On Beşinci Bölüm

En başından başla
                                    

Zeliş, arkadaşını kırmak istemese de olumsuz birşekilde başını salladı.

Leyla, konuşamalarını duyduğundan dolayı araya girdi. "Zeliş, önemli değil bizde o sırada modellere bakarız. Sen de kararımda yardımcı olursun sonrasında..." Yüzünde meleksi bir tebessüm vardı.

Baran, yanında duran meleğine baktı. Gülümsediğinde ne kadar güzel oluyor, diye içinden hayranlıkla geçirdi. Bu genç kıza gün geçtikce daha da bağlandığını farkediyor, Leyla'nın onun için bir zaaf olacağından korkuyordu.

"Ama olur mu?"

"Olur olur."

"Peki o zaman, fazla kalmam."

Selin, Zeliş'in İstanbul'daki en yakın arkadaşlarından bir tanesiydi. Şimdi, hiç beklenmedik bir şekilde karşılaşınca ister istemez çok mutlu olmuştu. Onlar kol kola mağazadan çıkarken Leyla da tekrar gelinlik modellere döndüğünde yanlarına bir bayan geldi.

"Merhaba, hoşgeldiniz. Gelinlik mi bakıyordunuz?"

Baran, uzun boylu esmer bayana gülümseyip, "Evet, yardımcı olursanız seviniriz."

Bayan, Leyla'ya döndü. "Gelinlik size olacaktı sanırım."

"Evet."

"Nasıl birşey istediğinizi bilyor musunuz?"

Leyla ümitsiz birşekilde başını iki yana salladı. "Açıkcası düşündüğüm hiçbir model yok."

Kadın o güzel gülümsemelerinden bir tanesini yüzüne yerleştirip çok samimi bir sesle, "O zaman, modellerimize bakarak karar verin. Buyrun, üst katta daha çok çeşitlerimiz var."

Baran, elini Leyla'nın beline koydu yavaşca ve onu ileriye doğru yönlendirdi.

Leyla, Baran'ın dokunuşuyla irkildi hafifce ama belli etmedi. Baran'ın sıcak eli, belini yakıyordu sanki. Leyla, elinde olmayarak bundan hoşlandı. Kalbinin hızla attığını, aynı zamanda içinde heyecan kıpırtıları oluştuğunu hissettiğinde bedenine artık söz geçiremediğini anladı.

Üst kata çıktıklarında, bir daire büyüklüğünde salonla karşılaştılar. Leyla'nın hayret edebileceği kadar çok gelinlik çeşitleri vardı. Hepsi birbirinden güzel... "Bunların arasından birini karar verip seçmek çok zor. Hepsi çok güzeller..."

Leyla, bir çocuk gibi dudak büktü. Kırık beyaz gelinlikler artık modaydı. Sadesi, aşırı taşlarla donatılmışı, kabarık etekli, tamamen belini sergileyecek kadar açık ya da dekolteli... Çok farklı çeşitler vardı gerçekten.

Bayan, ilk önce Leyla'nın hoşlandığı tarzı öğrenebilmek amacıyla farklı çeşitleri gösteriyordu.

Baran'ın, ilerde duran göğüs ve bel kısmı tamamen taşlarla dolu ve eteğinin dalgalı tüllerin üzerinde tane tane taşların kondurulmuş bir gelinlik ilgisini çekti. Beyazlar içinde, altın saçlı Leyla'sını düşündü. Bronz teniyle müthiş bir uyum içerisinde olacak, ve düğün gecesi Baran'ın aklını başından alacaktı.

Leyla'ya dönüp, beğendiği gelinliği gösterdi. "Bunu bir dener misin?"

Leyla, Baran'ın gösterdiği gelinliğe baktı. Gelinliğin üst tarafı tamamiyle beyaz taşlardan oluşuyordu. Gösterişli ve güzeldi. Ama çok abartılı, diye düşündü Leyla.

İsteksiz bir yüz ifadesiyle, "Çok abartılı," dedi.

Bir kere de benim dediğimi yapsa, gerçekten şaşıracağım. Baran derin bir iç geçirdi.

"Bak, bu daha iyi. Sade, en azından..."

Leyla, çok sade kabarık etekli olmayan kırık beyaz renginde bir gelinliği gösterdi.

Baran, beğenmediğini ifade eden bir yüzle, "Gelinlik olduğu bile belli değil," dedi sıkıntılı bir sesle.

Leyla, sessizce homurdandı. "Senin beğendiğin de pek gelinliğe benzemiyor..."

"Efendim?"

"Yok birşey..."

"Buna bakın isterseniz? Bu da çok şık..." Bayan, ikilinin arasına istemeyerek de olsangirdi.

Baran'ın gözü o gelinlikte kalmıştı. Leyla'nın her gösterdiğini beğenmiyor burun kıvırıyordu. Leyla artık onun fikrini sormamaya karar vermişti ama yine de bir yandan gönlü Baran'ın beğenmesini istiyordu.Tekrar baktı, az önce gösterdiği gelinliğe. Gerçekten güzeldi, ama Leyla'nın yapısında yoktu öyle ilgi çekici şeyler giymek. Sen gelin olacaksın, tabii ki ilgi çekecesin. İç sesi onu uyarıyor ve ikna etmeye çalışıyordu.

Baran, sıkılarak yanda duran koltuğa oturdu. "Önemli olan benim beğenmem değil mi? Seninle evlenecek olan benim. O yüzden benim seçtiğim gelinliği alacağız." Baran, dayanamayarak Leyla'nın damarına bastı.

Leyla'nın kaşları havaya kalktı. İki elini beline koyduktan sonra ona döndü topukların üzerinde.

"Bunu da nerden çıkardın? Senin aslında gelinliği bile görmemen lazım. Giyecek olan benim, bu yüzden benim istediğim gelinlik alınacak."

Baran, yüzünde Leyla'yı sinir eden bir sırıtışla, "Parayı ödeyecek olan benim. Ayrıca, sana sade bir gelinlik yakışmaz. Yakışıklı damadın yanında sönük kalırsın," diyerek yakasını silkeledi.

Leyla, öfkeyle soludu. "Kendini beğenmekten vazgeç."

"Neye karar verdik? Gösterdiğiniz gelinliği hazırlayım, deneyecek mi hanımefendi?"

"Hayır."

Kısılan ve kararan gözler, birbirlerine kenetlenmişti.

"Evet."

Onlarla ilgilenen kadın kararsızca inatcı çifte bakıyordu. "Siz hazırlayın, biz geliyoruz." Baran'ın nazik sesi arada kalan kadına yöneldi.

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin