⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 36/3

Start from the beginning
                                    

"Hayalet çalışanlarım. Onlar bu illüzyonu sağlamak için ücret alıyorlar.

"Sessizlik anlaşmalarının yanında görünmezlik anlaşmaları da var diyebiliriz yani."

Omuz silkerek ve hafif bir baş işaretiyle onayladı. Koy koy geziyorduk. Denize atladık ve tuzlu suyun bizi tazeleyişini hissettik. Bu his gerçekten çok dinlendirici ve harikaydı. Denizde bir balık gibi süzülürken avuçlarım onun omuzlarına sarılmıştı. Karşımdaki bu güç abidesi vücut benimdi. Büyüleyici birkaç ay geçirdikten sonra ise bazı inanılmaz iddialar yüzünden bu uyumu mahvetmek üzereydim. Her güzelliği bitirmeye meyilli bir aptal mıydım yoksa etrafında olanlardan habersiz, gözü kapalı saf bir salak mıydım bilemiyordum. "Çok iyi yüzüyorsun." dedim çok da şaşılacak bir şey söylemediğimin bilincindeyken.

"Evet. Burada büyüdüm, bu coğrafyada. Üstelik yüzmeyi de hep sevmişimdir."

"Ben de öyle." Elleriyle belimi sarıp beni kendine çekerken vücudundaki istekli uzuvların farkındaydım. Normal şartlarda bu görevi ona bırakmaksızın dudaklarına yapışır, onu baştan çıkarırdım ama aramızda netleşmeyen bazı şeyler varken, kafam bu kadar karışıkken onunla olmalı mıydım emin değildim. Oysa her dokunuşu beni bir kez daha baştan çıkarırken ona ne kadar direnebilirdim bilemiyordum. Bedenim benden, aklımdan bağımsız bir biçimde hareket ediyordu. Suyun altındaki bacaklarım beline sarılmıştı bile. Ellerim önce boşlukta, sonra saçlarında yerini almıştı.

Valent'in sorgulayıcı bakışıyla "Sen iyi misin?" sorusu üzerine ne diyeceğimi pek bilemiyordum.

Cidden iyi miydim? Bilemiyordum. Bu sorunun cevabını kendime dahi verememişken ne diyebilirdim ki? Belli belirsiz başımı salladım ve dudaklarıma uzanan dudaklara karşılık verdim. Denizin ortasında, saklı bir koyda onunlayken hiçbir saçmalığın kafamı karıştırmasına izin vermek istemiyordum. Her şeyi sorup öğrenecektim ama şimdi sırası değildi. Şimdi yalnızca onu istiyordum. Ateşli tutkusuna karşı koyamıyordum. Onda beni çeken bir şey vardı. Karşı konulamaz bir güç. Bu gücün adı aşktı. Asla bağlanmamak üzere Halikarnas'ta bir geceyle başlayan bu gücün adı başka ne olabilirdi ki? Tutku ve aşk. Tehlikeli bir kombinasyon.

Ellerim omuzlarından kollarına kadar gezinirken kulağıma fısıldadı. "Seni istiyorum."

Aynı şekilde yanıtladım. "Biliyorum." Dudakları boynuma gömülmeden önce merakla "Bana daha önce bilmediğim bir yüzün olduğunu söylemiştin. Tehlikeli bir yüzün." dedim yalnızca.

"Evet." Gözlerindeki saf ihtirası tüm vücudumu süzdüğünde tekrar hissetmiştim. "Beni tüm yüzlerimle sevebilecek misin?"

Nefes nefeseydim. Bu sorunun ne denli gizemli ve tehlikeli olduğunu bilsem de dokunuşları, bakışları, teninden bana aktığını hissettiğim tutku dolu sıcaklık bu sorunun yanıtını zaten biliyordu. İrademe bırakmaksızın yanıtladı aşağı yukarı sallanan baş işaretiyle. Parmakları bikinimin iplerini çözerken dudakları önce boynumda, sonra hemen hemen serbest kalmış göğüslerimde gezinmeye başladı. Engel olamadığım küçük bir inleyiş yankılandı dudaklarımdan. Elleri kalçalarımı kavramış kendine yaslarken tüm vücudumun sızladığını hissettim. Avuçları sert bir biçimde çamaşırı aşağı sıyırırken benim dudaklarım onun dudaklarını yakalamıştı. Sert öpüşlerine karşılık verirken dişimle alt dudağını ısırdım. Hafif metalik tadı alt dudağını emerek hissettiğinde bakışlarında ki şehvet ateşi hiç olmadığı kadar şiddetli bir biçimde yanıp sönüyordu. Dudakları güçlü bir tutkuyla boynumun her zerresine tatlı sert izler bırakırken çıplak göğüslerim de nasibini alıyordu. Göğüs uçlarımı emerken dişlerinin acımasız varlığı beni alevler içinde bırakıyordu. İçinde varlığımızı sürdürdüğümüz soğuk sular bile serinlememe katkıda bulunmuyordu. Kadınlığıma sürtünen güçlü varlığı beni kendimden ediyordu. Avuçladığı kalçalarımı davetsizce kendine bastırıp aniden içime girdi. Bense daha dünden hazırmış gibi kaygan ve ıslaktım. Dizlerimin bağı çözülmüştü. Ancak bacaklarımı onun beline sardığım için şanslıydım, beni güçlü bir şekilde ayakta tutuyordu. İleri geri her hareketinde uyumlu bir biçimde kalçalarımı hareket ettiriyordum. Göğüs uçlarımı dişlerinin arasına almışken avı olan ceylanı dişlerinin arasına almış bir aslan gibi görünüyordu. Zafer edası da gözlerinden okunuyordu. İçimde gidip gelişleri hızlanırken dudaklarımdan güçlü iniltiler ve küçük çığlıklar kopuyordu. Onun da benden aşağı kalır bir yanı yoktu. Hırıltılarını kesen gürültülü inleyişini kulaklarıma üflerken ben ellerimle kalçasına baskı yaparak vücudunu kendime daha da yaklaştırıyordum. Daha hızlı ve daha tempolu olmak için hazır bekleyen adamı daha fazlası için yönlendiriyordum. Aramızdaki tutkuya karşı koyamıyordum hatta daha fazlasını istiyordum.

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now