Altmış İkinci Bölüm

13.7K 638 59
                                    

"Aradan kaç yıl geçti, beni unuttuğunu sanı..." Genç adam karşıda onlara öfkeyle bakan karısını farkedince sözlerinin devamını getiremedi. Allah Kahretsin! Şimdi bittin sen Baran... Acaba ne kadarını duymuştu bu konuşmanın? Yine yanlış anlamalar, kıskançlıklar...

Alagül Baran'ın duraklayıp başka yere baktığını görünce kafasını çevirdi. Baran ve karısı uzunca derin derin birbirine bakıyorlardı. Sonra Leyla hiçbir şey demeden arkasını dönüp hızla giderken Baran aniden ayağıya kalkıp, "Leyla!" diye seslendi. "Off..." diye iç çekip Alagül'ün yanından ayrıldı.

Alagül ise sadece onun arkasından bakakaldı. Ne yapabilirdi ki? Artık Baran o kadına aitti. Onu unutmamış mıydı yıllar önce? Onu unutup evlenmemiş miydi? Babasından onu istemeye geldiklerinde zorla evlendirilmemiş miydi Serkan'la? Tüm bunlara rağmen onu unutmamış mıydı? Neden şimdi her dakikasını onu ve karısını düşünerek geçiriyordu? Neden onu özlüyordu? Neden o kadının yerinde O olmayı istiyordu? Neden gözleri doluyordu? Neden yüreği sıkışıyor, bedeni uyuşuyordu? Neden?

Aşk yüzünden.... İçinde kapanmayan derin yarası sızladı bir kez daha...

Gözlerinden akan yaşları sildi çaresizce.

...

Baran hızla karısının arkasından gidiyordu. "Leyla bekler misin lüften! Yanlış anladın... Leylaa..."

Genç kız hiçbir şey duymak istemiyordu. Baran'ın arkasında gelmesini istemiyordu. Yoksa çok kötü şeyler olabilirdi. "Gelme arkamdan!" diye bağırdı arkasını dönmeden. İçinde yükselen öfke kıvılcımları içini yakıyordu. Hücrelerini uyaran iğneleyici duygu ona her şeyi yaptırabilirdi. Hızla odaya girdi ve kapıyı bütün hırsıyla kapattı.

Baran Leyla'nın söylediğini dinlemeyerek kapıya dayandı. Kilitlememiş olduğu için bir an için sevindi ve içeriye girdi. Her şeye hazırlıklıydı. Leyla'nın duygularını tahmin edebiliyordu. Alagül ile çok kötü yakalanmıştı. Leyla'nın görmüş olduğu manzara yanlış anlaşılmaya tamamen müsaitti. Baran şimdi nasıl onu sakinleştireceğini bilmiyordu. Gündüz olduğu gibi şanslı olacağını hiç zannetmiyordu. Odaya girdiğinde karısını odanın içinde sert adımlarla bir yandan diğer yana doğru yürüdüğünü gördü. "Dinle lütfen," dediğinde genç kız durdu ve elaların alevli pırıltıların yakıcı sıcağını Baran'a hissettirdi. "Bu sefer ne söyleceksin? Ha bir de kusura bakma aranızdaki romantizimi bozdum!"

Baran karşısında krize giren, sabırsızca adımlar atan ellerini nereye koyacağını bilmeyen karısına baktı yutkunarak. Kendini ne şekilde savunacaktı? Şimdi gerçekten hapı yuttun Baran.

"Leyla, yanlış anladın..."

"Allah'ım, kızla göz gözeydin ve o sana ilan-ı aşk ediyordu. Neyi yanlış anladım acaba? Neden sorguluyordun gerçekten Serkan'ı sevip sevmediğini, çok mu zoruna gitti onunla evlenmesi?"

Baran sıkıntıyla iç geçirdi ve sağ elini ensesine götürdü. Leyla'ya, pişmanlıktan dolayı bu sorular sorduğunu söylese inanır mıydı ki? Gerçekten Serkan'la mutlu olup olmadığını öğrenmek için sorduğunu söylese inanır mıydı? Elini çenesine getirdi ve sessizliğini korudu. Karısının öfkesini kusmasını bekleyecekti.

"Beni deli ediyorsun, susma!" Leyla, az önceki manzarayı gözünün önünde canlanmasını acıyla izin verirken içi yanıyordu. Sevdiği adamın onun yanında görmek acıtmıştı onu... Eğer aralarında güven sorunu olmasaydı bu durumda çok farklı davranabilirdi. Ama Baran'ın susması onu delirtiyor ve bir şeylerin hala gizli olduğunu hissettiriyordu. Baran, o kıza karşı gerçekten ne hissediyordu? Bu sorunun cevabını deli gibi merak ediyordu.

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now