Altıncı Bölüm

26.3K 958 20
                                    

Loş ışıklarla etrafı dekore edilmiş, Urfa'nın en ünlü restoranın önünde durdu Baran arabayla. Baran arabadan iner inmez Leyla'nın kapısını açmaya gerek kalmamıştı, çünkü Leyla çoktan dışarıya çıkmıştı.


Baran elindeki anahtarı, restoranın önünde duran görevliye verdi. Daha sonra bayanlara öncellik tanıyarak içeriye girdiler. İçerisi çok modern dekore edilmişti. Buranın sahibinin birçok yerde malikanesi olmasına rağmen, en çok tutulan yer burasıydı.

Geniş çaplı iki katlı restoranın sahibi olan Sencer bey Baran'ı kocaman bir gülümsemeyle karşıladı. Elini uzatıp sıktığında, "Uzun zaman oldu görüşmeyeli Baran, kendini özlettin," dedi.

Baran nazikce gülümseyerek karşılık verdi. Uzun boylu adam onlara salonun en güzel yerinde olan önceden yer ayırtılmış olan masaya yönlendirdi. Leyla ilk kez geldiği restorana bakınıyordu. Müşterisi de kendisi gibi ağır diye düşündü içinden. Biraz huzursuz olmuştu. Böyle modern yerlerde genellikle rahat edemiyor, alışık olmadığı için rahatsız oluyordu.

Zeliş'e bakarak tereddütlü bir gülümseme gönderdi. Baran bayanları masaya oturttuktan sonra, "Bayanlar, kısa bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor, sizi biraz yalnız bırakmam gerekecek," dedi ve tekrar dışarıya çıktı.

Baran yanlarından ayrılır ayrılmaz Leyla Zeliş'e döndü. "Bu durumdan sıkıldım, yemeğini hızla bitirmeni istiyorum Zeliş, uzun sohbete dalma yok!"

"Of, yine başlama Leyla. Buranın tadını çıkarmaya baksana. Yemekleri çok lezizdir, benden söylemesi." Zeliş çok keyifli görünüyordu. Baran'ın nazik davranışları onu şaşırtsa da altında kesin birşey vardır diye düşündü.

"Ahh, tabii yemekler! Tek derdim oydu, güzel olup olmaması..." diye mırıldandı Leyla. 

...


"Emre, hemen buraya geliyorsun!" dedi Baran kızgın bir sesle telefondaki Emre'ye.

"Şu anda özel bir arkadaşımın yanındayım, gelemem," dedi Emre sıkıntılı bir şekilde.

"Acil bir durum!"

"Zeliş ve Leyla'ya yemekte eşlik etmek acil bir durum ha? Bunu yemeğe çıkmadan önce düşünecektin."

"Zeliş planda yoktu, iki kızla baş edemem. Hele Zeliş'le asla, 15 dakika içerisinde burada olmazsan işin var benimle..."

Emre homurdanarak kapattı telefonu. Baran tekrar içeriye girip kızların yanına oturdu. Leyla'ya baktığında, yine aynı sıkıntılı ve öfkeli bakışlarla karşılaştı. Bu kızı memnun etmek imkansız! Diye iç geçirdi.

"Telefon görüşmen baya uzun sürdü Baran. Bayanları bekletmek sana hiç yakışmıyor." Zeliş bu durumdan keyif alarak Baran'a bakıyordu. Baran'ın ona öfkeli bakışlarını umursamayarak devam etti sözlerine. "Cumartesi akşamları burasının bu kadar kalabalık olduğunu hatırlamıyorum, ne kadar süredir gelmemiştin buraya?" diye sordu.

Baran Leyla'dan bakışlarını istemeyerek Zeliş'ye çevirdi. "Hatırlamıyorum, ama sanırım iki sene önce yaz tatiline Urfa'ya uğradığımda," dedi ses tonu sakinleşmişti. Eline menü listesini aldı. "Yemekleri sipariş verelim mi?"

Leyla bu gece fazla konuşmamaya niyetliydi. Leyla'nın bu sessizliği Baran'ı çıldırtmak üzereydi. Yemekleri sipariş verdikten sonra Baran karşısında oturan Leyla'ya bakarak, "Burasını beğendin mi?" diye sordu.

Leyla tekrar etrafına bakındı. Kısa bir gülümseme sonrasında, "Ortama pek ısınamamış olsam da, güzel bir yer," dedi.

Baran, ortama ısınamamasının sebebini çok iyi biliyordu. Bu kız resmen onu her fırsatta yok sayıyor ve inanılmaz bir şekilde ilgisiz davranıyordu.

Yemekler servis edildikten sonra Leyla oyalanacak bir şey bulduğu için sevindi. Daha önce birkaç kez denemiş olduğu beyaz şarabından biraz tadarken yan masadaki genç sarışın bir kadının çok ilgili bir şekilde Baran'a baktığını fark etti.

Anlam veremeyerek içinde bir kızgınlığın ortaya çıktığını hissetti. O kadından hiç hoşlanmamıştı. Tuhaf bir şekilde Baran'ı süzüyor, baştan çıkarıcı bakışlar atıyordu. Leyla huzursuz bir şekilde yerinde kıpırdandı. Başını diğer tarafa çevirdi.

Baran Leyla'nın tepkisini pekala anlamıştı. Yarım saattir kendisini süzen sarışın kadını o da fark etmişti. Leyla'nın o kadına kötü kötü bakmasını da aynı zaman da dikkatini çekti. Leyla başını çevirdiğinde hınzırca gülümsedi.

Zeliş Baran'ın bu gülümsemesinin nedenini merak ederek, "Çok keyiflendin. Nedenini sorabilir miyim?" dediğinde, karşısında uzun boylu kumral tenli genç adamı görünce birden gözleri canlanıverdi. "Emre!" dedi, yakınlarındaki masalarında duyabileceği bir sesle.

Emre, onları gördüğünde hızla yanlarına geliyordu. Zeliş'i gördüğünde yüzü aydınlandı. Kızı öpüp, sarıldı. "Küçük cadı, bir sene de ne kadar değişmişsin?"

Emre, Zeliş'den ayrıldıktan sonra Leyla'ya döndü. "Yenge, merhaba. Bu akşam nefes kesiyorsun!" Leyla yenge kelimesini duyduğunda, Baran'sa Emre'nin nişanlısına yapmış olduğunu yorumu duyunca aynı şekilde kaşlarını çattı. Emre bu durumdan sıyrılmak amacıyla, "Zeliş, okul nasıldı bu sene. İstanbul bıraktığım gibidir umarım," dedi.

Baran, "15 dakika geciktin," diye mırıldandı sessizce sadece Emre'nin duyacağı şekilde ve yanına oturmasını sağladı.

"Trafik vardı," diye dalga geçti.

"Urfa'da?" Baran, kendini artık daha rahat hissediyordu. Emre gelmişti ve sohbet daha kolay olacaktı dördü için.

"Ne yiyorsunuz bakalım? Hımm, kuzu şiş.." Garsonu çağırıp, Zeliş'in aldığı aynı menüyü sipariş verdi. "Kırmızı şarap lütfen," dedi daha sonra.

"Ee, düğün ne zaman?" diye sordu Emre pat diye.

Kısa bir öksürükten sonra Baran cevapladı."Yaklaşık iki ay sonra."

Emre, Leyla'ya dönerek devam etti. "Hazırlıklara başladınız mı?" diye sordu.

Leyla hoşnutsuz bir gülümsemeyle, "Hayır," diye cevapladı.

"En kısa zamanda başlanır Emre'cim," dedi Baran daha sonra Leyla bir bakış atarak.

Bütün akşam boyunca Leyla, Emre'nin sorularına kısa cevap vererek geçiştirdi. Zeliş ise keyifle eski arkadaşının sohbetini dinliyordu. Eski günleri hatırlamıştı. Çok sık birlikte vakit geçirmişlerdi.

Baran, yemeğin Leyla'yla aralarının düzeltmelerine hiçbir fayda göstermeyişine kızıyordu. Gece boyunca güzelliğini hayran hayran seyretmekle yetinmişti. Masanın diğer yanından Leyla'nın kokusunu hissedebiliyordu. Bu, Baran'ı alışılmışın dışında bir şekilde cezbediyordu.

Baran hesabı ödedikten sonra masadan kalktılar. Restorandan çıkma üzereydiler ki yan masadaki sarışın genç kadın lavabodan çıkıp yanlarından geçerken yere birşey düşürmüş gibi yaptığında Baran aniden yardımcı olmaya çalışarak eğilirken kadın Baran'ın cebine bir parça kağıt koydu.

Bunu gören Leyla öfkelense de fark ettirmedi. Sadece kadının bu kadar rahat olmasına şaşırmıştır. Baran'ın başka kadınlara karşı bu kadar çekici olması da dikkatini çekti. O kadınlara değil kadınlar ona sulanıyordu. Hem de herkesin önünde bariz bir şekilde!

Leyla'nın topuk sesleri hızlandı ve derinleşti. Zeliş'de Leyla gibi herşeyin farkındaydı. Restorandan çıktıklarında Emre Zeliş'e dönüp, "Seni eve ben bırakayım, hem yolda bana üniversiteden bahsedersin biraz," dedi.

Zeliş bu teklifi havada kapıp acımasız bir şekilde Leyla'yı bırakmıştı. Leyla'nın öfkeli bakışlarına karşılık sadece göz kırpmıştı. Sen yarın görürsün diyordu Leyla bakışlarıyla.

Baran kadınların bu tarz davranışlarına alışkın olduğu için bir tepki göstermemişti. Sadece yoluna devam edip Leyla'nın arkasından geliyordu. Emin adımları ve yakışıklılığı Baran'ı daha da çekici hale getiriyordu.

Görevli arabayı kapının önüne getirip anahtarı teslim ettiğinde, cebine mütevazi bir bahşiş yerleştirdi. Daha sonra arkadaşı Emre'ye dönüp bir el hareketiyle, "Görüşürüz," dedi sadece.
Arabanın yanına yaklaştığında Leyla çoktan binmişti. Cipin sürücü koltuğuna oturduğunda Leyla'nın elleriyle ritmik bir şekilde bacağına vurduğunu fark etti.

"Kağıtta telefon numarası mı yazıyordu?" diye sordu Leyla birden bire. Hiç çekinmeden aklını yiyip bitiren soruyu dile getirmişti. 

"Bakmadım, sanırım öyle," dedi Baran rahatlıkla.

"Bunu çok sık yaparlar mı?"

"Kimler?"

"Seni süzen, tüm yemek boyunca baştan çıkarıcı bakışlarla sana eşlik eden genç kadınlar!" Leyla, istemeyerek sesini yükseltmişti. Kendini tanıyamıyordu. Onu ne ilgilendiriyordu ki? Ne yaparsa yapardı... 

Baran, içten içe gülüyordu. Sırıtmamak için kendini zor tuttu.  Leyla'yı kendisini kıskanırken görmek değişik bir duyguydu. Ama oldukça keyifli! Bir süre Leyla'ya bakakaldı.

"Çok mu hoşuna gitti." Dayanamayarak patladı Leyla.

"Evet."

"Artık nişanlı olduğumuza göre, ilişkilerini böyle ulu orta yaşamasan daha memnun olurum."

Baran, kızın başka kadınlarla ilişkilerini onayladığını ama sadece ulu orta yapmaması gerektiğini söylediği için kızmıştı. Demek sadece onurunu düşünüyordu. Kıskandığından ya başka nedenden değil!

Birden hızla gaza basıp, arabayı sürmeye başladı. Leyla ona bakıp endişeyle, "Yavaş sürsene!" diye bağırdı.

Baran hiçbir cevap vermiyordu. Şehir içi olmasına rağmen seksenin üzerine gidiyordu. Leyla yanındaki kapı koluna sımsıkı tutunuyordu. Virajları bu şekilde hızlı girmesi ve ara sokaklardan dikkatsizce geçmesinden tedirgin olmuştu. Kızgın olması gereken kendisiyken, Baran'ın bu şekilde tepki göstermesine hem şaşırmış hem de öfkelenmişti. Öfkelendi, çünkü beyefendi kadınlarla olan derin ilişkilerini inkar etmiyor ve bunu onun yanında yapmaktan da hiç çekinmiyordu.

Leyla'ların evin önünde gece on bire doğru hızlı bir frenle durduklarında, Leyla korkudan nefes nefese kalmıştı. Baran ürkütücü bakışlarla Leyla'ya döndü.

"Beni deli ediyorsun. Seni birtürlü mutlu edememek beni inanılmaz derecede kızdırıyor. Seni umursuyorum ve..."

"Artık gitsem iyi olacak..." Leyla Baran'ın sözlerinden sonra içinde tuhaf hisler ortaya çıkmıştı. Bu ortamda fazla kalmaması gerektiğini hissediyordu. Tam kapıyı açıp çıkacakken Baran bileğini hızlıca tutup kendine çekti. Ve dudakları birleşti. Baran hırsla Leyla'nın dudaklarını kapatıyordu. Leyla'nın dudakları Baran'ın sert dudakları altında eriyip gitmişti. Leyla direnip, başını geri çekmeye çalışsa da Baran'ın eli ensesini sıkıca kavramış onu kendisine daha da yaklaştırıyordu. Baran'ın dokunuşları daha yumuşak, eli ensesinde daha nazik bir şekilde okşayıcı dokunuşlara dönüşünce Leyla bunu fırsat bilip hızla kendisini geri çekti. 

Baran neye uğradığını şaşırmıştı. Nasıl olup da bu duruma geldiğine şaşıyordu. Her şey bir anda olmuştu. Yüzünde aniden sert bir tokadın patlamasıyla, yüzünü buruşturdu. Elini hafif yüzüne götürerek kızaran bölgeyi ovuşturdu. Sanırım bunu hak ettim, diye düşündü.

Leyla kızarmış bir şekilde öfkeyle ona bakıyordu. "Sakın bana bir daha dokunma!" diyebildi sadece. Sesinin bu kadar şiddetle çıkmasına şaşmamıştı. Duyguları alt üst olmuş, olayların nasıl geliştiğine hayret etmişti.

Leyla'nın bu sözleriyle, arabadan inip kapıyı çarpmasıyla bir oldu. 

Baran'a sadece arkasından bakakalmak kaldı. Yinede yaptığından pişman değildi. Uzun zamandır o bal dudakların tadını merak ediyordu. Bu gece o kadar kışkırtıcı olmasalardı biraz daha sabredebilirdi. Ama elinde olmayan büyük bir arzuyla karşılaşınca, onları tatmak zorunda kaldı. Yüzünde hafif bir kızarıklık ve çapkın bir gülümsemeyle eve doğru yola devam etti....


Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now