11 -Hiç-

15.1K 822 658
                                    

Multimedya: Gif

Playlist: Mabel Matiz - Aşk Yok Olmaktır

Mabel Matiz - Kül Hece (mesaj bölümü için)

    ___________________

Şeker dükkanı olduğunu sandığım bir yerde, satıcı ile tartışıyordum. Dar dükkan fazlasıyla dolu ve renkliydi. Adamın arkasındaki raflarda kırmızılı, mavili, morlu çikolata kutuları ve süslü badem çikolataları vardı. Sağ duvarda gümüş tepsiler, renkli kurdelalarla şık bir sunum halinde duruyordu. Alt raflarındaki kahve ve kuruyemiş paketleri bile bu dükkandaki herşey gibi albenili duruyordu. Bunca güzelliğe rağmen moralim bozuktu ve satıcının sözlerine itiraz ediyordum.

"Sizin siparişlerinizi yetiştiremedik hanım efendi. Kusura bakmayın, iki gün sonra getirecekler"

"Nasıl ya? Kutlama bugün, iki gün sonra sen ye onları! Bize bugün acil lazım" çok sinirliydim ve bunu göstermek istercesine adama bağırıyordum. Tartışmanın ana konusuna henüz vakıf olamamıştım ama anlaşılan bugün birşey kutluyorduk ve şekerleme veya öyle bir şey lazımdı.

"Burdakilerden birini seçin. İstediklerinizi bugün yapmamız imkansız" Sinirle nefesimi dışarı bıraktım. Kaç gün öncesinden sipariş edip ayarlamışız. Bir şeyler yolunda gitmediğinde çıldıracak gibi hissediyordum. Adamın gösterdiği sepetteki badem şekerlerine baktım. Çok sade ve basitti, süslemesi bile yok gibiydi. Olumsuz anlamda başımı sağa sola salladım. Adam çok lezzetli olduklarından bahsederken ağzından çıkan sesler, tuhaf, rahatsız edici notalara dönüştü. O itici tını artarak kulağımda zonkluyordu. Adamın içine bozuk plak düşmüş gibiydi.

Rüyamın içine sızan ses, karşımdaki siluetin sesine karışmış, zihnimin rüyayla gerçek arasında bir noktada bocalamasına sebep oluyordu.

"Nisa, bak şu telefona artık!" Ablamın sinirli sesiyle gözlerimi araladım. Görebilme yetime rağmen bilincim hala açılamamıştı, gözlerimi tekrar kapadım. Yine aptal ve can sıkıcı bir rüya görmüştüm. En sinir olduğum rüyalar, içinde tartışma geçenlerdi.

Uykuya dalma çabama rağmen sinir bozucu melodi kapanmadı. Bu zil sesini değiştirecektim, gerçekten uyuz bir müzikti. Elimle yatağın içinde telefonumu yoklayıp en sonunda bulduğumda ses kesilmişti. Bu iğrenç alarmı kim, hangi ara kurmuştu? Başımı yastığa dayayıp tekrar gözlerimi kapamamla telefondan uyuz melodinin yükselmesi bir oldu. Zorla araladığım gözkapaklarımla kapatma tuşunu ararken, çalan şeyin alarm değil arama olduğunu idrak edebildim. Yanıtla'ya basarak kulağıma götürdüm.

"Alo" Sesim, ben aslında bir ayıymışım da biri beni boğazlıyormuş gibi anlamsız bir boğuklukta çıkmıştı. Karşıdakinin beni tanımayacağına emindim.

"Sonunda uyanabildin! Bu aramayı da açmasaydın oraya gelip kendim uyandıracaktım" Benim cansız sesimin aksine karşıdan gelen enerjik tını, uyumak için yastığa hücum eden kulaklarıma savaş açıyordu. Oflayarak kafamı geri attığımda ahşap başlığa çarpan başım ani bir sızıyla inlememe sebep oldu.

"Ah!"

"Ne oldu?" Telefonun ucundaki sese bir süre cevap veremedim. Uykuya ihtiyaç duyan yorgun bedenime, zorunlu uyaranlar dışında bir de bu ağrı eklenmişti. Ve başımın içindeki karmaşa susturulamaz bir hal almıştı.

"Başımı çarptım. Ah, cidden! Bir insan böyle hunharca uyandırılır mı?" Bir elimle başımı tutmuş diğer elimle telefona sitem ediyordum "Rüyama bile girdi bu salak ses"

"Kendi dikkatsizliğin. Defalarca mesaj attım ama uyanmadınız prenses hazretleri. Bana aramaktan başka yol bırakmadın. Haydi kalk kursa geç kalıyorsun"

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin