19/ Börü Yalnız Ama Sen Değilsin

380 36 84
                                    

Başımı ovuştururken gözlerimi kapattım.

"Sen bekle istersen. Ben raporu alıp geleyim."

Derin bir nefes almayan çalıştım.

"Abi , korkuyorum."

Barbaros abi şefkatle gülümsedi.

"Senin okula gittiğin günleri hatırlıyorum Karaca. Yüzünden gülümsemen eksik olmazdı. Son sınavını verdiğini söylediğinde seninle öyle çok gurur duymuştuk ki. Sen sadece Turan'ın değil. Bizim de kardeşimizsin. Damarlarında akan o asil Çakır kanı , sana güç versin. Biz senin yanındayız. Yıllar gülümsemeni alsada gülümsemekten geri durma güzel kızım. Korkacaksın. Korkusuz insan yoktur. Korkmamak aptallıktır. Ama korkarken , korkunun üstüne gidiyorsan... Bunun adı cesaret."

Gözümden akan yaşı sildim ve incecik bir sesle sordum.

"Hani korkuyorsak yapmıyorduk , yapıyorsak da korkmuyorduk?"

Güzel bir kahkaha attı.

"Olayları birbirine karıştırma! Abisi kılıklı."

Bir süre sessiz kaldık.

"Bak Karaca. Şimdi gidip raporu alacağım ve geleceğim tamam mı? Ve şunu unutma ki... Senin damarlarında hem Çakır hem de Kara kanı akıyor. Bahar abla... Sen babana benzediğin kadar Bahar ablaya da benziyorsun Karaca. Turan'a da benziyorsun. Ve sen , sırf bu insanlara benzediğin için pes edemezsin. Bunu sakın unutma. Sen bizim göz bebeğimizsin. Börü yalnız , ama sen değilsin."

•••

Rapor elimde öylece bekliyordum. Barbaros abi arabayı stop ettirmişti ve benim cesaretimi toplamamı bekliyordu.

Gözlerimi kapattım ve kendi kendime bir şarkı mırıldanmaya başladım.

"İzmir'in dağlarında oturdum kaldım.
Şehit olanları deftere yazdım.
Şehit olanları deftere yazdım.
Öksüz yavruları bağrıma bastım.
Öksüz yavruları bağrıma bastım.
Kader böyle imiş ey garip ana...
Kanım feda olsun güzel vatana!"

'Kader böyle imiş ey garip ana...
Kanım feda olsun güzel vatana!'

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi Barbaros abiye değdirdim.
Bana gülümseyerek bakıyordu.

"Bu marş bana güç veriyor... Annem bana ninni niyetine söylerdi..."

Raporu açtım ve okumaya başladım.

Göz yaşlarım durmaksızın akarken derin bir iç çektim.

Mermi Kalaşnikof'tan çıkmıştı. SDV'den değil...

"Abi... Ben bu marş bana güç veriyor dememiş miydim?"

•••

Omuzlarımdan büyük bir yük kalkmıştı. Karargâha 70-80 arası gidiyorduk. Gözlerim ağırlaşırken ovuşturdum. Gecelerdir uyumuyordum. Tek uyuduğum gece küçücük kanepede Azer'le beraber uyuduğum geceydi. O geceden sonra da zaten onunla düzgün iletişim kurmamıştım. Beraber uyuduğumuz gecenin sabahında kanepede yalnız başıma uyanmıştım. Azer'i mutfak masasında sigara içerken gördüğümde , önce önündeki küllüğe sonra gözlerine baktım. Küllükte bir sürü izmarit vardı. Gözleri ise kıpkırmızıydı. Uyumadığı ve yanımdan erkenden kalktığı da belliydi. Kapı pervazına yaslanıp ondan özür dilemiştim. Nedenini sorduğundaysa benimle uyumasını istediğim için özür dilediğimi söylemiştim. Her zamanki gibi saçmalamamam gerektiğini , rahatsız olmadığını söylemişti. Ben de 'O yüzden mi yanımdan kalktın. Uyumadın.' demiştim. Hiçbir şey diyememişti bir süre. Sonra da 'Rahatsız hissedersin diye endişelendim. Sen uyuduktan iki saat sonra kalktım. Ama başından ayrılmadım hiç. Sigara içmeye gelmiştim sadece.' demişti. Daha fazla bir şey demeden onu onaylayıp odama ilerlemiştim. Ardından da evine gitmişti ve başımda bekçilik yapma sırası Turan abime gelmişti. O günden sonra Azer'le çok az kez telefonda konuşmuştum. Yüzünü görmemiştim. Bana kim olursa aynı şeyi yapardım demesi değersiz hissettirmişti. Belki öyle hissetmemem gerekiyordu ama öyle hissetmiştim.

BÖRÜWhere stories live. Discover now