Dokuzuncu Bölüm

23.6K 846 15
                                    

"Ya benim İstanbul'da ne işim var Leyla! Daha yeni geldim oralardan... Hem Baran benimde geldiğimi duyunca kesin bu sefer öldürür beni..." Leyla, Zeliş'in bu yorumundan sonra gülmeden edemedi. Ama ne yapıp edip arkadaşını onunla birlikte gelmesi için ikna etmesi gerekiyordu.

"Lütfen Zeliş, Baran'a söyledim senin de geleceğini. Birşey demedi – diyemedi... Diye düşündü içinden Leyla hınzır bir tebessümle- Beni İstanbul'da onunla yalnız bırakma lütfen. Sana ihtiyacım olacak, nolursun..."

Zeliş arkadaşının bu kadar ısrarına daha fazla dayanamadı. Buruk bir gülümsemeyle, "Peki geliyorum ama bütün masraflarımı Baran karşılayacak," dedi daha sonra sırıtarak. Baran'ı kızdırmak çok hoşuna gidiyordu.

Leyla bir anlık sevinçle Zeliş'e sarıldı. "Tamam, bütün masraflar Baran'dan. Mademki zorla götürüyor İstanbul'a beni, bunlara da katlanacak."

***

"Türk Hava Yolları İstanbul uçağı kalkış için hazırdır. Yolcuların, 109 nolu çıkış kapısına gitmesi rica olunur."

Baran yanında yardımcı olan bir adamla valizleri teslim ediyordu Havaalanında. Oldukça sıkıntılı bir yüz ifadesi vardı, çünkü Zeliş yüzünden geç kalmışlardı. Yanında sabırsızca bekleyen Leyla'ya baktı Baran. "Zeliş'i yanında getirmeyi sen istedin." Zeliş'e baktı alaylı bir ifadeyle.

"Ne yapabilirim Baran, ben de geç kalmamızı istemezdim ama bakım çantam istemeyerek yerle bir olunca toparlaması oldukça uzun sürdü." Yüzünde suçlu küçük çocuk ifadesi vardı. Her zaman için küçük tatlı cadı olma rolünü çok iyi beceriyordu. Çevresi onu öyle biliyor, öyle seviyordu.

"Bakım çantası ha, inanmıyorum sana... Zaten o ağır valizine ne koyduğunu merak ediyorum, sadece üç gün için o kadar eşyayı ne yapacaksın? (!)" Baran homurdanmadan edemiyordu. O sırada güvenlikten geçmekteydiler. Elindeki üç bileti görevliye verdi kontrol için.

"Lütfen sakin olur musun Baran, duydun işte istemeyerek geç kaldı. Merak etme daha uçak kalkmadı, bizi almadan gitmez." Leyla, Baran'ın daha fazla Zeliş'in üstüne gitmesine müsaade etmedi.

Urfa Havalimanı çok büyük olmadığından kapıyı bulup, uçağa binmek pek uzun sürmedi. Baran business class'ta yer ayırtmıştı. Uçakta herkes yerini çoktan almış olması Baran'ı daha da gergin etti. O her zaman için işini zamanında yapan, dakik biri olduğundan bu durum onun için çok rahatsız ediciydi.

Leyla'nın oturmasını bekledi. O oturduktan sonra Baran'da yanına oturmaya yeltenirken Zeliş, "Bu yer sanırım benim, biletimin üzerinde öyle yazıyor," dedi aynı zamanda Leyla'nın yanında yer alırken.

Baran'ın sabrını zorluyordu adeta Zeliş. Tekrar başını iki yana sallamakla yetindi ve diğer tarafa geçti burnundan soluyarak. Aynı zamanda Baran'ın uçakta Leyla'yla yan yana oturma hayalleri de suya düşmüş oldu.

Leyla Zeliş'e baktı memnun bir şekilde. Arkadaşının kulağına yaklaşıp, "Teşekkürler," diye fısıldadı.

Baran, kaslı bacaklarını öne doğru uzattı. Eline hosteslerin uzattığı dergilerden bir tanesini alıp okumaya başladı. Leyla elinde olmayarak sık sık Baran'a bakıyordu merak ederek. Bu adam bu kadar sakin ve yakışıklı olmayı nasıl başarıyordu?

***


Leyla, daha önce sadece bir kez gelmişti İstanbul'a. O da teyzesinin yanına çok hastalandığı için gelmişti. Fazla İstanbul'u gezme fırsatı olmamıştı. Her zaman için boğazda çay içme keyfin nasıl birşey olduğunu merak etmişti.

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now