20 -Bowling-

10.4K 703 542
                                    

Playlist: Kelly Rowland - Ice

Timbaland - The Way I Are ft. Keri Hilson

Mesaj kısmı için: Ooh la la (Video'da Seyhun var)

Multimedya: Seyhun Gifi

___________________

Havanın güzelliği insanı mutlu etmeye yeterken yaklaşan düğün bu mutluluğu ikiye katlıyordu. Hakan abim herşeyin en güzeli olsun istiyordu, biz de kızlarla düğün heyecanına girmiştik bile. Ev, eşyalar, kına, düğün... Alınacak, yapılacak, planlanacak o kadar şey vardı ki.

Son bir haftayı özetleyecek olursam, karışık ve parçalı Seyhun'lu. Güya proje bittiğinde, işi bittiğini söylemişti oysa onu piknikten sonra bir kez görmüştüm sadece ve bunu düşünmek kötü hissettiriyordu. Ona yazmadığım zaman günlerimden çalınmış gibi, görmediğimde mutluluğum yarım kalmış gibiydi.

Her ne kadar, düğün hazırlığından Seyhun'a vakit ayıramadığımı düşünsem de, asıl bana uzak duran oydu. Minyatür çardağımız penceremin önünde durduğu halde, henüz adaya gitmemiştik. Onunla kurduğumuz hayaller olmadığında Kağan'ı ve biten ilişkimizi düşündüm. Akyokuştan ayrılırken, Kağan'a dair herşeyi bırakmış gibiydim. Onsuzluğu sorgulayacak olursam, bu kez unutmak daha kolay olmuştu. Belki daha önce bunu yaşadığım için, belki de Seyhun olduğu için. Aslında hala içimde kırgınlık vardı ama yerini terk edilmişliğin öfkesi almıştı artık. Yine de bazen lanet ediyordum yalnızlığa, anlamsızdı herşey, amaçsızdı aşksız sevgisiz...

Seyhun ise bir o kadar bocalamama sebep oluyordu. Piknikteki yakınlaşmayı defalarca kafamda tekrarlamış, evirip çevirip her açıdan düşünmüştüm ve şunu anlamıştım ki, Seyhun'layken çok düşüncesiz ve dikkatsizdim. Sonuçta eskiden sadece mesajlaşsak da şimdi burda olması, hele de onun bir erkek olduğunu düşünmek, yaptıklarımın utanç verici olduğunu yüzüme vuruyordu. Belki Seyhun da bu yüzden geri çekilmişti. Tüm bu mantıklı sebepler, onunla yazışmak hatta görme isteğimin önüne geçemiyordu.

İçimde, kendime bile itiraf edemediğim, Seyhun'a dair kıpırtıları dillendirmek zordu. Hele de o, farklı bir hâl takınmışken. Daha otoriter ve sürekli tetikte gibiydi, bazen onu anlamaya çalışıyordum ama beni sinir ediyordu.

"Pembe takım olsun"

"Bence krem daha iyi, klasik her zaman iyidir, değil mi kızlar?" Hakan abim ve Sude oturma odası için koltuk takımı bakarken ablamla onlara yardım etmeye çalışıyorduk.

"Bence de krem" dedim. Kremi her zaman sevmişimdir. Son zamanlarda beyaz çok moda olsa da, krem daha nötr ve yumuşaktı. Beyazın yalınlığının aksine, krem rengindeki yoğunluk uyumluydu ve hoşuma gidiyordu.

"Pembe de çok hoş duruyor, çiçekli minderleri bahar gibi bir hava katmış" Ablamın sözleriyle Sude kararsızca iki takım arasında göz gezdirirken Hakan abim gözlerini devirdi.

"Ama krem daha şık, ben de kremi seçiyorum" ablamın fikir değiştirmesi iyi olmuştu. Bunlara kalsa günlerce koltuk takımı için gezeceklerdi. Tamam, herkes en güzelini en beğendiğini almak ister ama milyon tane seçenek yapmış adamlar ve hepsi de güzel işte. Göz zevki olmayan biri değildim ama ben çoğu şeyde orta yolluydum. Beğen, al, çık. Seçici veya detayları önemseyen biri olduğum söylenemez, bu yüzden kısa alışverişlerden zevk alırken, uzun alışverişler beni sıkıyordu.

"Evet! o zaman krem takımı alıyoruz ve sıradakine geçelim" Hakan abim bir anda böyle bir çıkış yapınca, tek sıkılan olmadığımı anladım. Ne kadar detaycı olsa da sonuçta bir erkekti.

"hımm, emin değilim hayatım" Sude hala kararsız kalmakta ısrarcıydı.

"Sude bu takım harika! İlerde pudranın modası geçecek ve rengarenk bir oturma odası sana çocuksu gelecek. Bebişiniz olunca odasını pembe dizersiniz"

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin