"Bebişimiz" Hakan abimin gözleri bu cümleyle parlarken gülümseyerek elini Sude'nin karnına koydu. Olmayan çocuğu için heyecanlanıyordu. Dizilerde gördüğüm, evlenmek istemeyen, çocuk istemeyen erkeklerin bizim kültürümüze ne kadar uzak olduğunu fark ettim o an. Ailemin erkekleri bebekleri çok severdi. Hakan abim bir bebekleri olacak diye heyecanlanmıştı, Seyhun bile hayali bir bebeğe sahipti. Belki de bu aile olmak istemeyen erkekler, evlenmeden evlilik hayatı yaşayan batı kültürünün getirisiydi.

"Haklısın ben bunu hiç düşünmemiştim. Tamam kremi alalım" Sude neşeyle burnunu Hakan abimin burnuna tokuşturduktan sonra Hakan abim ona sarılarak arkadan baş parmağıyla 'tamamdır' yaparak bana göz kırptı.

Koltuklara uygun mobilya bakmak için mağazanın diğer köşesine yürüyorduk ki cebimdeki telefon titredi.

"Selam ufaklık"

"Aa selam. Neredesin sen kaç gündür?" Neşeli halim, kafamdaki tüm ikilemleri silmişti. Ben onun her hareketini sorgulayıp, bir mesajdan bin mana çıkarmak istemiyordum çünkü sonuçta, ciddi bir durum olsaydı açıkça söylerdi ve bunu o zaman düşünürdüm. Oysa şimdi herşey normal görünüyordu, birbirine takılan iki dost veya öyle bir şey.

"Niye, çok mu özledin güzellik?"

"Özledim, yalan yok. İşler çok mu yoğun?"

"Baban beni çok çalıştırıyor, bu özleminden ona da bahset ;)"

"Sonra da bizi evlendirsin değil mi? Derya'nın çok hoşuna gider" telefonumu cebime koymadan tekrar mesaj attım.

"Babam işkolik, anlamışsındır"

"Senin gibi cadıyla mıı !"

"Beğenemedin mi? Neyim eksikmiş benim?"

Hakan abim ve Sude birkaç takım arasında tartışırken telefonu elimde çevirip mesaj bekledim ama cevap yazmadı. Söylediği moralimi bozmuştu, sanki ben vebalıydım da kaçarcasına tepki göstermişti.

"Ne cadılığımı gördün aşk olsun!" İçimde küçük Emrah hissiyatı, sinir katsayıma eklenirken,bi 7 dakika daha bekledim, cevap yok. Bu adam cidden!

"Benden iyisini bulursan şamda kayısı!" Hırsla yazdığım mesajın mantıksızlığını sonradan fark ettim. Hadi ama, niye cevap yazmıyordu? Benimle evlenmek bu kadar kötü müydü? Öylesine bir lafa niye bu kadar kafa takmıştım ki.. Telefonu cebime sokup Sude'nin gösterdiklerine odaklanmaya çalıştım ama kafamın içinde yazdıkları tekrarlanıp duruyordu 'Senin gibi bir cadıyla mıı?' Sabırsızca telefonu tekrar çıkarıp mesaj attım.

"Madem öyle, sen de bu cadıyla uyuma o zaman. Geceleri yatağını ısıtacak başka birini bul!" Öfkeyle mesajı gönderdiğim sırada telefonum çaldı. Beklemediğim melodiyle bir an irkilsem de telefonu açarak kulağıma götürdüm.

"Alo, İsa abi?"

"Benim güzellik"

"Seyhun?"

"Ta kendisi. Şarjım bitmişti de, İsa'nın yanına geldim şimdi. Çoktandır görüşmüyoruz, bugün hep birlikte dışarı çıkalım" Şarjı bitmiş! Allah'ım, ben de kafamda neler kurup saçmaladım. O mesajları görünce kesin dalga geçecekti benimle. Of ya, niye bu kadar sabırsızdım sanki. Cevap vermediyse sebebi vardır, aptal kafa!

"Dallar meyveye durdu"

"Ha?" gözlerimi yuvarlayıp, iki saniye söylediği manayı düşündüm "Şey, tamam görüşelim"

MAATTEESSÜFWhere stories live. Discover now