Ep.8 "Seni seviyorum Aykız"

3.1K 146 97
                                    

Aybüke'den

Bir yandan kahvemi içiyor, bir yandan yeni bölüm senaryosunu okuyordum. Senaryonun 'Bahar' kısımlarına gelip dikkatle okumaya devam ettim. Toplu bir yemek sahnesi vardı. Seviyorum böyle kalabalık sahneleri. Benim öyle pek olmuyor. Yemek sahnesini okuduktan sonra diğer sayfaya geçtim. Hah, Yavuz ve Bahar sahnesi en sevdiğim. Zaten Tolga'yla son zamanlarda karşılıklı doğru dürüst sahnemiz yok. Bakalım bu nasıl bir sahne? Dikkatle okudum sahneyi. Ne tatlı şeyler söylüyorlar birbirlerine. Tolga gelsin de prova edelim bunları. Eğlenceli bir sahne olacak gibi.

Kahvemden bir yudum daha alıp devam ettim okumaya. Sonra birden okuduğum şeyle kahve boğazımda kaldı. Öpüşme mi? Nasıl öpüşme? Baya baya öpüşme bu ya. Yedinci bölümdeki gibi değil bu sefer. O öpücüktü, bu baya öpüşme. Yutkunup sahnenin devamını okudum. Yani Bahar cüretkar olacağın tuttu, bir kerede anlamak zormuş. Aferin, böyle devam et. Senaryoyu kenara bırakıp saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım, ardından düzelttim. İstemsizce gülümsedim. Tolga burda olsaydı gülerdi bunu yapmama. Ben heyecanlanınca yapıyorum galiba bunu. Tamam Aybüke sakin ol. Tolga'yla daha önce öpüştün nasılsa, bu ilk değil. Öyle de, o da kısa bir öpüşmeydi. Dün öyle tatlı tatlı bakarken dayanamayıp öpmüştüm. O da biraz daha ileri götürmüştü ama yarası acıyacak diye kısa kesmiştim ben. Bu sefer baya baya öpüşeceğiz, hem de iki kere, hem de kameraların önünde. Ben galiba bundan dolayı gerildim. Ne olursa olsun, insanların içinde öpüşmek, ne bileyim alışık olduğum bir şey değil sonuçta. Birden karavanın kapısı açılınca irkilip elimi göğsüme getirdim. Tolga otuz iki diş sırıtarak girdi içeri. Kapıyı kapatıp karşıma geçti.

"N'aber güzelim?"

Gözlerimi kısıp baktım bu sırıtkan hallerine. Belli ki senaryoyu okumuş beyimiz. Hiç bozuntuya vermeden konuştum.

"İyi, senden n'aber?"

Tolga gülerek gidip karşıma oturdu.

"Valla ben harikayım."

"Görüyorum. Allah bozmasın da, neden acaba?"

Tolga gülerek dudak büküp başını çevirdi.

"Yani işte özel bir sebebi yok. Hayatımda her şey yolunda, çok şükür. Bir de, sen varsın. Daha ne olsun?"

Tolga gülerek bakarken ben de gülüp çevirdim başımı.

"Bir de tabi senaryoyu okudum. Onun da etkisi var tabi."

Başımı çevirip yalandan ters bir ifadeyle baktım Tolga'ya.

"Pislik, belli oldu bu neşenin nedeni işte."

Tolga sesli sesli gülüp konuştu.

"Ya işte, yaran var yaran var diye öpmüyordun beni iyi oldu sana. Şimdi de itiraz et de görelim bakalım."

"Çok fenasın Tolga."

"Yoo, hiç de bile. Sevgilimi öpmek istiyorum sadece, o kadar."

"Ama ben geriliyorum."

Tolga gülmeyi kesip kaşlarını çattı hafifçe.

"Neden?"

"Yani işte bu sahneyi çekmekten."

"Niye ama?"

"Ya işte, şu daha önce çektiğimiz küçük sahneyi saymazsak ben daha önce hiç böyle bir sahne çekmedim. O yüzden, yani insanların içinde bunu yapmaktan geriliyorum."

Ben yine saçlarını önce kulağımın arkasına sıkıştırıp sonra düzeltince, Tolga da gülerek kalkıp yanıma oturdu. Elini yüzüme getirip başımı kendisine çevirdi.

Mavi AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin