Ep.21 "Sen benim ailemsin"

2.1K 125 23
                                    

Aybüke'den

Kulağıma gelen sesle açmaya çalıştım gözlerimi. Kapı mı çalıyor, telefon mu çalıyor? Ben yattığım yerde ayılmaya çalışırken tekrar doldu kulağıma aynı ses. Yavaşça açtım gözlerimi. Kapı çalıyor. Yatakta doğrulup oturdum. Saçlarımı geriye sıvazlayıp, gözlerimi ovuşturarak kalktım yataktan. Kim geldi ki sabah sabah? Ayaklarımı sürüye sürüye odadan çıkıp kapıya gittim. Bekletmeden açtım kapıyı. Karşımda gördüğüm yüzle şaşkınca baktım önce. Ardından kendime gelip hızla geri kapattım kapıyı.

"Aybüke, n'apıyorsun?"

Ayy, sen de niye sabah sabah habersiz geliyorsun? Yüzüm gözüm kaymış. Kim bilir ne haldeyim?

"Aybükee. Canım açsana kapıyı."

"Şey, ee, şey oldu. Ceryan yaptı heralde."

"Tamam aç hadi. Bak kapıda kaldım ama."

Of Tolga ya. Şu tipimle karşına çıkmak istemiyorum. Geri dönüp aynaya baktım. Yüzümü buruşturup süzdüm kendimi. Saçma sapan bir pijama, saçım başım dağınık, gece makyajımı iyi temizleyememişim, kalan makyaj akmış hep. İğrenç görünüyorum. Kapıya geri dönüp konuştum.

"Tolga biraz bekler misin?"

"Aybüke açar mısın şu kapıyı? Apartmana rezil olacağız."

"Ya ama Tolga."

"Ben biliyorum neden açmadığını. Sabah sabah beni böyle görme Tolga, diyeceksin yine. Ya güzelim biz buraları geçmedik mi? Hadi aç şu kapıyı. Bak ben sana sıcak sıcak simit getirdim."

Dudak büküp ofladım. Ardından yavaşça açtım kapıyı. Ben sabah sabah ne kadar dağılmış haldeysem, Tolga da bir o kadar iyi görünüyordu. Beni görünce gülerek bakıp içeri girdi. Kapıyı kapatıp elindeki poşeti portmantoya bıraktı. Belime sarılıp çekti beni kendine. Ben de gülümseyip boynuna sarıldım. İçim titredi birden.

"Oovv, çok soğuksun."

Tolga hemen ayrıldı benden. Montunu çıkarıp astı. Ardından gülerek tekrar sarıldı belime. Ben de gülümseyerek boynuna sarıldım.

"Şimdi daha iyi."

Tolga daha sıkı sarılıp boynuma getirdi başını. Bir süre durdu orda. Kıpırdamadan, sesini çıkarmadan, başı boynumda nefesler aldı. Sıkıca sarılmış, iyice çekmişti beni kendine. Yutkunup ben de boynuna sokuldum usulca. Üzerimde askılı, şortlu ince bir pijama takımı vardı. Gece adrenalin ve serotoninden sıcak basmıştı, yazlık pijamalarımı giymiştim. Şimdi böyle Tolga'ya sıkıca sarılınca da ateş basıyordu beni. Elimi ensesine getirip sevdim. Tolga'nın boynumdaki dudaklarından gülümsediğini hissediyordum. Ben de gülümsedim buna. Boynuma bir öpücük kondurup konuştu.

"Öyle özledim ki seni, saatlerce sarılsam, saatlerce bu kokuyu içime çeksem geçmeyecek gibi."

Gülümseyip ben de öptüm boynunu. On gündür doğru düzgün görüşemiyoruz. Yan yanayken bile özledik birbirimizi şu on günde. Ben de Tolga'yı çok özledim. Kokusunu özledim, onunla uyumayı özledim. Tolga bir öpücük daha kondurup ayrıldı. Yüzüme bakıp güldü. Ben de kaşlarımı çatıp ellerimi yüzüme kapattım.

"Ya Tolga gülmesene. Kapıyı aç kapyı aç dedin al işte. Yüzümü gözümü toparlamama bile izin vermedin."

Tolga gülerek tekrar çekti beni kendine. Ardından ayrılıp ellerini ellerime getirdi.

"İndir bakayım şu ellerini."

Tolga ellerimi çekip indirdi. Yüzümü avuçlayıp gülümseyerek baktı.

Mavi AyWhere stories live. Discover now