Yetmiş Altıncı Bölüm

7.5K 298 23
                                    

Eveeeet! Merhabalar! Ben geldim... Hem de yeni bölümle geldim. ☺️👏🏻
Daha önceki duyurumda bahsettiğim üzere talihsiz bir şekilde bu kitabımın bilgisayarımdaki arşivimi kaybettiğim için devamını uzun süre sizinle paylaşamadım.
Bu kitabı yollar önce bizimhikayelerimiz diye bir sitede paylaşmıştım. Ne var ki Harika bir gelişme oldu ve beni burada eski bir takipçim buldu ve geçenki duyurumu görmesi üzerine hemen özelden yazdı. Zamanında kitabımı tekrar tekrar okuyabilmek için kendi arşivinde saklamış. Bana mail olarak gönderdi. Sevgili okuyucularımla kitabımın devamını paylaşabileceğim için ona teşekkürü borç biliyorum ve bu bölümü ona ithaf ediyorum. ☺️❤️ @KbraKken

—————————————-———————-

Bu duydukları doğru muydu? Baran'ın sorduğu soru ona o kadar anlamsız geliyordu ki bir süre gerçekten sormadığını düşündü. Nasıl böyle birşey düşünebilirdi ki kocası? Nasıl?

Başını onun tarafına çevirdi ve ona şüpheyle bakan bakışlara baktı. Başını evet anlamında salladı. "Evet, onu hala unutamadım, onu hala çok seviyorum. Her saniye aklıma geliyor, her dakika onu düşünüyorum. Sana baktığımda onu hayal ediyorum."

Baran bu sözlerden sonra masanın kenarını eliyle sıktı ve bütün öfkesiyle yeşil gözlerini kıstı. Ne diyordu karısı?

Leyla devam etti sözlerine hiç durmadan. "Bunları mı duymak istiyorsun Baran? Devam edeyim mi? Daha fazla anlatayım mı onu nasıl sevdiğimi? İstiyor musun?"

"Yeter, konuşma!"

"Asıl sen konuşma! Böyle bir soruyu bana nasıl sorabilirsin? Onu hala unutmadığımı nasıl düşünebilirsin? Benim seni sevdiğime hiç mi inanmadın!"

"Peki neden ona öyle baktın Leyla! Neden?"

"Geçmişi silebilmek o kadar kolay mı zannediyorsun? Ben kolay şeyler yaşamadım Baran, seviyorum dediğim adamı çok kötü tanıdım. Onun gerçek yüzünü çok geç gördüm, evet bunları unutamadım."

"Türk Hava Yollarının  TK2224 sefer sayılı Şanlıurfa yolcularının güvenlik kontrolünden geçmeleri önemle rica olunur."

Anonsla beraber Leyla oturduğu yerden kalktı ve hiçbir şey söylemeyerek Soner'e doğru yürüdü. Baran'ı beklemek istemiyordu çünkü şu anda onun yüzünü bile görmeye tahammülü yoktu. Çok kırılmış ve incinmişti.

Baran, nasıl bu kadar duygularına yenik düşüp olmadık sözler edebildiğine inanamıyordu. Sanki ona her baktığında, derin aşkı sonsuz hissedemiyormuş gibi. Sanki ela gözlerinde hep kendini görmüyormuş gibi o soruyu sormuştu. Nasıl bu kadar kıskanabiliyordu onu? Nasıl bu kadar anlamsız yere öfkeleniyor, bedeni sarsılıyordu. Ahmet'le göz göze geldiğinde neden yüzlerce tuğlanın üzerine atıldığını hissediyordu? Onun yüküyle eziliyor, nefes alamıyordu? Ona olan delice sevgisi neden zarar veriyordu ilişkilerine. Bu durumu neden kontrol edemiyordu? Onu neden istemeyerek de olsa üzüyor ve kırıyordu? Sağ elini saçlarının arasından geçirdi ve onların arkasından ilerledi.

Güvenlik kontrolünden geçtikten sonra uçağın çıkış kapısına gittiler. Birkaç dakikalık gergin bekleyiş sonrası sırayla biletler kontrol edildikten sonra uçağa doğru ilerlediler. Sıra Baran ve Leyla'ya geldiğinde, Baran Leyla'nın onun tarafına hiç bakmadığını farketti. Bu tuhaf bir şekilde içini acıtmıştı. Yarım saat öncesinde nasıl olduklarını düşündü ve başını sıkıntıyla iki yana salladı.

Uçağa bindiklerinde birinci sınıf koltuklara oturdular. Leyla cam kenarında Baran da yanında, Soner de önlerinde oturuyordu. Soner, Ahmet'in gelmesiyle beraber çiftin tartışmasını üzüntüyle izlemiş ve kendine kızmıştı. Onun yüzünden araları açılmıştı... Onun bildiği Baran, ona bunu fena ödetecekti. Bile bile Ahmet'i buraya çağırdığını düşünmüştür Baran ve bu durumda Soner zor durumda kalacaktı.

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now