Yirmi İkinci Bölüm

18.9K 709 8
                                    

Baran, kadının yaptığı yoruma karşılık gülümsedi. Daha sonra Leyla'ya döndü ve meraklı bakışlarla, "Nasıl?" diye sordu.

Krem rengi, yanık teniyle tezatlık oluşturuyordu. Uzun kaslı bacaklarını gizleyen mükemmel işçilikli kumaş, muazzam görünüyordu. Sanki üzerine ölçülüp, biçilmiş gibi tam üzerine oturmuştu. Çok çekiciydi! Of, Baran bu damatlığı giymemeliydi! "Beğenmedim." Leyla, acımasızca alt dudağını kıvırarak olumsuzca başını salladı.

Baran beklemediği yanıt aldığından dolayı sağ kaşını hayretle yukarı kaldırdı. "Neresi hoşuna gitmedi?"

"Beğenmedim işte, şu siyah takımı bir dene." Leyla, sade siyah bir takımı gösteriyordu. Baran o tarafa bakmadı bile. Leyla'nın yüzündeki ifadeyi çözmeye çalışıyordu. Bir anda ilgisiz davranmasının sebebini arar gibiydi.

"Ama Baran Beyin üzerindeki takım çok seçkin eser. Ve kıyafeti de çok iyi taşıdı." Genç kadının sesiyle Baran'ın aklı bir çan sesiyle dank etti. Leyla, bu kadının ona yaptığı yorumlardan hoşlanmıyordu. Bunu bu kadar geç fark ettiği için kendine kızdı. Kadının her sözüyle, nişanlısının onu boğazlayacakmış gibi bakması her şeyi açığa çıkardı.

Baran sesli bir kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. Çünkü Leyla'nın kaşları çatılmış, yüzü asılmıştı. İnatcı nişanlısı kesinlikle bu siyah takımı ona aldırtacaktı. Bundan emindi.

"Ben öyle düşünmüyorum..." Leyla ters bir yanıtla kadını susturdu. Memnun olmayan bir ifadeyle Baran'ın üzerindeki damatlığa baktı. "Bence çok soluk gösterdi seni."

"Soluk?" Bahaneye bak, soluk göstermiş... Baran, için için gülerken bir yandan da Leyla'ya sarılıp öpücüklere boğmamak için büyük çaba sarf ediyordu.

"Evet, hem krem rengi giymemelisin çabuk kirlenir."

Baran gülümseyerek başını iki yana salladı. Anlaşıldı, Leyla anlamsız bahaneler sıralayacaktı.

"Pekala, beğenmediysen diğerini denerim. Önemli olan senin hoşuna gitmesi."

Baran bu yanıtıyla bir artı puan almıştı Leyla'dan. Müthiş gülümselerinden bir tanesini Baran'a hediye edip, yanında duran kadını yok saydı. Leyla'nın da gözü aslında o krem rengi damatlıkta kalmıştı. Ama giymesini istemiyordu. Düğünde yaşayacağı huzursuzluğu düşündü. Buna yüreği dayanamazdı. O, bu derece ona karşı duygusal anlamda bağlanmaya başlıyorsa kesinlikle bu kıyafeti giymesine izin vermemeliydi. Ama neden böyle hissediyordu ki? Bu kıskançlık duygusu çok anlamsız değil miydi? O, Ahmet'i sevmiyor muydu?






***





Arabada, Leyla'ların evine doğru ilerlerken Baran dayanamayıp suskunluğunu bozdu. Mağazadan beri içini yiyip bitiriyordu bu soruyu sorabilmek için. Leyla'dan dürüst bir cevap bekliyordu. Gerçi bunu alamayacaktı büyük ihtimalle ama denemeye değerdi.

"O ilk giydiğim takımı neden beğenmedin?" Yanında sessizce oturan Leyla'ya baktı.

"Bunu sana söylediğimi hatırlıyorum. Seni soluk gösterdi."

Baran bu sefer dayanamayıp kahkahayı patlattı. Gözlerindeki ışıltıyla Leyla'ya döndü. "Dürüst ol, yakışmıştı."

"Sen bilirsin. Bu benim düşüncemdi." Baran'ın gülmesi sinirlerini bozmuştu. Kendini köşeye sıkıştırılmış hissediyordu. Acaba anlamış mıydı o kadın yüzünden fikrini değiştirdiğini?

"Peki. Şimdi düğün için almamız gerekeni aldığımıza göre birşeyler içmeye ne dersin?"

Evet de. Hadi başını salla olumlu bir şekilde. Gülümse.

"Neden olmasın, eve gitmek istemiyorum şimdi. Şeyda'yla Sude çok üstüme geliyorlar."

Baran bu cevaptan sonra zaferle gülümseyip bir derin nefes aldı. Bu rahatlama hissi garip ama güzeldi. Birlikte geçirebilecekleri süre daha da uzayacak, o meleksi yüzü biraz daha görebilecekti. Ela gözlerinin içine derince bakıp, derinlere dalabilecekti. Ve... İçinde ona karşı filizlenen duyguları tekrar inkar edebilecekti.


Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin