23. BÖLÜM

5.9K 721 154
                                    

Korkudan tir tir titreyen annem, Phol'ü daha fazla öfkelendirmemek için dizlerinin üzerinde, tıpkı emekleyen bir bebek gibi hareket etti ve on dakika öncesine kadar kar gibi bembeyaz olan, lâkin şimdi bir ressamın rengârenk boyalar eşliğinde süprematizm akımına başvurarak resmettiği bir tabloya benzeyen örtüyü kenara çekerek deftere uzandı.

Dewrionlardan yükselen hırıltılı sesleri kendi benliğimde hissetmem, onların da benim gibi bu işten zerre kadar hoşnut olmadıklarını gösteriyordu. Fakat onların da elinden bir şey gelmiyordu, zira tam karşılarında üç adet devasa ruh boy gösteriyordu.

Yine de tamamen çaresiz olmadıklarını biliyordum. Chas'in parlayan gözleri, Gölge - Ruhların vücudunda olağanüstü bir hızla geziniyordu, büyük olasılıkla onların zayıf noktalarını bulup, ruhları kesin bir sonuçla ortadan kaldırma niyetindeydi.

Ne var ki, bu kez karşılaştığımız Gölge - Ruhlar epey deneyimlilerdi. Vücutlarını koyu renk ve kalın görünen kıyafetleriyle kamufle etmeyi başarmışlardı.

Tüm dikkatimin Dewrionların üzerinde olduğunu anlayan Phol, başını onlardan tarafa çevirdi. Sanırım benim aklımdan geçirdiklerimi az çok o da tahmin etmişti.

"Yaramazlık yapmayın çocuklar," diye yapış yapış bir ciddiyetsizlikle kahkaha attı. "Zararlı çıkan siz olursunuz. O sivri zekâlarınızdan neler geçirdiğinizi algılayabiliyorum ama yapmayın. Sizinki nafile bir çaba olur.

O yüzden akıllı olun. Bu seferlik sizinle bir işimiz yok. İstediğimizi aldığımız anda burayı terk edeceğiz."

Artık tahammülü kalmamış gibi, annemi kolundan yakalayıp yanına çekti ve böylece onun ciyak ciyak bağırmasına neden oldu.

Sağ köşede ansızın bir hareketlilik oldu. Başımı çevirip bakınca, Caleb'ın annemin yanına gelip gelmeme konusunda tereddütte kaldığını gördüm.

Puf! Güçlü adam tavırları demek buraya kadardı. Görünen o ki, Gölge - Ruhlara karşı duyduğu çekince ve korku, biricik karısının yanında olma isteğinden daha ağır basıyordu.

"Bize bahsettiğin o sayfaları bul," Phol anneme emrivaki yaparak dirseğiyle onu dürttü. "Ve oku bakalım."

Annemin parmakları elektriğe verilmiş gibi hâlen seğiriyordu ama Gölge - Ruh'u kızdırmak istemediğinden çabuk davrandı ve ondan bana tercüme etmesini istediğim sayfaları buldu. Başını kaldırıp benimle göz göze geldiğinde, içimdeki bütün öfkeyi, kandırılmış olmanın verdiği hırçınlığı ve aşağılamayı ona bakışlarımla iletmeye çalıştım. Hâlâ çarpmanın etkisindeydim, başımda bir nokta zonklayarak ağrılarıma bir yenisini ekliyordu ve bir de Phol diğer eliyle beni mengene gibi sıkıştırmış, kıpırdamama izin vermiyordu.

Bu konumda olmasaydım, annemi yere devirme pahasına da olsa o defteri elinden alır ve Gölge - Ruhlara istediklerini vermemek için uğraşırdım.

Ama maalesef, gerçekler önümde koca bir set gibi çekilmişlerdi ve bu durumda hayal kurmanın ya da öyle değil de şöyle olsaydı gibisinden keşke kelimesini kapsayan cümleler sarf etmenin bir yararı yoktu.

"Oku!" Ruhun giderek kalınlaşan sesi ve annemin oturduğu yerde kıvranması birbirini takip eden, hızla gelişen olaylardı. "Ne bekliyorsun daha?

Bak Shannon, sana verdiğim sözü tutmak istiyorum, gerçekten. Bana yardım edenleri mükâfatlandırmayı hep sevmişimdir, asırlardır bu böyle oldu.

Fakat sen böyle mızmızlanarak beni kızdırmaya başlıyorsun ve kızdığımda ne yaparım, biliyor musun?" Shannon Radley birden bire küçücük bir kız çocuğuna dönüşerek başını sağa sola salladı. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapWhere stories live. Discover now