Altmış Birinci Bölüm

14.6K 603 33
                                    

Baran ve Serkan konağın önüne yaklaşırken tanıdık olmayan bir araba gördüler. Arabayla durduktan hemen sonra Baran kapıyı açıp aşağıya indi ve onlara doğru gelen adama baktı ifadesizce. "Sanırım bizi takip ediyorsun," dedi daha sonra ciddi bir ses tonuyla.

"Öyle de denilebilir." Genç adam gayet açık bir şekilde cevapladı bu soğuk sesi.

"Umarım tahmin ettiğim nedenlerden dolayı burada değilsindir."

Genç adam rahatlıkla kollarını kucağında birleştirdi ve Baran'ın yanında duran Serkan'a baktı sakin bakışlarla. "Tam da tahmin ettiğin nedenlerden dolayı buradayım."

Baran bu cevaba karşılık olarak gözlerini kıstı. Yeşil gözleri koyulaşmıştı. "Soner Giderok, Giderok Şirketin sahibi, Ahmet Başaran'ın yakın arkadaşı Zeliha için burada olduğunu söylüyor. Bu rahatlığının nedenini sorabilir miyim?"

Soner, Baran'ın sözleriyle ciddileşti. Kısılmış gözleri ona fazla rahat olmamasını fısıldıyordu. Şu anda Mardin'deydi ve az çok bu konularda bakış açısının ne yönde olduğunun farkındaydı. "Niyetimin ciddi olduğundan emin olabilirsiniz."

"Seninle de, niyetinle de ilgilenmiyorum. En yakın zamanda buradan yok ol, yoksa başına dert alacaksın."

"Başıma dert almayı göze alıyorum."

Baran, Soner'in cesareti ve kararlılığı karşısında bir an durakladı. Bu adam gerçekten kafasına koyduğu şeyi yapıyordu. Sadece Urfa'ya düğüne gelmekle kalmayıp şimdi de Mardin'e gelmişti. Her ne kadar onun hakkında bazı şüpheleri olsa da gözlerinde gördüğü farklı bir ışıltı ona başka bir şeyler ifade ediyordu. Ama yine de bulundukları durumları gereği içindeki kızgınlığı ifade etmeden edemiyordu. Zeliş onun için özeldi. Ve Baran bu tip adamları az çok tanırdı. İlk önce etkilenirler peşinden koşarlar sonra da bir iki hafta sonunda sıkılıp bırakırlardı. Zeliş'in de o kızlardan bir tanesi olmasına tahammül edemezdi Baran.

"Peki o zaman sonuçlarına da katlanırsın."

"Baran- Soner direk ismiyle hitap etti- ben duygularımda samimiyim. Bulunduğumuz ortamlardan dolayı ona yeterince açılamadım. Bu konuda yardımcı olursan sonuçlarının güzel olacağından emin olabilirsin."

"Bir dakika, bizim Zeliş'ten mi bahsediyoruz? Baran?" Serkan konuşmaları ciddiyetle dinlerken sonunda konuşmayı böldü ve Soner'e doğru bir adım attı. Bu konulardaki hassasiyeti belli oluyordu.

"Lütfen, siz hiç bir kızı sevmediniz mi? Benim durumumu düşünemiyor musunuz? Biraz adil olun. Niyetimin ciddi olduğunu söylemiştim."

"Buralarda öyle elini kolunu sallayarak bir kızı sevdiğini söyleyemezsin İstanbul'lu. Eğer seviyorsan kızı gider edebinle istersin ailenle... Ama ondan önce Zeliş'in yanında seni görürsem ölümlerden ölüm beğen!" Serkan, Mardin'de yetişmiş olmanın katılığıyla konuştu sertçe. Karşısında duran adama her an saldırabilir bir hali vardı.

Baran ortamı yatıştırmaya çalıştı ama Serkan'a katılıyordu. Eğer Soner'in ciddi bir niyeti varsa ki Zeliş'in bu konuda ne düşündüğü çok önemliydi, o zaman kızı Cahit Amca'dan istemesi gerekiyordu.

"Soner Giderok, bizden tam olarak ne istediğini anlamış değilim. Mardin'e neden geldin?" diye sordu Baran. Kapıda duran korumaların tetikte beklediklerinin farkındaydı ama oluşan durumda hiçbir tehlike yoktu. Soner gayet medeni bir şekilde onlarla konuşmaya çalışıyordu.

"Zeliha'yla bir kez olsun düzgünce konuşabilmek. Eğer onun da duygularını öğrenebilirsem yönümü o şekilde belirleyeceğim."

"Yani onunla evlenmeyi düşünüyorsun?"

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerDär berättelser lever. Upptäck nu