On Dördüncü Bölüm

21.1K 777 3
                                    


"Baran'ı, bir gün daha kalmaya nasıl ikna etmeye başardın anlamış değilim. Çok kararlıydı."

Leyla, arkadaşına gizemli gülüşlerinden bir tanesini hediye ederek, "Çok zor olmadı. Gelinlik almadan gitmeyeceğimi söyledim."

"Peki neden gitmek istemiyorsun?"

"Emin değilim ama bizi bu şekilde yönlendirmesinden hoşlanmıyorum. Beyefendi istediği herşeyi yapamaz!"

"Haklısın, yine öfke sınırını aştı Ahmet'i görünce. Ama yine de beklediğimden daha medeni tepkiler verdi." Son cümlesinde gülüyordu Zeliş. Sesinde alay tınısı da vardı.

"Ahmet'le doğru dürüst konuşamadım bile. Of, Baran nişanlım diye atlayınce neye uğradığını şaştı. Keşke telefon numarasını alabilseydim."

"Ahmet'i öyle görünce biraz şaşırmadın mı? Giydiği takım elbise, bulunduğu mekan? Nasıl bu kadar para kazanabildi anlamış değilim."

Leyla, biraz düşündü. Ahmet'i daha önce hiç takım elbiseler içince görmemişti. Ona çok yakışmış, daha yakışıklı göstermişti. Acaba ne iş yapıyor da bu kadar para kazandı? Yaşlı adam asker arkadaşının yanına gittiğini söylemişti. Acaba arkadaşı çok mu zengindi?

"Bilmem ki Zeliş, yaşlı adam asker arkadaşından bahsetmişti.. "

"Peki konuştuğunuzda neden seni aramadığını söyledi mi?"

"Hayır, işlerin yoğunluğundan olabilir."

"Ne kadar yoğun olabilir ki işleri Leyla? Ahmet besbelli parayı görünce kaptırdı kendini ve seni hatırlayamadı. Eğer karşılaşmasaydınız ne zaman görüşecektiniz, Urfa'ya ne zaman geri dönecekti?"

Leyla, bu sorular karşısında kilitlendi. Söyleyecek bir şey bulamıyordu. Artık, Ahmet'ten ümidini kesmişti. Ne yaparsa yapsın onunla olamayacağını biliyordu. Kaderine boyun eğip evlenmek zorundaydı Baran'la. Ama ne olursa olsun Baran'ın isteği doğrultusunda bu evlilik merdivenlerini çıkmayacaktı. İpleri kendi eline alacak ve Baran'ı dize getirecekti.







***





"Merhaba Sinan Bey, sizden bir şey rica edebilir miyim? Özel bir mesele. Şirketle ilgili değil."

"Tabii Baran Bey, buyurun."

"Sizden Ahmet Başaran'la ilgili detaylı bir bilgi toplamanızı istiyorum. Yarın geldiğimde bir dosya halinde hazır olursa sevinirim."

"Hemen ilgilenirim efendim."

"Teşekkür ederim, iyi günler."

Baran, kahvaltıdan sonra odasına gelmiş, derin düşünceler içinde rahat bir kanepede oturuyordu. Gergin yüz ifadesi, birisini her an boğabileceğini gözler önüne seriyordu. Dün karşılaştığı adamla ilgili bir sürü soru kafasını kurcaladı. İleri ki zamanda bu adam hiçbir şekilde onlara engel olmamalıydı.

Bir anda Leyla'nın meleksi yüzü canlandı gözünün önünde. Hırçın, asi ama meleksi. Aslında masum, ama öfkeli. Bu genç kız tezatlarla doluydu. Baran'ın gergin yüzünde garip bir tebessüm belirdi. Dün gece genç kız, ağzının payını verdikten sonra kendine gelememişti Baran. İlk defa söyleyecek sözü kalmamıştı karşında duran birisine. İlk defa kilitlenip kalmıştı...






***





"Anne, biz iyiyiz. Zaten bugünde gelinliği alıp gece uçağa bineceğiz."

"Dikkat et olur mu kızım, Baran'dan ayrılma."

Alayla kafasını salladı Leyla. "Ayrılmam, ayrılmam merak etme. Kaybolurum ya ben, küçücük kızım ya." Annesinin anlamsız endişelerine kızıyordu.

"Olur mu, büyüğü küçüğü mü var. Teyze'nin yanına gittiğimde olanları hatırlamıyor musun?"

Emine Hanım, kız kardeşinin hasta olduğu zaman İstanbul'a gittiğinde kapkaçcı tarafından çantası kapıldığından bahsediyordu. Leyla, annesinin o zamanda neden çantasını vermemekte direttiğini şimdi daha iyi anlıyordu.

"Hadi anne, hazırlanmamız gerekiyor. Ben uçağa binmeden önce sizi ararım."

Telefon kapandığında Leyla derin bir of çekti. "Hiç düşünmeden kızlarını Baran'la İstanbul'a gönderip bir de ona emanet ediyorlar ama şimdi arayıp endişe ettiklerinden bahsediyorlar... Öfkelenmemek elde değil Zeliş..."

Zeliş, güldü Leyla'nın gergin haline. Çok tatlı görünüyordu.

"Baran'a çok güveniyorlar anlaşılan."

"Hayır, Baran'a değil. Haşim Beyin parasına güveniyorlar."

Zeliş sadece buruk bir gülümsemeyle karşılık verebildi. Ne diyebilirdi ki? Kendini arkadaşının yerine koyuyordu zaman zaman. Onun yerinde olsaydım ne yapardım? Diye sormadan edemiyordu kendine. Büyük ihtimalle çıldırırdım. Tanımadığı birisiyle evlenmeyi, hem de babasının kumar borcu yüzünden kesinlikle kabul edemezdi. Ama Leyla'nın böyle bir şansı yoktu. Kalbi çok kırılmış olsa da elinden bir şey gelmiyordu. Bu yüzden ona karşı anlayışlı olup, her zaman için yanında olmak istiyordu.

"Nasıl başarıyorsun Baran'ı bu kadar çekilmez hale getirmeyi anlamıyorum. Kahvaltıda hiç konuşmadı."

"Hay Allah, ben mi onu çekilmez hale getiriyorum, o hep çekilmezdi zaten!" dedi Leyla yapmacık bir hayretle.

Zeliş kıkırdadı. "Daha fazla bekletmeyelim kurdu, daha da çekilmez olmasın... "

"Ama ben onu bekletmekte büyük zevk alıyorum."

"Bundan eminim."

İstanbul'ın yaz sıcağı bunaltıyordu. Bu sıcakta nasıl çarşıyı gezeceklerini merak etti Leyla. Gördüğüm ilk gelinliği alırım, diye düşündü. Sonra, bir daha giyme şansı bulamayacağı bir şeyi öyle özensiz bir şekilde seçmeyi reddetti yüreği. Çocukluğundan beri hayal ediyordu giyeceği gelinliği her genç kız gibi. Biraz olsun özeni hak ediyordu.

"Hadi çıkalım, hazırım." Leyla, açık mavi yandan fırfırlı bir etek giymiş üzerine de beyaz kısa kollu bir bluz tercih etmişti. Uzun saçları her zamanki gibi, rahat edebileceği şekilde açık bırakmıştı. Altın Kahverengi saçları doğal kıvrımlarıyla omzunda serbestçe dalgalandı.

Zeliş, kenarda durmuş arkadaşını sabırla bekliyordu. Leyla hazırlanırken her şeyi ağırdan almış, giysi konusunda her zamankinden daha da kararsız davranmıştı.

"Çok şükür." Diye yakındı Zeliş.







***






Baran, kızların oda kapılarının önünde bekliyordu. Duvara yaslanmış Allah'tan sabır diliyordu. Hiç bu kadar bekletilmemişti bir kız tarafından. Hiç bu kadar sabır göstermemişti bir kıza!

Nihayet oda kapısı açılınca Baran doğruldu. Elleri ceplerinde, "Bu geceki uçağa yetişememek için bu kadar ağırdan alıyorsanız boşa çabalamayın," dedi sert bir şekilde bariton sesiyle.

"Öyle bir çabamız yok," diye çıkıştı hemen Leyla.

"Güzel. Yola çıkabiliriz o zaman."

Baran'ın soğuk davranışları Leyla'yı şaşırtıyordu. Garip bir şekilde eskisi gibi şakacı ve ısrarcı olmasını istiyordu. Ona yakın olmasını istiyordu... Ne oluyor sana Leyla! Diye payladı içindeki sesini.






Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now