Hâl böyleyken, onu nasıl geri alabilirim? Geri alabilir miyim, bundan da şüpheliyim artık."

Ağırlığını parmak uçlarına veren Chas, çevik bir hareketle ayağa kalktı. Gözleri az ilerimizde, buraya gelirken kullandığımız araçların orada yan yana durmuş bekleyen Nia, Daniel ve diğer iki Dewrion'u süzdü çabucak. Ardından avuç içi yukarıya bakacak şekilde elini bana doğru uzattı.

"Senin gibi bir kıza hemen pes etmek yakışmıyor. Ne yani, böyle söyleyip bu işin arkasını bırakacak mısın? Öylece evine gidip bir gün kendiliğinden gelir umuduyla babanı mı bekleyeceksin?"

Bakışlarım giderek kararan gökyüzüyle Chas'in eli arasında gidip geliyordu. Kendi iç dünyam da kapkara bir renkle boyanmıştı. Hiç ışık yoktu, başka bir renge dair bir yansıma bile yer almıyordu orada. Evrenin oluşumundaki o sonsuz hiçlik şimdi kendi benliğimde zuhur ediyordu.

Lâkin öte yandan, bir köşeye çekilip duramazdım. Umudum bitme noktasına ulaşmış olsa da, kör - sağır ve dilsizi oynayamayacağımı biliyordum. Hep böyle olmuştu çünkü. Hayatımdaki inişli çıkışlı anlara karşın, daima bir şeyler yapmak için didinip durmuştum.

Şimdi de bu tutumumdan taviz verecek değildim...

Bunu yapmam hem kendime, hem de babama yapacağım en büyük haksızlık olurdu.

O yüzden belki de bugün hiç çekinmeden, tereddüde düşmeden elimi bana uzatılan avucun içine bıraktım. Benden bu türde bir davranışı beklediğini, suratına yerleşen küçücük bir tebessümle belli etti Chas. Yavaşça, ayağa kalkmama yardımcı olacak biçimde beni yukarı doğru çekti.

"Onun peşini bırakmayacağım," dediğimde, diğerlerinin yanına doğru yürümeye başlamıştık. Ceketimin yakasını çeneme doğru çekip soğuktan korunmaya çalışıyordum bir taraftan da. "Neyi kastediyorlar, babam ne gizliyor, gerçekten bir bilgim yok ama bunu bulacağım. Onu yeniden yanımda görebilmek için her şeyi yapmaya hazırım."

"İşte bu kadar. Senden duymayı istediğim şeyler tam olarak bunlardı," ansızın adım atmayı bıraktı ve yolun tam ortasında durdu. Bana doğru döndüğünü fark ettiğimde, ben de duraksadım. "Vakit kaybetmeden evine gitmemiz lazım Cathie. Gölge - Ruhlar sizden her ne istiyorlarsa, bunu onlardan önce bulmalıyız."

"Sence evimizi bulmuşlar mıdır?"

Gözleri kısılan Chas, kendi içinde bir şeyleri hesaplamaya çalışır gibiydi sanki.

"Sizi takip ediyorlarsa, zaten çoktan bunu biliyorlardır. Ama tabii, bir de başka bir seçenek var."

"Ne seçeneği?"

Şimdi huzursuzluğunu açık açık belli eden Chas yüzünü kırıştırdı.

"Babanı konuşturmaya çalışmış olabilirler. Dahası bunu hâlen deniyor olmaları ihtimali de var."

Zihnimde izlediğim filmlerden ve okuduğum kitaplardan bu tür durumlarda yaşanan hadiselerden bir dizi sahne canlandı. Birini, bir şey yapmaya mecbur bırakmak için başvurulan o akıl almaz, çılgınca yöntemler...

Dehşetin tüm varlığıyla kanıma karıştığı esnada, ellerim benden izinsiz uzanıp Chas'in kollarına sıkıca tutundular. Bu anlık tepkim onun da garibine gitmiş olmalıydı, kaşları havalanırken aynı zamanda bana müphem bir bakış attı.

"Ona işkence ettiklerini mi söylemeye çalışıyorsun?"

Fazlasıyla kırılgan ve ürkekti konuştuğumda duyulan ses. Ben bile, kendime acımak üzereydim neredeyse. Zira dile getirdiğim her kelimenin sancı veren bir dürüstlüğü vardı. Doğruları direkt olarak, dolaylı bir anlatıma başvurmadan ortaya dökmüştüm.

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin