~SUR~²⁰¹⁴

232 17 44
                                    

Aslında yazayım dedim ama sonra canım yazmak istememişti. E baktım üç okuyucumun ikisi istiyor. Dedim Ceren ne duruyorsun???? Durma dedim ve yazmaya başladım. Nereden gireceğim hakkında pek bir fikrim yok ama hadi hayırlısı...

Bakın bol bol yorum istiyorum arkidişker!!

•••

Helikopterden inip araziye dağılmadan ilerlemeye başladı Börü. Yine yeni bir gün , yine yeni bir görevdi. Bu günlerde çok göreve çıkıyorlardı. Neredeyse uyumaya vakitleri bile yoktu ki Azer göreve çıkmadan sadece iki saat önce uyumamak için aldığı kahveyle beraber masada uyuyakalmıştı. Onu görev için uyandırmakta odaya giren Karaca'ya düşmüştü. Farkındaydı , en az kendisi kadar bitap durumdaydı Azer. Ama görev görevdi. Reddedilmezdi. Öyle bir seçenek , reddetmek sözcüğü lügatlarında yoktu.

Görev ise patlayıcı dolu kamyonun şehir merkezine girmesini engellemekti. Arazide sessiz sessiz ilerlerlerken Asena , silahının ucuyla Karaca'yı arkadan dürttü. Karaca olduğu yerde sıçrarken hızlıca arkasını döndü.

"Napıyorsun be? Sapık."

Asena kendi kendine güldü ve konuştu.

"Dudaklarına dolgu mu yaptırdın kız sen?"

Karaca kaşlarını çattı. Ne âlâkaydı şimdi? Ayrıca dudaklarını sormak için neden götünden silahla dürtülüyordu.

"Bunu sormak için neden götümü dürtüyorsun Asena? Ayrıca tabii ki de hayır. Kazandığım parayı ona mı veririm ben? Hem nereden çıktı bu?"

Asena omuzlarını silkti.

"Bana bir dolgun gibi gözüktüler."

Karaca dudaklarını büzüp 'bilmiyorum' işareti yaptı ve önüne döndü. Dönerken de konuştu.

"Bir daha götümü dürtme."

Asena bu sefer sesli gülünce öndeki Azer , Kemal ve Murat onlara dönmüştü.

"Noluyor hanımlar? Görev aşkıyla yanıp tutuştuğunuzu bilseydim erkenden çıkarırdım sizi göreve." Behçet Şef'in keyifli sesini duyan Karaca Asena ve onun silahının namlusundan uzaklaşmak için öne hızlı üç adım attı.

"Sorma şef. Ben görev aşkıyla , Asena başka bir şeyin aşkıyla yanıp tutuşuyormuş da haberimiz yokmuş."

Asena hâlâ kendi kendine gülüyordu. Şu sıralar çok keyifliydi. Sevdiği adamla birlikteydi ve dün hiç unutamayacağı vakitler geçirmişti Kemal'le. Bunun üstüne göreve çıkmak sıkıcı bir işti ama yapacak bir şey yoktu.

Karaca Azer'in arkasında yürümeye devam ederken Azer dönüp bir bakış attı ve ilerlemeye devam etti.

"Şef daha ne kadar yürüyeceğiz?"

Baran'ın sorusundan sonra şef ona da cevap verdi.

"Ayakların açılsın Baran. Çok pinekledin."

Kendi aralarında kıkır kıkır gülerken Karaca Azer'in hizasına geldi.

"Ee?"

Yandan Karaca'ya yine bir bakış attı ve geri önüne döndü Azer.

"Ne ee?"

"Pek bi' sessizsin. Bir şey mi oldu?"

Azer etrafına bakındı ve Karaca'ya geri döndü.

"Sen de çok zıplıyorsun. Rahat dur bak. İnsansın, kurt değil."

Karaca önceden konuşmanın nereye geleceğini tahmin etmediği için kendine kızarak göz devirdi ve ilerlemeye devam etti. Zaten ne zaman görev esnasında konuşacak olsa Azer başta olmak üzere herkes ona bunu söylüyordu. Kendi lakabını kendi seçmemişti ki? Timdekiler ona Karakurt Karakurt diye diye kurt yapmışlardı onu. Yoksa boş zamanlarında dağa çıkıp avlanmıyordu ya.

BÖRÜWhere stories live. Discover now