⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 33/2

Начните с самого начала
                                    

Kırgınlığını gizlemeye çalışan ama eski hevesi taşımayan bir ifade içinde elleriyle yüzümü avuçlayıp "Seni bırakıp gitmiyorum, Lâl. Kararın ne olursa olsun ben senin yanındayım. Sadece bu kararını sindirmek için zamana ihtiyacım var. Sana kızmamayı öğrenmeye çalışmam için zaman gerekiyor. İkimizin de sakinleşmeye ihtiyacı var."

Beni orada öylece bırakıp gitti. Odadan çıktığında içimde tuhaf bir boşluk oluştu. Belki kapıları çarpıp etrafı dağıtsa, bağırıp çağırsa bu kadar canım yanmazdı. Ama bu sessiz, soğuk ve uzak duruşu beni daha çok yaralıyordu. Kendimi bir suç işlemiş gibi hissediyordum. Bir cani, bir katil gibi. Onu kendimden uzaklaştırmışım gibi. Sanki yaptığım bu şey onu benden her geçen saniye uzaklaştırmaya devam edecekti. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bana bağırmıyordu, beni suçlamıyordu, o bebeği doğuracaksın diye üstümde baskı kurmuyordu ama tek bir bakışı tüm sözlere bedeldi. Çantamdaki gebelik testini çıkardığımda sessiz evin içindeki tek gürültü poşetin hışırtısıydı. Gebelik testini komodinin üzerine bırakıp bir süre onunla bakıştıktan sonra az önce Valent'in çıkıp gittiği kapıya diktim bakışlarımı. Öyle kaç saat durduğumu bilmiyordum. Tüm hücrelerim onun geri dönmesini bekliyordu.

Yatağa uzanıp cenin pozisyonunda dizlerimi karnıma çekip uzandım. Bir süre öylece uyuyakalmıştım. Gözlerimi araladığımda hava yavaş yavaş kararmaya yüz tutmuştu. Sersem bakışlarla etrafıma bakındım. Ne yapacağımı bilemiyordum. O an aklıma Wendy geldi. Telefonuma uzanıp ne zamandır aramadığım telefon arkadaşım Wendy'yi aradım. İlk çalışta açtı, sanki telefonun başında beni bekliyormuş gibi. Bu hoşuma gitmişti. Ailemden göremediğim özeni ve kıymeti Valentino ve Wendy gibi daha iki gündür tanıdığım insanlardan görmem gözlerimi yaşartıyordu. Durduk yere duygulanmıştım ve titremeye meyilli sesimi öksürüğümle bastırdım.

"Lâl! Nerelerdesin sen, manyak? Öldün sandım!"

Bu azarlayıcı tavrına karşılık gülmeye başladım. "Sorma, neler oldu bir bilsen..." Ona telefonumu henüz yeni elime aldığımı, öncesinde telefonuma Valentino'nun el koyduğunu ve bana ailemden kimsenin, Vural'ın ulaşmaması ve sinyalden takip ettirememeleri için hattı yok ettiğini falan anlattım. Kaçırıldığımı da anlatmak zorunda kaldım. Hamilelik konusuna gelemeden Wendy şoka girmişti bile.

"Kızım neler olmuş öyle ya? Sen beni her aradığında iki sezonluk dizi konusu biriktiriyorsun, farkında mısın?" Merakla ekledi. "Eee o Vural iti nerede şimdi?"

"Valentino onu bilmediğim bir yerde tutuyor. Elindeki görüntüleri alana kadar orada tutup sonra öldürmeyi planlıyor olmalı." Sol elimi saçlarımın arasından geçirirken karnıma sancılar girdiğini hissedebiliyordum. İçimde bitmek bilmeyen bir stres vardı. Bir yandan Vural'ın elindekiler, öte yandan karnımda olup olmadığını bile bilmediğim bebek... Henüz sesi çıkmadığı hâlde başkanın Vural'ın tarafında olduğunu ve yakamdan öyle kolay kolay düşmeyeceğini biliyordum. Dert bir tane değildi ki, bin taneydi. Islak mendil gibiydi; bir tane çekiyorduk, on tane geliyordu. "Wendy." Sanki bir suç işlemişim gibi söze girdim.

"Ne oldu?"

"Bir şey söyleyeceğim ama nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum."

"Direkt söyle o zaman, uzatma."

"Emin misin?"

"Evet, hadi söyle."

"Galiba hamileyim."

"Ne?" Şoke olmuş kız bir süre konuşamadı. "Sen ciddi misin?" Sesinde cıvıl cıvıl bir bayram havası esintisi vardı. "Bu süper bir haber! Ben daha seninle yüz yüze gelmeden teyze mi oluyorum şimdi?"

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღМесто, где живут истории. Откройте их для себя