Kırk Dokuzuncu Bölüm

15.8K 597 26
                                    


Bedenine söz geçiremeyen Baran, daha da yaklaştı büyüsüne. Son dakikalarda futursuzca kapıldığı büyü bırakmıyordu onu. Ne kadar direnmek istese de olmuyordu. Direnci her dakika daha da kırılıyor, karşı koymak imkansızlaşıyordu. İsyan eden bakışlar onu durdurmaya yöneltse de, genç kızın tehdit dolu sözleri onu tedirgin etse de devam ediyordu ona yaklaşmaya.

Sonunda aralarındaki mesafe yok olduğunda Baran, genç kıza dokunmamak için kendine binbir sebep sıralıyordu. Ama aralarındaki inanılmaz çekim bunu engelliyordu. Elini kaldırdı ve yavaşça genç kızın yanağına dokundu.

Leyla, ani bir tepkiyle geri adım attı ve duvarla temas etti. Hangi ara bu kadar yaklaşmıştı duvara? Adımları ne zaman geri geri gitmişti? İçgüdüsel hareketleri onu hayrete düşürmüştü.

Genç kızın açıkca onu reddetmesi Baran'ı durdurmuyordu. Hafif bir gülümsemeyle yine yaklaştı kıza. Ne yapmaya çalıştığını kendisi de bilmiyordu. Ne istiyordu? Çıplak omzuna yayılan altın rengi saçlarına dokunmak... Hayır, hayır, hayır! Çık bu odadan Barannn!

İçindeki sesi duymazdan geldi. Evet, evet, evet! İstiyordu... Onu bu şekilde bırakamazdı. Duyguları bu kadar yoğunken, bedeni bu kadar yoldan çıkmışken bırakamazdı. Bunun düşüncesi bile onu deli ediyordu. Bu kıza kapılmıştı... Şimdi daha iyi anlıyordu dün gece yaptığı hatayı. Dün gece büyük bir hata yapmıştı. Onu yalnız bırakarak onun hayalleriyle oynamıştı. Ve şimdi de bu hatanın bedelini bu acımasız işkenceye maruz kalarak kat be kat ödüyordu.

Elini kaldırıp saçlarına uzandığında duyduğu tehdit karşısında durakladı.

"Eğer bana daha fazla yaklaşırsan ve odadan çıkmazsan, ben çıkarım bu şekilde odadan!"

Genç kızın isyan eden dik dik bakışları, çenesini hafifçe kaldırmasıyla tamamlandı. Baran'ın adımlarının durduğunu gördü bu sözlerinden sonra. Genç adamın arzulu bakışlarını yutkunarak takip ediyordu. Neler oluyordu ona böyle? Dün odasına gelmezken şimdi bu tavrı da neyin nesiydi? Genç kız anlayamıyordu...

Baran, Leyla'nın üzerinde birşey olmamasına baktı. Daha sonra bu şekilde dışarıya çıktığını düşündü bir an. Eğer böyle çıkarsa bir felaket olurdu. Babasının ve birkaç korumanın onu bu şekilde gördüğünü düşündü. Bu düşüncelerle çenesi kasıldı, kaşları çatıldı...

"Giyinmene yardımcı olduktan sonra birlikte çıkarız." Muzip bir gülümseme dudaklarında şekillendi.

Bunu duyan Leyla'nın, gözleri ayrıldı. Yanlış mı duymuştu? Baran giyinmesine mi yardımcı olacaktı? Hah, rüyasında görürdü ancak. Buna müsaade edebileceğini nasıl düşünür! O ona tehdit dolu bakışlar atarken o nasıl gülümser karşısında? Leyla deli oldu...

"Bunu aklından bile geçirme...." Üzerini kapatmaya çalıştığı elbise yeteri kadar yardımcı olmuyordu ona. Bunun sıkıntısını yaşayan genç kız daha da telaşlandı her geçen dakikada. Baran'ın yoğun bakışları altında kalbi hızla atmaya devam ediyordu. Allah'ım! Neden bunu bana yapıyorsun, neden?

Baran, Leyla'nın elinde tuttuğu elbiseye baktı. Yarım kollu dizlerine kadar gelen fıstık yeşili sade bir elbiseydi. Genç adam kızın elalarıyla bu elbiseyi hayal etti. Gerçekten mükemmel bir uyum diye düşündü.

Elindeki elbiseyi almaya kalktığında, Leyla, "Bırak," deyip çekti ellerinden.

"Bizi akşam yemeğine bekliyorlar, yeni evli çift olarak geçikmemizi farklı anlayabilirler..." dedi ve zaferle genç kızın elindeki elbiseyi aldı. Leyla, çaresizce inledi. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam? Onunla oyun mu oynuyordu! Bu ilgi de nerden çıkmıştı? Onun ilgisini istemiyordu. Ona hala çok kırgın ve kızgındı. Ona yakın olmaktan nefret ediyordu. Onu istemekten nefret ediyordu. Onu arzulamaktan nefret ediyordu.

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now