Altmışıncı Bölüm

14K 576 28
                                    


Salondan çıkıp yemek yenilecek olan bölüme doğru ilerlerken mervdivenlerden hızla ellerinde yemek tabaklarıyla çıkan hizmetlilere baktı Leyla. Ne kadar da hızlı ve yoğun çalışıyorlar, diye düşündü genç kız. Bütün bunların hepsi yenilecek olan öğle yemeği için miydi? Büyük eziyet olmalıydı. Hiç iştahı olmayan genç kız üzülerek iç çekti.

Yanında sessizce ilerleyen Zeliş'e baktı. Az önce Zeliş'e sergiledikleri manzarayı düşündükçe sıcak basıyordu genç kıza. Ona o kadar öfkeliyken neden bir anda kendini onun kollarında buluyordu? Bu nasıl bir tutkuydu? Her şeyi bir anda silebiliyor muydu? Leyla genç adama karşı hissettiği duygularından korkuyordu zaman zaman. Ona karşı koyamamaktan korkuyordu. Onu çok sevmekten korkuyordu. Onu kaybetmekten korkuyordu. Onu paylaşamamaktan korkuyordu. Ona bağlanmaktan korkuyordu...

"Bu yüzle yemeğe gidersen hiç iyi olmaz arkadaşım, en iyisi bir süreliğine Baran'dan uzaklaş." Önlerinde yürüyen Baran'ı göstererek imalı bir bakış attı Leyla'ya Zeliş.

"O kadar kötü mü?" diye sordu genç kız çaresizlikle. Sesindeki gerginliği gizleyemiyordu.

"Evet, o kadar kötü..."

Derin derin nefes alarak en yakın lavaboya doğru hızla yürümeye başladı Leyla, Zeliş'in arkasından gelmesine izin vererek. Az önce Baran'ı nasıl öldüreceğini planlarken şimdi düştüğü duruma baktı Leyla ve sinirle gülümsedi aynanın önünde. Bu adam neler yapıyordu ona böyle?

"Sanırım şimdi daha iyisin." Zeliş, arkadaşının yüzüne bakarken gülmemek için zor tutuyordu kendini. Eğer gülerse yiyeceği azarı biliyordu, zaten yapmış olduğu hatadan dolayı kendini suçlu hissediyordu. Ama arkadaşının bu durumu ona çok tatlı geliyordu. Baran ve Leyla'yı böyle bir durumda bile görmek onu çok sevindiriyordu. Hayranlıkla bu inatçı çifti saatlerce izleyebilirdi. Öyle doğal, öyle gerçeklerdi ki özenmemek elde değildi.

Leyla son kez derin bir nefes aldı. "Evet, sanırım iyiyim. Fazla bekletmeyelim..." Leyla, Baran'dan Sami Amca'nın masada bekletilmekten hiç hoşlanmadığını duymuştu. Bunu dikkate alarak hızla kendini toparlayıp lavabodan çıktı arkadaşıyla.

Terasa kurulan oldukça uzun yemek masasına baktı Leyla. Masada oturanlar yeterince sinirlerini bozuyordu. Dinen öfkesi yine bir kaplan gibi içinde canlandı. Kıskançlık duygusu akan damarına karıştı ve canını yakmaya başladı. O kızın bakışlarından hoşlanmıyordu. Tuhaf bir şekilde masumdu. Ama bu Leyla'yı daha da tedirgin ediyordu.

"Hadi otur Leyla kızım." Sami Amca gülümseyerek Baran'ın yanındaki sandalyeyi gösterdi. Leyla başıyla onaylarak adamın dediğini yaptı ve Baran'ın yanına oturdu. Garip bir sessizlik çökmüştü ortama. Baran'dan gelen gerginliği sezebiliyordu genç kız. Çok dalgın görünüyordu. Her ne kadar Aalgül'ün tarafına bakmamaya çalışıyor olsa da gerginliğinin aralarında geçen bir duygu dalgalanmasından kaynaklandığını hissedebiliyordu Leyla ve bu yüzden sıkıntı çöküyordu göğsünün tam ortasına.

Çatalıyla tabağındaki siyah etle uğraşırken hemen solunda masanın başında oturan Sami Amca sessizce, "Leyla kızım neden yemiyorsun?" diye sordu düşünceli bir ifadeyle.

Bu soruyla birlikte bütün bakışlar Leyla'ya döndü. Alagül ile göz göze gelen genç kız ifadesiz bir tavırla onunla konuşan Baran'a çevirdi bakışlarını. "Bugünlerde çok az yiyorsun- kulağına yaklaştı biraz- Urfa'ya seni kupkuru götürürsem Esma Sultan kapıdan içeriye almaz beni."

Leyla kulağına fısıldanan sözleri duymazdan geldi ve Sami Amca'ya döndü nazikçe gülümseyerek. "Bugün fazla iştahım yok ama yemekler gerçekten çok güzel," diye yanıtladı.

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin