"Oovv çok korktum" Enes sahte bir telaşla ellerini kaldırdı. Nurlana göz devirip arkasına dönecekken eğilip alayla mırıldandı "bebeğim"

"Lan!" Öfkeyle burnundan solurken Enes'e doğrultuğu bıçağa hayretle baktım. Fatih de benimle aynı şaşkınlığı yaşıyordu.

"Tamam, bu kadar yeter. Bugün yetiştirmemiz gereken çok iş var ve derhal başlıyoruz"

Kesin bir dille aralarındaki laf dalaşına son verdikten sonra Nurlana'ya döndüm.

"Ben hamuru hazırlarken sen kremanı hallet"

"yahşı" başıyla onayladı. Sinirliyken daha çok şive yapıyordu.

"Enes sen de-" ona döndüğümde kararsız kaldım. "Fatih'e yardım et."

"Bana uyar" Fatih'in tezgahına geçtiğinde biz de işimize koyulmuştuk. Bugün Ayşenur ve Beyza yoktu. Bu yüzden Nurlana bana yardım edecekti.

"Biraz kafanı dağıtır deyə üstünə gidiyordum" Nurlana yanıma geldiğinde ikimizin duyabileceği bir sesle konuştu. "Təbii məni sinir ediyor o ayrı məsələ"

"Sevdiğim iki arkadaşımın didişmesi şu an istediğim son şey" dedim sıkıntıyla. Bizim içine düştüğümüz durumun üstüne Hakan abimle Sude'yi o halde görmek iyice moralimi bozmuştu. Zaten ablam da gelmemişti. Telefonda, evliliğinin iyi gittiğini ve Ömer'e alışmaya başladığını söylemişti. İsa'nın karşısına çıkmaktan çekiniyordu. İkisi için de doğru olan buydu, ama benim ablama ihtiyacım vardı, hem de fazlasıyla.

"Ən azından artıq onu ziyarətə gitmiyor" bana sokularak fısıldadı. Derya'yı kast ediyordu. Seyhun hastaneden çıktığından beri yanına gitmemişti. "Daha iyi misiniz?"

Büyük kaba kırdığım yumurtaları makineye yerleştirip çırpmaya başladım. "Ne bileyim, aynı. Sanki o da istiyor da yapamıyor gibi. Bilmiyorum, zaten bugünlerde fazla duygusalım. Bir dakikada yüz çeşit senaryo kuruyorum. Şizofrene bağlayacağım"

"Regl öncesi sendromu da var təbii. Ya da gecikmiş regl mi deməliyim?"

İmayla bana baktığında iç geçirdim. "Bir de o var, sorma bile"

Düşünmemek için ötelediğim bir dolu şeyden biriydi. Şu an, hamile olma olasılığımı dillendirmek dahi istemiyordum. Seyhun'la ne olacağımız belli değildi. Belki ne olduğumuz bile belli değildi. Kaç ay mutlu olmuştuk ki şunun şurasında, kaç aylık karı kocaydık? Umursamaz durmaya çalışan yanıma Sefa isyan ediyordu. Seyhun hayatıma gireli iki yıldan çok olmuştu. Biz neler sığdırmıştık o günlere.. En derin düşüncelerimizi, en büyük korkularımızı, en imkansız hayallerimizi paylaşmıştık, en acı gerçeklerimizi yaşıyorduk.

Düşüncelerin beni buhrana sürüklemesini istemiyordum. Seyhun'un en zayıf olduğu şu anda ben dik durmalıydım. Yanında olmalıydım, beni anlamıyorsun demişti, anlamaya çalışıyordum. Anlamasam da destek olmaya. Bir kaç gündür bizimkilerle takılıyor olmak da iyi gelmişti, kendimi güçlü tutmama yardım ediyordu varlıkları.

Bir kaç saat içinde işin büyük kısmı bitmiş, süsleme kalmıştı. Enes, söylediği gibi Fatih ile baya iyi anlaşıyordu. Daha çok Fatih iş yapmış, o izlemişti. Arada tart hamurundan ağzına attıklarını saymazsak, malzemeleri Fatih'e taşımış, getir götür yapmıştı.

"Vay be, bu kadar muntazam şeyleri nasıl yapabiliyorsun?"

Dirseğini tezgaha dayamış Fatih'in elma dilimleriyle şekil verdiği turtaya hayranlıkla bakıyordu. Fatih turtanın kenarına sıktığı krema poşetini kenara alıp başını kaldırdı.

"İstersen öğretebilirim"

"Sağ ol, ben yemeği tercih ediyorum"
Samimi itirafı ile gülerken, tepsideki pişmiş minik turtalardan bir tanesini daha mideye indirdi ve Fatih'in önündeki elmalı turtaya yorum yaptı. "Bitmiş halini tatmak için sabırsızlanıyorum"

MAATTEESSÜFWhere stories live. Discover now