9K 456 247
                                    

Merhaba

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba. Bölümü yanlışlıkla sildiğim için tekrar yazmam gerekti. Çok beklediniz ama Bölüme geçmeden önce lütfen okuyun!

Yeni bölümü heyecanla, merakla bekliyorsunuz ve ben beklentinizden fazla bir emekle bölüm yazmaya çalışıyorum. Herkesin düşüncesine, yorumuna saygım var. Aynısını karakterlerim de hak ediyor.

İlk bölümden itibaren anlatmaya çalıştığım şey empati yapmak, bizden farklı hayatları, görüşleri yargılamamak. Çünkü her hayatın kendi doğruları, her hatanın da sebepleri var. İyisiyle kötüsüyle bizimle olduğunuz için teşekkür ederim, minnettarım.

______

Playlist:

Göksel - Açık Yara
Lindsey Sterling - Beyond the Veil
Berker - Bilmezdim Bir Daha Seveceğimi
Su ve Ateş - Bilmezdim
İlyas Yalçıntaş - Bu Nasıl Veda?
- Bırak Sende Kaybolayım
______

Kenarına sığındığım kanepede, bacaklarımı kendime çekerek başımı dizlerime yaslamıştım. Gece yarısı olmak üzereydi. Güneş çoktan batmıştı, hareketli sokağın yanıp sönen ışıkları içimizi yakan ateşten bihaberdi. Midemdeki açlığı biraz ekmek ve suyla bastırmıştım, yüreğimde sönmeyen telaşa rağmen. Zihnim sonu gelmez soruların mağduruydu, gözlerim boşlukta manasız.

Ne düşüneceğimi bilemiyordum. Seyhun gideli saatler olmuştu, aramıştım açmamıştı. Özgür hemen peşinden gitmişti, iki saat önce aradığında hastanede olduklarını, her şeyin yolunda olduğunu söylemesine rağmen gelen giden yoktu. Tek bir cümle kafamın içinde dönüp duruyordu. "Derya kanser... Derya... Kanser"

Kapıda Seyhun'un yaşadığı şaşkınlığı, şoku, korkuyu ve endişeyi şimdi daha iyi analiz ediyordum. Mantığım Seyhun'un telaşını anlıyordu; fazlasıyla beklenmedik, hatta yıkıcı bir haberdi. Ama duygularımda empatiden çok daha fazlası fısıldaşıyordu. Derya adını duyunca öyle koşturup gitmişti ki...
Seyhun için değerli olması kabul edilebilirdi belki, ya onu hala bu kadar etkileyebiliyor olması?

Elimdeki telefonu kanepenin üstüne bırakıp bedenimi de geriye yasladım. Zaman ilerledikçe zihnimi kaosa sürükleyen senaryoları susturmak zorlaşıyordu. Eve döndüğünde Derya'yı seviyorum diye ağlayacak mıydı? Belki benden zaman isterdi... Ya da ilişkimizi devam ettiremeyeceğini söylerdi. Belki eve hiç gelmezdi...

Tek bir damla, göz pınarımdan burnumun ucuna yol buldu.
Düşüncelerimden irkilerek kollarımı birbirine sardım. Lütfen gel artık Seyhun.

Zilin sesiyle hızla kapıya koştum.

"Seyhun" Kalbim ihtiyaç duyduğu huzuru soludu. Varlığıyla sükut bulan bakışlarım minnetle titreşti.

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin