Elli İkinci Bölüm

14.6K 640 23
                                    

"Hoşuna gitti sanırım aynadan beni izlemek."

Genç kız aniden başını onun tarafına çevirdi. Yeterince kızarmıştı zaten bulunduğu durumdan dolayı. Şimdi onun sözleriyle yerin yedi kat aşağısına inse yine işe yaramayacaktı. Bu adam her koşulda onu kızdırmayı ve öfkelendirmeyi başarıyordu.

İnatla çenesini kaldırdı ve kısık gözlerle, "Seni izlemiyordum!" diye inkar etti. Bu durumda inkar etmek en kolay olanıydı. Hayır, inkar etmiyorsun Leyla! Sen onu zaten izlemiyordun! Evet, izliyordu. İçgüdüsel olarak gözleri aralanmıştı ve aynaya yansıyan bütün görüntüler tüm bedenini yerle bir etmişti.

Baran'ın yüzündeki gülümseme, Leyla'nın inkarından sonra daha da yayıldı. Ona inatla genç kızın gözleri önünde pijamasının üstünü giyiyordu. Bunu yaparken bakışlarını Leyla'dan ayırmamayı ihmal etmedi.

"Ama yüzündeki ifade öyle söylemiyor..."

Leyla, gözlerini kaçırdı. Daha fazla o sinir bozucu gülümsemeyi görmek istemiyordu. Hızlıca Baran'ın önünde durduğu dolabın yanına gitti ve ona ait bölümde bulunan en kapalı geceliğini çıkarıp eline aldı.

Onu izleyen Baran hemen, "Giyinmene yardımcı olabilirim," diye atıldı söze.

Bu sözle beraber Baran'ın akşam yemeğinden önce giydirdiği elbise geldi aklına. Yeterince utançtan kızarmamış mıydı! Neden üstüne geliyordu Baran! Allah'ım ne olur bu gece bir an önce bitsin....

Hiç aldırmadan banyoya doğru ilerledi. Baran'ın sunduğu teklifi hiç duymamamış sayıyordu. Sesindeki o imayı hiç hissetmemiş sayıyordu.

Baran ileriye gitmek istemedi. Yanlış bir şey yapıp Leyla'yı daha fazla kızdırmayı göze alamazdı. Usulca yatağa uzandı. "Elbet gün gelecek o geceliğini kendi ellerimle giydireceğim... –biraz durakladı- gerçi o zaman da geceliğe gerek kalmayacak ama..."

Banyonun kapısından bir tıkırtı duyuldu. Baran yaslandığı yastıktan biraz doğruldu. Leyla kapıyı kilitlemişti anlaşılan. Baran'ın bu geceden bir beklentisi yoktu ama yine de bir gece daha bu odadan başka bir yerde yatarsa öleceğini düşünüyordu. Durmadan onu düşünürken uyku girmiyordu gözüne. Artık evlenmiş olmaları ona birçok şey ifade ediyordu. Her ne kadar ilk gecelerini gerektiği gibi geçirmiş olmasalarda farklı odalarda uyumaları ev halkı açısındanda pek uygun değildi.

Kaldı ki Baran onun kokusuyla uyumanın tadını hissetmek istiyordu. Onun uyuduğu yastıklarda uzanıp huzurlu bir uyku geçirmek istiyordu. Saçlarının kokusunu yakınında hissetmek istiyordu. Hiç olmadığı kadar yakınında...

Leyla, Baran'ı yatağın içinde gördüğünde irkildi. Ne yaptığını zannediyordu bu adam? Beraber aynı odada kaldıkları yetmiyormuş gibi bir de aynı yatakta mı uyuyacaklardı! Buna kesinlikle müsaade edemezdi. Onun bu kadar yakınında olmasına izin veremezdi. Yakın olduklarında neler olduğunu biliyordu Leyla. Bunun düşüncesi bile genç kızı iliklerine kadar titretiyordu.

Baran, meleğini siyah ipekler içinde görünce gözleri parıldadı. Şimdi daha da zorlaşıyordu ondan uzak kalmak. Bedeni yangın ilan ederken ona yaklaşamamak zehirli bir işkençeye dönüşüyordu. Genç kızın geceliğinin sağındaki derin yırtmaç nefesini kesiyordu adeta. Siyah ipeğin gölgesinde kalan kusursuz fiziği genç adamın boğazını düğüm düğüm ediyordu.

"Aynı yatak uyumayacağız!"dediğini duydu genç kızın. Leyla, konsolün son iki çekmecesinden yastık ve temiz çarşaf çıkardı. "Yerde yatabilirsin..."

"Aklından bile geçirme karıcığım, aynı yatakta uyuyacağız."

"Bana karıcığım deme! Ben senin karın değilim!" Leyla, Baran'ın söz dinlememesine çok öfkelenmişti. Neden hep onun istediği oluyordu ki? O yatakta yatmayacaktı o kadar!

"Unuttun galiba, biz dün evlendik. Nikah memuru bizi karı-koca ilan etti." Daha fazla tartışmayı uzatmayarak ince pikeyi açıp içine girdi ve iyice yatağa uzandı. "Ben valla gayet rahatım, istersen sen yatabilirsin beni yatırmak istediğin sert yerde."

Leyla ateş saçan gözleriyle, "Off..." diye inleyerek ayağını öfkeyle yere vurdu. "Senden nefret ediyorum Baran Batmazoğlu!"

"Bunu duymayı o kadar çok seviyorum ki." Baran, gözlerini kapamış sessizce Leyla'nın ne yapacağını bekliyordu. Genç kızın derin derin soluduğunu duyduğunda gülmeden yapamadı.

Leyla, yerde yatamayacağını anladığında çaresiz bir şekilde yatağa doğru ilerledi. Elinden başka bir şey gelmiyordu. Baran onu acımasız bir şekilde köşeye sıkıştırmıştı. Yatağa ulaştığında usulca içeriye süzüldü. Baran'la aralarında oldukça büyük bir mesafe koymayı da ihmal etmedi.

"Işığı kapatır mısın canım..."

"Bana canım deme! Bana hiçbir şey deme anlıyor musun? Senin hiçbir şey olmamış gibi davranman beni çıldırtıyor..."

"Uykum var."

Leyla, pikeyi sertçe ondan çekti. "Uyu o zaman. Sakın bu aradaki mesafeyi aşayım deme! Yoksa bu yatakta uyumayı bir daha rüyanda görürsün!"

Genç kız bir süre uyumaya çalıştı. Baran'dan gelen ısı ve nefes alışverişler onu tedirgin ediyordu. Garip bir duyguydu. Onunla bu kadar yakında olmak çok garipti.

Daha fazla dayanamadı bu duruma. Kafasını dağıtması gerekiyordu. Komidinden okuduğu romanını çıkardı ve sessizce okumaya koyuldu. Duygularının dağılması, hissettiklerini bir süreliğine unutması açısından onun için en iyi yöntemdi.

Işığın açık olmasıyla beraber uyuyamayan Baran, yattığı yerden kalktı ve hayretle genç kıza baktı. "Nasıl bu saatte kitap okuyabiliyorsun? Yorgunum ve uyumak istiyorum, ışığı kapatır mısın?"

"Eğer uyumak istiyorsan birçok oda var, gidebilirsin."

Baran, inatçı karısına hala hayretle baktı. Merakla okuduğu romanı inceledi. Aşk romanı... Hah... Tam tahmin ettiği gibi. Diye içinden geçirdi. Bir genç kız başka ne okuyabilirdi ki?

"Erkek Kahramanı benim kadar yakışıklı mı bari?" Baran, yüzünde hınzır bir gülümsemeyle Leyla'ya bakıp sordu.

Leyla derin bir iç geçirdi. Bu adamın her koşulda egosunu tatmin etmeyi nasıl başarıyordu bilmiyordu ama Baran'ın bu fazla ukala halleri onun canını sıkmıştı.

"Seni bilmem ama bu romandaki oldukça yakışıklı. Tam hayalimdeki erkek..." Leyla, kurnazca onu kızdırma yollarına girmişti. Baran'ın yüz ifadesindeki değişikliği gördüğünde ise doğru yolda olduğunu anladı.

"Nasıl biri şu hayalindeki erkek..." Baran sesinin biraz olsun gergin çıkmasına engel olamamıştı. Sesindeki alaycı tını onun ciddi olmasını engelliyordu.

"Nasıl söylesem, yakışıklı, karizmatik, sarışın, mavi gözlü, uzun boylu, erkeksi..."

"Sarışınlardan hoşlandığını bilmiyordum." Nasıl olmuştu da sesi bu kadar sert çıkmıştı? Bu duydukları hiç hoşuna gitmemişti. Genç kızın hayranlıkla dile getirdiği sözleri onun canını sıkıyordu. Sarışınlardan mı hoşlanıyordu gerçekten? Ahmet, kumraldı sarışın değildi. Neler saçmalıyorsun Baran! Ahmet de nereden çıktı!

Leyla'nın elindeki romanı aldı sertçe. "O romanı artık okumanı istemiyorum."






---

Ahahaha bu bölümü yazarken çok eğlendim :))
Umarım siz de eğlenmişsinizdir okurken, yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum , hayırlı ramazanlar dilerim ! ❤️☺️
Sizi bekletmeden bölümler yolladım karşılıksız bırakmayın lütfen

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now