89. BÖLÜM

2.7K 340 67
                                    

Gölge – Ruhların saldırı düzenlediği okul; Wellclose Meydanı’nda, on dokuzuncu yüzyılda, kilise-okul şeklinde inşa edilmiş bir binaydı. Üçgen çatısı, saat kulesi ve göz alıcı mimarîsiyle pek çok insanın hayran kalacağı tarzda bir yerdi.

Malikânedeki Dewrionların hemen hemen hepsi Bracknell’de gözlenen hareketlilikten dolayı oraya gittiği için, buradaki olayı kontrol altına alma maksadıyla sadece beş Dewrion görevlendirilmişti: Nia, Chas, Vera, Lester ve Gwen. Ama ben de onların yanındaki yerimi almıştım.

Sokağın karşısına geçip kaldırıma çıktığımız sırada, Gwen Vera’nın diğer yanından bana bakıp burun kıvırdı.

“Senin gelmen şart mıydı?” dedi, sanki bir angaryaymışım gibi hissettirmeye çalışarak. “Dewrion bile değilsin. Niye her olaya atlıyorsun ki?”

Benden önce, Nia yanı başımda homurdandı. Aslında onun da Gwen’den çok fazla hoşlanmadığını sezmiştim. Mecbur kalmadıkça onunla diyaloga girmemeye özen gösteriyordu.

“Senin canın yine ayaklarının yerden kesilmesini mi istiyor yoksa? Eğer öyleyse sevgili Llio, beni kızdırmaya çalışmak yerine bunu bana dürüstçe söyleyebilirsin. Merak etme, büyük bir zevkle seni havalara uçururum, bundan hiç şüphen olmasın.”

Kaskatı kesilmiş suratına rağmen, Chas bir kahkaha patlattı. Galiba antrenman odasında Gwen’e yaptıklarım aklına gelmişti. Ona bakıp sırıtırken, bir an yanımızdaki diğer dört Dewrion’un varlığı buharlaşıp uçtu âdeta.

Sadece Gwen’le ilgili olan anılar değil, onun benimle baş başa kaldığı zamanları da anımsadım. Dile döktüğü sözcükleri, saçlarıma dokunuşunu… Ve daha o anda, yüzümdeki tebessüm silinip gitti. Bunu benimle birlikte fark eden Chas de kaşlarını çatarken başını eğdi.

“Cathie’yi malikânede bırakmak aptallık olur Gwen,” dedi, Llio dememişti. Bak sen şu işe! “O; Gölge Ruhların prensesi, kralın kızı.

Ruhlar üzerinde buradaki herkesten çok hakimiyete sahip olan kişi.

Regent’s Park olayında, askerlerin diğer başıboş ruhları ikna ettikleri gibi, gerekirse ve ortam oluşursa, Cathie de aynı şeyleri yapabilir.

Bunun bize ne kadar yardımının dokunacağını düşünebiliyor musun?”

“Ona nasıl bu denli güvenebiliyorsunuz, aklım almıyor. Akademideki herkesin bir karşısına geçip tapınmadığı kaldı.

Gözünüzü boyadığı ortada. Belki de o lanet sihirlerinden biriyle kendisini size kabullendirmiştir.

Yaptığı her şeyin bir plan olabileceğini düşünmediniz mi hiç?

Birkaç ruhun öldürülmesine izin verip Dewrionlar arasındaki yerini sağlamlaştırmaya çalışıyordur, olamaz mı yani?

Hep diyorum, onun babasıyla karşılaşacağı ana kadar samimi olup olmadığına asla inanmayacağım.

O gün geldiğinde ya ipi bizim boynumuza geçirip sonumuzu getirecek, ya da siz haklıysanız ki umarım öyledir, krala karşı koyup bu gezegen için savaş verecek.”

Vera, okulun demir kapısını kavrayıp açarken ona kötü kötü baktı. Lester ise hiç önemsemiyor gibi davranıyordu. Nia’ya gelince… Genç kız ruhları bir kenara bırakıp Gwen’i öldürmenin pek de fena bir fikir olmadığını düşünür gibiydi.

“Çeneni kapalı tutmazsan, senin de gözünü boyayacağım, fakat farklı bir yolla, “deyip ona yumruğumu gösterdim. “Önce mor, sonra da yeşil ve sarı arası bir renge dönüşecek ve eminim yüzüne çok yakışacak.”

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapDove le storie prendono vita. Scoprilo ora