51 / Papatyayı Sana Çok Yakıştırıyorum

275 31 116
                                    

Karaca sıkı sıkıya bana sarılırken bende kollarımı beline doladım. Göz yaşları boynumu ıslatırken gözlerimi kapattım.

"Tamam artık ağlama."

Dudaklarından ufak bir hıçkırık kaçtığında onaylamaz sesler çıkarttım.

"Karaca kurbanın olayım ağlama."

Boğuklaşan sesiyle konuştu.

"Nasıl ağlamayım ya..? Benim yüzümden tekrar sigaraya başlamışsın..."

Ellerimi yanaklarına koyup saçlarını geriye ittim.

"Tamam. Benim için kolay bir şey bırakmak. Senin için başladım , senin için bırakırım güzelim. Dert etme bu kadar. Niye çok ağladın ki sen? Ölürüm ben sana..."

Ellerini kaldırıp parmaklarının ucuyla sildi gözlerini.

"Bilmiyorum... Ben bilseysim sana öyle bir şey asla söylemezdim. İçme bir daha olur mu?"

Başımı hemen salladım.

"Sen yeter ki iste."

Benden ayrıldı ve gözlerini iyice sildi.

"Tamam haydi , git odana. Fadik teyze gelirse görürsün. Zaten seninle o doktorla öğretmeni de konuşacağım sonra."

Neyden bahsettiğini anlamayınca sordum.

"Ne doktoru ne öğretmeni kız?"

Gözünün altındaki minik damlayı da silip kollarını göğsünde birleştirdi.

"Mavi gözlü öğretmenle yeşil gözlü doktoru diyorum. Annen senin gibi gelin istemiyormuş diyorum. Haberin olsun diyorum."

Gözlerimi devirip duvara yaslandım.

"Ben marketteyken ne konuştu annem?"

O da karşı duvara yaslandı.

"İşte beğendiği iki tane kız varmış. Hayırlı kısmetmiş ama sen bi' türlü bakmıyormuşsun. Bi' yuvanı kursan ne güzel olurmuş..."

Hafifçe güldüğümde sertçe konuştu.

"Hoşuna gitti herhalde? E tabii benim de hoşuma gider! Gerçi kısmetimi kapattın sen benim!"

Ona adımladım ve duvarla arama sıkıştırdım.

"Hayırdır sen? Memnun değil misin?"

"Ben memnunum memnun olmasına ama! Sen bi' sırıtmalar bi' kırıtmalar... Hayırdır Azer Efendi? Anlayalım? Doktor maaşı daha mı hoşuna gitti?"

Daha sesli gülüp Karaca'yı kollarımın arasına aldım. Saçlarını öpüp:

"Ben seninle iki kuruşa vatan beklediğim saatleri ne doktor maaşına ne de öğretmen maaşına değişmem. Haberin olsun diye söylüyorum." dedim.

O da kollarını belime sarıp depderin bir nefes aldı.

"Ben de seni kimseye değişmem. Hep sen , en çok sen , ilelebet sen! Kimse umrumda değil."

Tekrar saçlarından öptüm.

"Sen ne kullanıyorsun saçlarına?" diye sordum yüzüne bakabilmek için biraz çekilirken.

"Saç sirkesi kokuyordur. Orman meyveli. O mu?"

"Evet meyve kokuyorsun... Orman meyveli saç sirkesi ha? Ben de diyorum bu kızın saçına niye ekmek banasım geliyor."

BÖRÜKde žijí příběhy. Začni objevovat