54 - Düğün Dansı & Yazarı Sensin

9.1K 450 107
                                    

Selam! Size 30. Bölümden beri canınızı yakan cümlenin intikamını getirdim. Bölümün devamını bir hafta içinde eklemeye çalışacağım.

Benimle birlikte hikaye yazmak isteyenler, hikaye detaylarını ve yazdığım ilk bölümü Alfajiri_ nin hesabında, "Yazarı Sensin" hikayesindenden okuyabilirsin. Hadi, birlikte kurguya yol çizelim! Kesitin sonuna tanıtımı ekleyeceğim.

___________

"Ne düşünüyorsun?

Bana samimiyetle tebessüm eden gözleri, zihnimi bir kaç ay öncesine sürükledi. Bedenim ona dokunmanın heyecanı ile kıpır kıpırken, yüreğim göğüs kafesimi zorluyordu o sıcak yaz gecesi. Her zaman olmak istediğim yerdeydim, Seyhun'la dans ediyordum. Eşi olarak... Üstümde beyaz gelinlik çevremde sevdiklerimiz. Ve tatlı bir telaş, ne diyeceğini bilemez çocuksu bir coşku geziyordu damarlarımda. Tam da böyle taze bir heyecanla bakmıştım hayran bırakan elalarına.

"Hep gelinle damadın dansta ne konuştuğunu merak etmişimdir"

Tüm heyecanımı acımasız bir düşünceye kurban etmişti ifadesizliği.

"Hep senin yerinde Derya'nın olduğunu hayal etmiştim"

Kalbime saplanan ağrıyı yok saymak zordu. Geçmiş, bu güzel gecede canımı yakmayı başarmışken samimiyetle cevap bekleyen gözlere dalgınca bakındım.

"Kağan'la olsaydım şimdi nasıl hissederdim diye düşünüyordum"

Beklenmedik cevabımla bir an kaşlarını çatsa da ardından anladığını belli edercesine başını eğip sıkıntıyla gülümsedi.

"Bedel ödetme sırası bende diyorsun yani"

Omuz silkerek istesem de alıngan irademe engel olamayarak dudağımı büzdüm. Tek elini belimden çekerek yüzüme uzattı. Parmağının tersiyle yanağımı okşarken bakışları samimi parıltıları kalbime armağan etti. Canını yakabildiğimi sanmıyordum, ama öyle dilerdim.

"Yandığı kadar yakmak istemek her çıranın hakkı"

Bir an arkamda bir yere takılan bakışları donuklaştı. Tebessümü de bozulan ifadesiyle birlikte yok olmuştu. Parmakları hala yüzüme dokunurken sesine gereksiz soğuk bir mesafe koydu. "Belki de bu sorunun cevabını merak ettiğin kişiye sormalısın"

"Sen neden bahsediyor-" Anlamsız cümlesi üzerine söylenerek başımı baktığı yöne çevirdiğimde, aynı şaşkınlığı paylaştım.

"Kağan?"

________________

"Yazarı Sensin"

Yeni kurgunun son kısmını buraya bırakıyorum. O güzel eşsiz yorumlarınızı, hikayeyi devam ettireceğimiz sayfaya atarsanız harika olur.

.....

Eğer, şu an hayallerini gerçekleştirmeye bu kadar yakın olmasaydı, kızlarla iletişim kurmak adına biraz çabalayabilirdi genç adam. Oysa şimdi istediği bankada işe girmiş, bilgisi ve azmiyle yükseleceği inancıyla tüm ilgisini işine vermek niyetindeydi. Annesinin istediği hanım hanımcık, hamarat,  güzel, duyarlı, evine bağlı ve titiz kızı nereden bulabilirdi ki?

"Gözleri aşka güleeen!
Taze söğüt dalısın!
Gel bana her gece seeeeen
Gönlüme girmelisin !"

Üst kattan gelen boğuk tiz sesle gözleri devirdi. Bu kız yine banyoda şarkı mı söylüyordu? Serdar bir an gözünün önüne gelen görüntüyle silkinip başını iki yana salladı.

Feray'ın bedeninin çekici olabileceğini düşünmüyordu, aslında hiç incelememişti. Dünya yansa umurunda olmayan o donuk bakışlı kız, iş kavgaya gelince bir kaplan dönüşüyordu ve Serdar'ın aklındaki Feray profili daha farklı olamazdı. Bu kavgacı, asi, gürültücü kız... Duraksadı. Kesinlikle annesinin istediği kız olamazdı.

Bir anda beyninde yanan ampül, annesini gelin sevdasından vazgeçirecek bir plan üretti. Feray kesinlikle hanım hanımcık değildi. Duyarlı? Hiç sanmıyordu. Sorumluluk? Yanından bile geçmiyordu. Hamarat? Onun elinden sadece ekmek arası yediği düşünülürse, yemek yapabildiğine ihtimal vermiyordu. Titiz? Serdar'ın elinde olsa o kızın tüm evini baştan sona temizletirdi, sabah mutfağa girdiğinde akşamdan kalan bulaşıkları görmüştü. Her şeyiyle Feray, annesini kızlardan soğutacak özelliklere sahipti.

Serdar'ınsa onda çekici bulduğu tek bir özellik dahi yoktu. Ona göre Feray kabul edilemeyecek kadar düzensiz, üstüne özensizdi. Serdar'a ayak bağı olmaz, annesine oyun oynadıkları sürece duygusal bir beklenti içine girmez, işine adapte olmasını engellemezdi. Annesini yıldırmak için bir kaç haftanın yeterli olduğunu düşündü. Sonra herkes yoluna giderdi.

Genç adam aynanın karşısında saçlarını her zamanki gibi özenle yana tarayıp, üstündeki polo yaka haki tişörtün yakasını düzeltti. İşte hazırdı. Merdivenleri çıkıp üst katın ziline bastığında derin bir nefes aldı. Açılan kapıyla karşısında ıslak saçlarıyla duran Feray, az önceki düşüncelerini doğruluyordu. Üstüne salaş bir tişört giymiş, altında çizgili eşofman vardı. Kısa bir selamlaşmanın ardından Serdar asıl meseleyi dillendirdi.

"Geçen hafta söylediğin iyilik sözü hala geçerli mi?"

"Evde kalmamı sağladığın için minnet altında kaldığımı kast ediyorsan, evet. Neden sordun?"

"İyilik borcunu ödeme zamanı" dedi elleri sabırsızca alnında dolaşırken "Sevgilim olacaksın"

Aralarındaki tüm ilişki; birbirlerini gördüklerinde selamlaşmak ve birisinin şikayet etmek için diğerinin kapısını çalmasından ibaret olduğu bu iki genç, son bir haftada hiç olmadıkları kadar görüşmüştü. Daha da görüşecek gibiydiler.

....

Devamını merak ediyor musun? Öyleyse al şu kalemi, işte bu da defterin. Hadi yaz içinden geldiği gibi.

Hani bazen kurguları okurken kafamızda olaylar canlanır, "Keşke şöyle yapsalar, buraya gitseler, şu kız da bir tavır alamadı" diye içimizden geçer ya. Hah! Şimdi o içinizden geçen her şeyi yazma zamanı.

Size bir bölüm bırakıyoruz. Adı, görüntüsü, yiyip gezip görüp yaşadığı tamamen senin elinde. Kurguya istediğin gibi yön ver. Kurgu romantikken senin sayende bilim kurguya dönüşsün, yahut sıradan hayatlar bir anda fantastik bir aleme ışınlansın.

Yazım yeteneğini göstermek istiyorsan, senin yerin burası. Haydi bu hikayenin yazarı sen ol!

Kitabın kapağını biz açtık, sayfaları siz dolduracaksınız. Hadi başlayalım, eline kalemi alan tüm heyecanlı çiçeği burnunda yazarlara başarılar!

Link profilimde.

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin