-Alıntı-

10.1K 544 355
                                    

"Nisa, sırtım"

Seyhun'un telaşlı sesiyle hızla odaya koştum. "Ne oldu?"

"Sırtım acıyor, sanırım kanattım" Yüzünü buruşturduğunda, ondan beterdim. Aceleyle çıkıştım. "Neden kendini zorluyorsun, bir ihtiyacın olduğunda bana söyle demedim mi?"

Elleri tişörtüne gittiğinde ondan önce davranarak tişörtü çıkardım. Kalbim endişeyle çarparken sırtındaki sargıyı ellerimle yokladım. "Neresi acıyor?"

Gözlerim korkuyla sargıların üzerinde dolaştı. Ellerim sargıda beline doğru kaydığında "Yukarısı" dedi.

"Neresi?" Sıkıntı sesime yansıyordu. Ellerimi tekrar sırtına çıkardım ama kan göremiyordum. Önünü döndüğünde sırtına dokunan ellerim şaşkınlığımla birlikte göğsüne değdi.
"Kalbim sırtımda değil"

Hafifçe bana eğilerek söylediği söz, yüreğimdeki endişeyi farklı heyecanlara sürükledi. Ellerim hala göğsündeyken yutkundum ve bakışlarımı ona çıkardım. "Ne demek istiyorsun?"

"Kanayan sırtım değil" Avucunu elimin üstüne kapattı. Yüzüne çarpan ışık gözlerinin bal rengini daha parlak kılıyordu. Bakışlarındaki manalar ise gözlerinin ötesinde bir derinlikle içimi görüyormuşcasına bir hisle nefessiz kalmama sebep oluyordu. Kirpiklerinin gölgesi çıkık elmacık kemiklerine düşüyor, dolgun dudakları erkeksi simasında cazip bir tezatlık oluşturuyordu.

"Nisa, içimde birikenleri bilsen. Anlatmak istediğim o kadar şey var ki, ateşe attığım anılar yok olmuyor, aksine büyüyor çığa dönüyor yüreğimde"

Ona bakarken öylesine şaşkındım ki, şiddetle çarpan kalbim dışında tepki veremiyordum. Usulca bana yaklaştığında nefesimi tuttum. Burnunu saçlarıma sürterek kokumu içine çekti, iki saniye sonra verdiği nefes tenime çarptı. Yakınlığımız can yakıcıydı. Düşüp bayılmaktan korkuyordum.

"Seyhun" ismi yalvarırcasına havaya karıştı dudaklarımdan. Yüzü hala yüzüme çok yakınken sakin tatlı sesi kulağıma adımı fısıldadı. "Nisa"

"Biz... Nasıl bu hale geldik?" Kalp çarptısından konuşmam ritimsizdi. Az önceki endişeme, beni kandırdığı gerçeğine bile şaşırıp kızamamışken yine ona karşı savunmasızdım.

"Ne hale gelmişiz?" Derken kollarını belime sararak bedenimi kendine yasladı. Hamlesiyle afallayıp başımı hafifçe geri çektiğim için göğüslerimiz arasında mesafe vardı.
"Ya yani bu.. Bana böyle bakman, Eski gibi, sıcak gülen gözlerle... Sarılman.. Tüm bunlar neden? Nasıl oldu?

Tebessüm ederken sessiz kaldığında güçlükle devam ettim.

"Normalde... bana bağırıp çağırman gerekirken şu halimiz.."

"Kızsam, olanı telafi edebilecek misin? Ne yaparsam yapayım aynı dikkatsiz Nisa'sın"

Suçlulukla başımı eğdim. Bir saniye sonra yine ona döndüm. "Ama beni en küçük şeyler yüzünden azarlıyordun? Şimdi ne değişti?"

Cevap vermek için dudaklarını aralandığında tereddüt etti. Titrediğimi fark etmişti. Düşünceli ifadesiyle dudaklarını ıslattı ve rahat bir ifade takındı.

"Farzet ki taktik değiştirdim. Bir de böyle deniyorum tepkilerini" Dudağı alayla sola kıvrılırken gamzesi çukurlaştı. Bense cevabıyla tüm duygusallığımı elden bırakmıştım.

"Ben senin oyuncağın mıyım be? O ne demek öyle? Kızayım, sarayım. Olmadı, uzaklaşıp yakınlaşayım."

Aniden öfkelenerek kollarından çıkmaya çalıştığımda belimdeki kollarını sıklaştırdı. "Bırak"

"Diyelim ki öyle, bana karşı koyabilir misin?" Tek kaşı ima ile havaya kalktığında yüzünde tatminkar bir ifade vardı. "Sana sarılmak istediğimde.." Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında, siması kendinden emin bir gülüşle güzelleşti.

"Sana yaklaştığımda..." Cümleyi bölerek tane tane konuşurken sesi şeytani bir ton alıyordu. Yüzünü daha da yaklaştırdığında burunlarımız birbirine değdi. Can yakıcı yakınlığı ile yutkundum. Benim kalpten gidecek olmamdan zevk alıyor gibiydi. Dudaklarını benimkilere sürterek konuştu.

"Öpmek istediğimde"

Anlık refkleksle karşılık vermek için dudaklarımı kıpırtdatmamla hafifçe geri çekilerek erkeksi şekilde güldü. "Bana karşı koyamazsın"

Pişkin gülüşü sol hamlesini belirginleştirdi. Öfkeyle kaşlarımı çattım. Sahtekarlığı yüzünden tüm sinir hücrelerim ayaklanmıştı.

"A-ama bu yaptığına sahtekarlık derler. Sürekli beni kandırıp duruyorsun" Hırsla göğsünden iterek kollarından kurtuldum. "Zaten bir yerin de kanamamış. Beni endişelendirip dalga geçmek çok mu eğlenceli? Öpmezsen de öpme, sanki çok meraklıyım sana"

Kandırılmışlık hissi ağlama isteği oluştururken dudaklarımı birbirine bastırdım. Yanından geçmek üzereyken kolumdan tutarak beni durdurdu. "Ben meraklıyım ama"

Gözleri muzip bir ifadeyle parladı. Beni tekrar kendine çekti. "Sadece şaka yapıyordum"

Dudaklarını dudaklarıma kapattığında kendimi geri çektim.

"Bırak bırak, ben kandırıkçı koca istemem"

Ben sana karşı koyamıyorum ama sen koyabiliyorsun öyle mi Seyhun efendi? Elimle dudaklarıma fermuar çektim. Sen görürsün Seyhun! Bir daha nah öperim seni. Ama sen beni öpmek için yalvaracaksın.

.....

Merhaba, sınavdan önce Seyhun ve Nisa okumak isteyenler için kısa bir kesit atmak istedim. Sınav motivasyonu ile alakasız bir kesit oldu ama elimde hazır bir bunu yazabildim. Aceleye geldi, fikirlerinizi bekliyorum.

Sınava girecek herkese başarılar dilerim. Hakkınızda hayırlısı olsun, Rabbim emeklerinizi zayi etmesin. Ve elbette bu sadece bir sınav, sizin hayatınızın başlangıcı olmadığı gibi sonu da değil. Hayat başlı başına bir yarış, sınav ise koca maratonun içinde sadece bir parkur. En iyi şekilde değerlendirmeniz dileğiyle. Allah yar ve yardımcınız olsun.

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin