Ep.17 "Aşkı yeni keşfediyormuş gibi seviyorum seni"

2.2K 127 65
                                    

Aybüke'den

İçeri girip kapattım kapıyı. Fondip hemen gelip ayaklarıma dolandı. Başımı eğip hafifçe gülümsedim. Ardından yürüdüm salona. Çantamı kabanımı kanepeye atıp ben de oturdum. Fondip hemen kucağıma zıpladı.

"Oğlum, özledin mi beni? Karnını doyurdun di mi?"

Fondip kuyruğunu sallayarak göğsüme tırmandı. Ben de gülümseyip sevdim başını. Ardından derin bir nefes alıp kaşlarımı çattım. Bu içimdeki huzursuzluk ne? Neden kötü hissediyorum kendimi? Daha önceden tanımadığım bir duygu var içimde. Ne olduğunu bilmiyorum ama canımı sıkıyor, huzursuz ediyor beni. Sinirliyim de sanki biraz. Tolga'ya mı sinirliyim? Üzüldüm de sanki. İçim içimi yiyor gibi. Elimi alnıma getirip sıvazladım. Off, ne biçim bir his bu? Hiç sevmedim ben bunu. Kıskançlık mı bu? Kıskandım mı ben Tolga'yı? Ben daha önce kimseyi kıskanmadım ki, bilmiyorum bu duyguyu. Şimdi Tolga'yı mı kıskandım yani? Başka bir kızla birlikte olma düşüncesi bile böyle kötü hissettirdi beni. İyi de, eski kız arkadaşıyla bile tanıştım ben Tolga'nın. O zaman hiç böyle hissetmemiştim. Şimdi niye kıskandım ki onu? Dudaklarımı kemirip bakışlarımı etrafta gezdirdim. Yok ya, kıskanmadım ben Tolga'yı. İyi de ne bu o zaman? Neden eski sevgilisiyle birlikte yaşamış olması canımı sıktı bu kadar? Acaba o kızla mı yaşadı? Ama uzun sürmedi ilişkimiz demişti, o değildir. Kaşlarımı iyice çattım. O zaman başkasıyla kaldı aynı evde. Beraber yaşadıklarına göre çok sevmişti demek ki onu. Hatta belki ilerisi için bile planlar yapmışlardı. Dişlerimi sıkıp yutkundum. Evet, kıskanıyorum ben Tolga'yı. Bu ilk defa oluyor ama sanırım bu kıskançlık. Saçlarımı geriye sıvazlayıp ofladım. Sevmedim ben bunu hiç. Tolga'yı başka kızlarla düşünmek bile ayarlarımı bozdu. Ama sakin olmam lazım. Tolga'yı gereksiz yere kıramam. Başımı eğip Fondip'e baktım.

"Oğlum, hadi gel seninle biraz dışarı çıkalım. Kafamız dağılsın hı."

Fondip'i alıp kalktım ayağa. Biraz temiz hava alsam iyi olacak. Yoksa kendi kendimi yiyeceğim burda.

"Fondip ben çok yoruldum. Hadi oğlum."

İki saat dolaşmıştık Fondip'le. Kafam düşüncelerden arınsın diye yürüyüp durmuştum ama pek işe yaramamıştı. Sadece yorulmuştum. Eve girip Fondip'in patilerini temizledim. Ardından salona geçip kendimi kanepeye attım. Akşamki sahneleri de okumadım doğru dürüst. Ezberim tam değil. Ben en iyisi biraz onlara bakayım. Tam kanepeden kalkmıştım ki çalan kapıyla o tarafa döndüm. Yavaş adımlarla gidip açtım kapıyı. Karşımda görmeyi beklemediğim bir yüz vardı. Ben kaşlarımı kaldırmış şaşkınca bakarken o da hafifçe gülümsüyordu. Uzun zaman olmuştu görmeyeli. Ve şimdi hiç sırası değildi.

"Bu kadar şaşıracağını tahmin etmemiştim. Beni gördüğüne sevinmedin galiba."

Hafifçe öksürüp toparlandım.

"Seni görmeyi beklemiyordum."

Hafifçe gülüp eğdi başını.

"Aslında ben de buraya gelmeyi düşünmüyordum." Ardından başını kaldırıp gözlerime bakarak devam etti "ama ayaklarım istemsizce beni buraya getirdi."

Hiçbir şey demeden baktım. Ne işin var ama senin burda? Ben bir şey demeden bakarken, Can gülümseyerek konuştu.

"Beni içeri davet etmeyecek misin?"

Hadi buyur. İç çekip konuştum.

"Can, ben pek müsait değilim aslında. Yani senaryo çalışacaktım."

"Tamam, ben yardım ederim sana. Eskiden olduğu gibi."

Can gülümserken ben huzursuzca kıpırdandım. Tam ağzımı açacakken asansörün kapısı açılıp, elinde bir demet papatyayla Tolga çıktı içerden. Gözlerimi kapatıp bıraktım tuttuğum nefesimi. Tam çorba olduk şimdi. Tolga Can'ı görünce yüzündeki gülüşü silip hafifçe çattı kaşlarını. Gözlerini Can'dan ayırmadan yaklaştı. Yanıma gelip durdu.

Mavi AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin