Yedinci Bölüm

25.6K 919 6
                                    

Leyla, sabah uyandığında karmakarışık duygular içerisindeydi. Dalgın dalgın elindeki anahtarlığa bakıyordu. Ahmet'in İstanbul'a gitmeden önce ona hatıra olarak verdiği anahtarlığa. Leyla için çok değerli olan anahtarlık... Verirken aynı zamanda anlına duygulu bir buse kondurmuştu. Leyla gözleri dolu bir şekilde  aynı zamanda elindeki anahtarlığı sımsıkı tutarak, "Seni bekleyeceğim," demişti. Ahmet'in son bakışlarını bir türlü aklından çıkaramıyordu.

Leyla, öfkelenerek ayndaki yansımasına baktı. Dün gece olanları düşünüyordu. Dün geceden beri kendine kızıp durdu, nasıl olupta o kadar ileriye gitmesine izin verdiğine hala inanamıyordu. Olayların bu şekilde gelişmesine müsaade etmemeliydi. Baran'la bir daha yalnız kalmamalıydı. Çok tuhaf bir şekilde onun yanında ne yapacağını şaşıyor, elinde olmayarak bocalıyordu. Kesinlikle onunla bir daha yalnız kalmamalıydı!

Gözlerinin altındaki hafif şişliğe baktı. Dün gece olanları düşünmekten, öfkesinden uyuyamamıştı. Hatta arabadan indikten sonra, bir tokatın az geldiği düşüncesiyle telafi etme niyetiyle tekrar dönmeyi düşünmemiş değildi. Ama o kışkırtıcı alaylı yeşil gözlerle yine karşı karşıya kalma tehlikesini göze alamamıştı.

"Şeyda, Hazar'ı da al odadan çık!" Hazar'ın gürültüsüne dayanamıyordu sabah sabah.

"Bu sabah çok keyifliyiz bakıyorum da," dedi Şeyda bozularak.

Leyla cevap vermedi. Sadece kız kardeşinin Hazar'ı odadan çıkarmasını bekledi. Ellerini altın-kahverengi saçlarının arasından geçirdi. "Berbat görünüyorsun Leyla," dedi içini çekerek.

Aniden kapı açıldı. Sude, hızla ablasının yanına geldi. "Leyla abla, Baran abi geldi."

Leyla gözlerini ayırarak Sude'ye döndü. "Ne?" diyebildi sadece.

"Baran abim dışarıda, seni almaya geldiğini söylüyor. Sanırım düğün alışverişine çıkacakmışsınız."

"Ne yaptığını sanıyor bu adam! Nerden çıktı bu düğün alışverişi..." Leyla öfkesine hakim olamıyordu, hızla odadan çıktı.

Bahçede, kanepede bir ayağını diğer bacağının üzerine atmış olan Baran'a bakıyordu. Hızlı adımlarla ona doğru yürümeye başladı. Yanında duran annesine aldırmadan, "Sende, önceden haber verme adeti yok mu? (!)" dedi ses tonunun yüksek çıkmasına engel olamayarak.

Baran, oturma pozisyonunu değiştirmeden sadece bakışlarını Emine Hanım'dan Leyla'ya çevirmekle yetindi. Yüzünde nazik bir gülümsemeyle, "Sanırım yok," dedi.

"O zaman, bir dahaki sefere önceden haber verdiğinde gideriz." Tam tekrar gitmek için arkasını dönüyordu ki annesi Emine Hanım, "Leyla!" diye uyardı.

Leyla, istemeyerek de olsa yüzünü tekrar annesine çevirdi. "Efendim anne!"

"Odana gidip hazırlanıyorsun ve Baran'la on beş dakika sonra düğün alışverişine çıkıyorsun. Baran oğlumun işinden gücünden bu tür işlere vakit ayırıp geldiğine şükret."

Baran bu sözlerden sonra muzipçe gülümsedi ve onaylar gibi başını salladı. Leyla öfkeden sağ ayağını hızla yere vurup odasına gitti. Bu tür emrivakilerden nefret ediyordu. Baran'la birlikte düğün alışverişine gitmek zorunda oluşundan nefret ediyordu. Baran'la yalnız kalma düşüncesinden nefret ediyordu!

Üzerine basit bir kot pantolonu ve önü hafiften dekolteli olan mavi bir bluz giyinip odadan çıktı hemen. Saçlarını açık bırakmıştı. Onlara özenmeye, ne isteği ne de öfkesinden dolayı hali vardı.

Baran, Leyla'yı hazırlanmış bir şekilde yanına doğru geldiğini görünce yüzü birden aydınlandı. Dün geceden beri o da onu düşünüyordu. Sabah uyanır uyanmaz annesini düğün alışverişine gitme vaktinin geldiği konusunda ikna etmeye başarmıştı. Annesi ne kadar bu tür geleneksel alışverişe yalnız gidilmemesi gerektiğini söylemiş olsa da Baran yalnız olmaları konusunda ısrarcı olmuştu. Kendine inanamıyordu Baran, bu kıza bu kadar tutulduğuna inanamıyordu! Duygularının farkında olmadan ona karşı nasıl böyle derinleştiğini anlayamamıştı.

Gri rengi keten pantolonu ve krem rengi sade tişörtünün içinde her zamanki gibi çekici görünen Baran yeşil gözleriyle, kendisine doğru gelen öfkeli bakışlı, asi kızı hayranlıkla seyrediyordu. Nasıl da doğal, güzel görünüyor... Diye içinden geçirerek içini çekti.

"Gidelim mi?" diye sordu Baran Leyla yanında durduğunda.

Leyla Baran'la göz göze gelmek istemediğini özellikle ifade etmek ister gibi gözlerini başka yere odaklamaya çalışıyordu. Baran'ın sorusunu cevapsız bırakarak, kapıya doğru yürümeye başladı.

Baran bu duruma alıştığı için sadece başını iki yana sallamakla yetindi. "İyi günler sizlere," deyip Leyla'nın arkasından yürümeye devam etti.


Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now