74 / Gündüz Güneşe Gece Aya

165 19 17
                                    

Helikopterler araziye iniş yapmak üzereyken evden çıktık ve oraya gitmeye başladık. Bizi yolcu etmek için bir grup köylü de gelmişti. Biz onlarla vedalaşırken Boran bana seslenmişti.

"Abla!"

Ona dönüp baktığımda elinde tuttuğu kınındaki kılıcı bana uzattı. Ben bir kılıca bir de ona bakarken o gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Sen gelmeseydin bu kılıç duvarda çürür giderdi. Geldin ve kılıca hakettiği değeri verdin. Şimdi ben bu kılıcı geri duvara asarsam kılıca hakaret , sana hediye etmezsem sana hakaret. Bu hediyemi kabûl edersen çok bahtiyar olurum. Baktıkça bizim Türkmen bir Boran vardı dersin."

O son cümlesini gülerek söylediğinde kılıcı elime aldım.

"Normalde kabûl etmezdim Boran. Ama vallahi çok ikna edici konuştun. Kabûl etmezsem de sana hakaret olur."

Kılıcı elimde tuttum ve Boran'a baktım. Birbirimize gülümseyip kollarımı ona sardım. Birbirimize sarılıp çekildikten sonra gülümsedim ve:

"İyice dinlen. Sen buraya lazımsın Boran. İyileş ve görevinin başına dön. Bir ihtiyacınız olursa şayet; yerimiz yurdumuz belli."

Gülümseyerek başını salladı. Onu geçip Esma'ya sarıldım.

"Sen de kendine dikkat et Esma. Bahadır söveşte belli olur dedin. Bize bahadır kim gösterdin. Sen de sağ ol . Önce vatan , sonra sen."

Bana tekrar sarıldı. Ayrıldıktan sonra eğilip Aybars'ın başından öptüm ve tumrupumu ona uzattım. Elini yumruk yapıp tokuşturdu. Elimi açıp ona doğru Ölümsüz'ün patlamış mermisini uzattım. Gülümseyerek aldı.

"İnan üstümde sana verebilecek daha değerli bir şeyim yok Aybars. Bunu sakla. Belki bir gün gelir ve biz seninle yine buluşuruz."

Kollarını boynuma doladığında onu tutup ayağa kalktım. Saçından öpüp yüzüne baktım.

"Okuyup büyüyeceksin. Annene babana hayırlı evlat olacaksın."

Yüzü biraz düştü.

"Onlar beni cennetten görürler mi?"

Bir süre suratına baktım. Ardından Esma'ya döndüm. Başını iki yana salladı.

"Görürler elbet. Hatta bak sana ne diyeceğim!"

İlerleyip insanlardan uzaklaştım ve iki dağın arasında ki kızıllığı gösterdim.

"Orası batı. Her akşam orada kızıllık oluştuğunda ben seni hatırlayacağım. Sen de beni hatırla , anneni ve babanı an. An ki ruhları şad olsun. Hem... Eğer istersen-" deyip kulağına yaklaştım ve yüreğimden geçenleri söyledim. Sözlerim biter bitmez parlayan gözleriyle bana dönüp;

"Gerçek mi!?" diye bağırdı.

"Gerçek tabii ya!! Gerçek olmaz olur mu!?"

Kollarını boynuma sararken:

"İsterim! İsterim çok isterim!" diye coşkulandı. Bu beş yaşındaki koca çocuk beni öldürecekti. Onu bu kadar sevmem normal değildi.

Başından öptüm ve onu yere bıraktım.

"Hangi gün bilmiyorum. Ne zaman bilmiyorum Aybars'ım. Ama ben bir gün seninle buluşacağım."

Başını gülümseyerek aşağı yukarı salladı.

"Unutma. Her akşam , şu dağın arasına. Güneş neredeyse , biz de oradayız."

"Eğer seni gece özlersem?"

BÖRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin