''Altın Vuruşlar''

Comincia dall'inizio
                                    

''Aksine her şeyden uzaklaşmanın bana iyi geleceğini düşünüyorum, bu şehir, içindeki insanlar beni tüketiyor.''

''Kimsenin seni tanımadığı, senin de kimseyi tanımadığın bir yere gitsen dahi kendini geride bırakabileceğini mi düşünüyorsun? Her şeyin değişmesi için millerce yol kat etse dahi, kendini değiştirmeyen insan nereye giderse gitsin hayatını cehenneme çevirecektir,'' dedi Orhan Bey.

Başından beri beni anladığını düşündüğüm Orhan Bey'e karşı bir uzaklık, yabancılık çektiğim ilk an oydu, kafamın içindeki ses bu adamın beni yalnızca bir müşteri olarak gördüğünü, beni gerçekten iyi etmekle ilgilenmediğini söylediğinde oturduğum koltukta gerginlikle kıpırdandım, tırnaklarımı avuçlarıma batırdım.

''Bu temelli bir veda değil, hem döndüğümde yanıldığınızı anlayacaksınız,'' demiştim haklı olacağımı umarak.

Aras bütün planı yapmıştı, biletler, otel rezervasyonları, gerçeklikten kaçış için gerekli olan her şeyi... Bana kalan bavulumu hazırlamak ve beklemekti, Aras birazdan uğrayacağını haber vermişti. Zil çaldığında koşarak kapıyı açmaya gittim, neden bu kadar geciktiğine anlam verememiştim.

Oysa gelen Aras değildi, ailesinin isteğiyle kızlarının ölümünü araştıran polis memurlarından biriydi. Sayra'nın intihar ettiğine ihtimal vermemişti ailesi, onlara göre kızları hiçbir depresyon belirtisi göstermeyecek kadar hayat doluydu. Sayra'nın ışıltılı gülümsemesinin ardında dipsiz bir karanlığın saklı olduğunu bilmeyecek kadar kızlarına yabancıydılar, çünkü çoğu aile gibi onlar da çocuklarının notlarıyla hayallerinden daha fazla ilgileniyorlardı.

''Sayra hakkında birkaç şey sormak istiyoruz, içeri girebilir miyiz?'' dedi memur.

Gitmem gerekiyordu, bu evi, en yakın arkadaşımın kaybını, kendimi, her şeyi geride bırakmam... Aras nerede kalmıştı, beş dakika önce gelseydi eğer bana acı veren soruları cevaplamak zorunda kalmayacaktım.

Gönülsüzce araladığım kapıdan içeri girdiklerinde zoraki onları takip ettim.

''Tekrardan başın sağ olsun Ecrin, arkadaşının başına gelenler için üzgünüz,'' dedi memur.

Bakışlarım bir noktaya takılı kaldı, birkaç kelimenin bin tane iğneyle eş değer acıtabilmesi ne tuhaftı.

Sayra'nın yokluğu unutamayacağım kadar vardı ama birisi onun ölümünden bahsettiğinde onu yeniden kaybediyordum sanki. Bu yüzdendi ki baş sağlığı dileklerinin, henüz kabuk bağlamamış bir yarayı yeniden deşmeye benzediğini düşünürdüm.

''Sayra'nın intiharının ya da cinayetinin ardındaki gizemi çözmek için bize yardım etmelisin... Sayra'nın ölümünün nihayetlendirilmesinde çok önemli bir rolün var, en yakın arkadaş hakkımızda en çok şey bilen kişidir.''

Gözlerim bir noktada duraksadı, plastikten yapılmaymış gibi hissizleşmiştim. ''Sayra'yı öldüren şey sevilmeye duyduğu açlıktı, Sayra biraz olsun sevilmek için ölümü dahi göze alırdı.''

Sarıpapatyaları çok severdi arkadaşım, yaşarken sahip olmadığı kadar fazla sayıda papatyayla çevriliydi mezarı. Altınvuruşla bu dünyadan ayrılan, her ortamda fark edilen altından bir kızdı. Kimsenin daha derinini merak etmeyeceği kadar yüzeyi güzel olan bir kız. İnsanlar güzel olanı merak ederdi, ta ki güzelliklerini sömürüp onların çirkinliklerini bulana dek.

YASAK MEYVEDove le storie prendono vita. Scoprilo ora