"Pekâlâ, anlaştık. Size kolay gelsin o hâlde."

Anlayışla başını salladı ve ben de diğerlerinin ardından odadan ayrıldım.

Koridorda bekleyen Chas, Daniel ve Nia, beni gördüklerinde alçak sesle yaptıkları sohbetlerini sonlandırdılar. Benim hakkımda mı konuşuyorlar diye düşünmek istemediğim için, sanki bu eylemlerini hiç fark etmemişim gibi davranmaya gayret ettim. Aynı anda yeşil, lacivert ve gri gözler üzerime çevrildiğinde yüzüm anlam veremediğim bir nedenden ötürü ısınmaya başladı.

"Yorgun olmalısın Cath, gel hadi sana kalacağın odayı göstereyim ben," Nia koluma girdi ve bir şey söylememe fırsat vermeden beni koridor boyunca yanında sürükledi. "Benim hemen yanımdaki odayı seçtik senin için. Bir şeye ihtiyacın olursa, saatin bir önemi yok, ne zaman istersen kapım sana her vakit açık."

"Öyle mi? Teşekkürler," utancımı yansıtan yüz kızarıklığımla birlikte yutkundum. "Doğrusu kendimi mahcup hissetmeme neden oluyorsunuz. Zaten başınızda yeterince derdiniz var. Bir de benimle ilgilenmek zorunda kalmanızı hiç istemiyorum.

Fakat öte yandan, o eve babam olmadan geri dönebileceğimi de sanmıyorum. Sizler gibi değilim. Gölge Ruhlar yerli yersiz kapıma dayandıklarında onlarla baş edebilmem mümkün değil.

Burası benim için sahiden de en güvenli yer. Ne var ki kendimi fazlalıkmışım gibi hissetmekten bir türlü vazgeçemiyorum."

İkinci kata çıkıp kendi odasının hemen yanı başında duran Nia omzumu sıktı.

"Seni anlayabiliyorum, gerçekten. Buraya yerleştiğimizde ben de aynı duygular içerisindeydim. Birden bire kendi evimizi ardımızda bırakıp, hiç tanımadığımız insanlarla birlikte yaşamaya başladık. Mabetlerine sızan gizli mikroplarmışız gibi hissettiğim zamanlar bile oldu.

Fakat sonradan, aslında bunun düşündüğüm gibi olmadığını gördüm.

Bazen ne kadar güçlü olursak olalım, bizim de yardıma ihtiyaç duyduğumuz anlar olabiliyor Cathleen. Kendi başımıza üstesinden gelemediğimiz sorunlarla karşılaştığımızda, bizim için o meseleyi çözme yolunda hazırda bekleyen insanları göz ardı etmemeliyiz.

Bugün iyi ki de on yıl önce bu kapıyı çalmışız diyorum. Yoksa Chas ve ben, akıbetimizin ne olacağını bilmediğimiz bir maceraya sürüklenebilirdik.

Bu senin için de geçerli. İyi ki o sokakta Chas'le karşılaşmışsın ve o akıllılık edip seni buraya getirmiş. Yoksa neler olabileceğini hiç düşündün mü?

Her şeyden; bizden, Gölge - Ruhlardan ve bu garip olaylardan habersiz bir vaziyette onların eline düşebilirdin.

Hiçbir şey bilmediğini söylemenin bir fayda sağlamadığını yaşayarak öğrenecektin. Muhtemeldir ki, sana zarar da vereceklerdi.

Tüm bunları göz önüne alınca, lütfen kendin için utanmayı falan bir kenara bırak. Biliyorum, hâlen senin için yabancı kimseleriz ama aslında hepimizin yolu bir şekilde aynı noktada kesişiyor.

Gölge - Ruhlar tarafından canı yanmış bireyleriz.

Bu durumda, daha çok birbirimize kenetlenmemiz gerek. Evet, dediğin gibi, sen bir Dewrion değilsin, fakat senin de bize yardımının dokunacağı bir zamanlar olacaktır, kim bilir?

Belki de babanın o defteri bize bambaşka bir açıdan yarar sağlayacak ve onu bulmamızda etken rol oynayan sen, tahmin ettiğimizden de erken ve büyük bir şekilde bize destek olmuş olacaksın."

Gözlerim dolu doluydu fakat bunu umursamadan kollarımı Nia'nın boynuna doladım. Emily'den sonra ilk kez bir hemcinsime kendimi bu kadar yakın görmüştüm.

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin