♣♣♣ EK BÖLÜM III ♣♣♣

Começar do início
                                    

Yanına altmışlarında, saçlarının bir kısmı dökülmüş bir kadın gelip oturdu. Önündeki peynir ve cips tabağına şöyle bir baktıktan sonra Chas’le göz göze geldi.

“Buradaki hiçbir şey kaybettiğini telafi etmez,” dedi kadın dolgun, tok bir sesle ve bir parça peynir alıp ağzına attı. Bakışları sol elinde tuttuğu rengârenk tarot kartlarına yönelmişti.“Etrafında örülü bir duvar var, onu kendi ellerinle inşa etmişsin. O duvar yıkılmadığı sürece serbest kalamazsın.”

“Bu da ne demek ?” Chas önüne konulan kocaman kupayı görmezden gelip kadına doğru eğildi. “Özür dilerim ama sizinle tanıştığımızı hiç sanmıyorum.”

“Beni tanıman ya da benim seni tanımam gerekmiyor, önemli olan bu değil,” neredeyse dirseklerine kadar sıralı olan bileziklerini şıkırdatıp önündeki çerezlerden yemeye devam etti. Chas onun bir kaçık olduğunu düşünmeye başlamıştı, çünkü kadının hâl ve hareketleri tam da böyle bir izlenim veriyordu. “Karanlıklar içindesin çocuğum.

Derin, kopkoyu bir karanlık…

Umutsuz ve çaresizsin.

Ve bir başınasın.

Kimseye derdini anlatamıyorsun, kimsenin seni anlamayacağını biliyorsun çünkü.

O hariç.”

Chas duyduklarını sindirmeye çalışırken son cümleyle birlikte irkildi.

“O kim?” dedi çekinerek.

Kadın bir müddet suratına baktı. Chas’in o anlarda yüzü ateş gibi yanmaya başlamıştı. Onun gülümsediğini görünce hepten tedirgin oldu.

“Seni bu dipsiz kuyunun içine atan. Düşüncelere boğan. Ama aynı zamanda nefes almanı sağlayan, kalbini yerinden oynatan.

İnsanın yarasının ve yara bandının aynı kişi olması çok tuhaf değil mi?”

Chas ağzı bir karış açık bakakaldı. Kadının Cathie’den haberdar olmasının imkânı yoktu. Fakat aynen onu tarif etmişti, dile getirmeye korktuğu hisleri bir çırpıda ortaya koymuştu işte.

“Peki, bundan nasıl kurtulacağım?” derken bir fısıltıdan ibaretti sesi. “Bunun bir çıkar yolu yok mu? Ölünceye kadar böyle hissetmek zorunda mıyım?”

Ancak daha sorarken bile cevabını biliyordu, Máedóc büyü bozulmadığı takdirde genç kıza kavuşamayacağını açık açık belirtmişti.

“Ama sen zaten ölüsün,” kadın onun dokunmadığı kupayı kavrayıp tepesine dikti. Dudaklarından akmak üzere olan damlaları elinin tersiyle silerken kesik bir nefes aldı. “Ruhun solmaya yüz tutmuş evladım. Çünkü sen onu da öldürmüşsün. Kendinin de, onun da katilisin.”

Chas işittiklerinden dolayı bir anlığına dehşete düşse de, aslında kadının doğruları dile getirdiğini fark etti. Gerçekten de Cathie’yi öldürmüştü; eve döndüklerinden beri onu kendisinden uzak tutmak adına başvurduğu yöntemler, kızın ondan tiksinmesine ve hızla uzaklaşmasına neden olmuştu.

Gözlerinde görmüştü. Cathie’yi ağır ağır öldürmüştü.

“Oysa herkes öldürür sevdiği şeyi,” kadın çakırkeyif bir kafayla Chas’e Oscar Wilde’dan alıntı yapınca, genç Dewrion gözlerini yumdu ve o satırları içinden tekrarladı:

“Oysa herkes öldürür sevdiği şeyi,
Bunu duyun hepiniz.
Kimi acı bir bakışla yapar bunu,
Kimi okşayıcı bir sözle.
Alçak bir öpüşle öldürür,
Yiğit bir kılıçla…”

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapOnde histórias criam vida. Descubra agora