İkinci Bölüm

38.6K 1.3K 129
                                    

Baran Şanlıurfa uçağından kısa süre önce inmiş valizini alıyordu. Valizini aldıktan sonra Şanlıurfa Havalimanı'ndan çıkıp kapının önünde bekleyen son model arabaya bindi. Uzun yıllardır şoförleri olan Mehmet Amca mutlulukla onu karşıladı.

Baran, arabanın arka koltuğuna oturduğunda Mehmet amca arkasını döndü. "Çok özledik sizi Baran Bey," dedi büyük sevinçle.

Baran hafif gülümseyerek "Bende buraları ve sizleri özledim doğrusu. Babamla annem iyiler mi?" 5 gün önce konuştuğunda sesleri çok iyi geliyordu. Hatta gereğinden daha da sevinçliydiler. Baran bunu kendisi geri dönmesine bağlamıştı.

"İyiler, iyi. Hemde çok..." dedi şoför muzip bir gülümsemeyle.

Baran buna fazla dikkat etmeyip "Güzel," diye cevapladıktan sonra çok özlediği memleketini seyre daldı.

Arabayla sevdiklerinin oturduğu mahalle kahvesinin yanında geçerken, "Durabilir misin lütfen Mehmet amca," dedi.

Mehmet amcası hemen durup, arabadan inip kapısını açmaya yeltendi ancak Baran çoktan gülümseyerek kapıyı açmış dışarıya çıkıyordu. Urfa halkının oturduğu kahveye doğru hızlıca yürüdü. Oradakiler karşılarındaki delikanlıyı görünce hemen ayağa kalktılar. Hepsi uzun zamandır görmedikleri Baran'ı karşılarında görünce mutlu olmuşlardı.

Baran tanıdıklarının yanına gidip büyüklerinin ellerinden öptü. Çok sevdiği Şerif dede dediği adamın yanına oturdu.

"Oğlum sen büyümüşsün, delikanlım benim. Yakışıklıma bak..." Baran'ı özlemle seyrediyordu yaşlı dede.

"Nasılsın Şeref dedem. Bir değişiklik var mı buralarda, gerçi herşey bıraktığım gibi ama."

"Yenilikler sende oğlum. Haberini duyunca çok sevindik. Leyla kızımız çok güzeldir. Birbirinize çok yakışacaksınız. Düğün ne zaman olacak Baran oğlum?" diye sordu yaşlı dede.

Baran yaşlı dedenin söylediklerini ilk önce anlayamadı. Düğün mü? O nereden çıkmıştı. Leyla kim? Diye sorular soruyordu içinden. Burnuna çok kötü kokular gelmeye başlamıştı.

Yüz hatları gerildi, çenesindeki damar hızlıca atmaya başladı. Önce şaşırdı ve sonrasında gözlerini kısarak "Ne düğünü?"diye sordu.

"Oğlum senin düğünün. Baban Haşim müjdeli haberi verdi geçenlerde."

Baran'ın bunlardan hiçbir haberi yoktu. Babası ne Leyla denen kızdan bahsetmiş ne de bir düğünden. 'Hem benim haberim olmadan nasıl kız alıp kız verebilirler! Ben evlenmeyi bile düşünmüyorum!' Diye geçirdi içinden sinirli bir şekilde.

İzin isteyip hemen yanlarından ayrıldı. Mehmet amcaya hızlıca eve gitmelerini söyledi. İşin aslını öğrenip her şeyin bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu öğrenmek istiyordu. Başka türlüsü söz konusu bile olamazdı!

Baran büyük bahçeyle sarılı olan üç katlı, 36 odalı konağa girdi büyük kapıdan. Siyah takım elbisesinin dar kumaş pantolonu uzun kaslı bacakları ve bembeyaz gömleğinin altındaki yanık teni belli oluyordu. Siyah gür saçlarının arasından elini geçirdi. Urfa'nın sıcağından terlemişti.

Hemen geniş avlunun ortasında durdu ve ona doğru gelen yardımcısına seslendi. "Babam nerde Fatma Abla?"

Fatma karşısındaki oğlanı görünce gözleri ışıldadı. "Yukarıda terasta oturuyorlar Baran Beyim," dedi çekingen bir tavırla.

Baran, yakışıklı yüzü gergin bir şekilde merdivenlerden hızlıca çıktı. Kısa zamanda babasının yanına vardı. Oğlunu çok büyük sevinçle karşılayan anne baba, Baran'daki gerginliği ancak çok sonra fark edebilmişlerdi.

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now