Ben size o kadar bölüm çevirdim siz de Youtube'dan birkaç kez Taylor Swift-Shake it off dinleyiverin bari de söz size yarın yeni bölüm tamam?:)
İyi Okumalar!^^
Pazartesi sabahı masama oturdum ve iç çektim.
Dün gece kötü bir uykusuzluk problemi yaşamıştım ve bana yetecek kadar uyuyamamıştım. Sonunda saat iki civarında biraz sürüklenmiştim ve şu an yorgunluktan ölüyorum.
Harry masasından bana bakıyordu.
Masamın üzerindeki el yazısını açtım ve kalemimi tıklattım.
Zayn'in masasında olmadığını fark ettim. Lana'ya döndüm.
'' Pişt, '' dedim ve bana döndü.
'' Zayn nerede? '' diye sordum.
Lana omuz silkti. ''Sanırım hasta gününde. ''
Ona teşekkür etmeden önce kafamı salladım.
Haftasonundaki olay hala zihnimde tazeydi. Harry'i takip ettiğimde, Zayn'i öğrenmiştim. İşten iyi arkadaşlarımdan biri aslında tüm bu şeylerin iindeydi ve Harry'nin bana Alec hakkında söylediklerini kim unutabilirdi ki.
Neden Zayn bana karşıydı? Bana karşı mıydı? O benim dairemi mi dağıtmıştı, ben mi yanlış duymuştum?
İçtenlikle onun olmadığını umuyorum, çünkü son birkaç hafta içerisinde Zayn gibi olmuştum. Masamın üzerinden sürekli benimle konuşuyordu ve iyi biri gibi görünüyordu.
Düşüncelerimden arınmak için kafamı salladım ve masamdaki el yazılarını karaladım. Biliyorum uyku eksikliğimden dolayı felaket görünüyor olmalıyım ama bu şu an umrumda değil.
Düşüncelerimi Aaron böldü. Birkaç gündür onunla konuşmamıştım ve öğle yemeğinde onu aramalıydım. Benim onu görmezden geldiğimi veya herhangi bir şeyi düşünmemesini umut ediyordum.
Bir kağıt parçası masamın üzerine düşerek beni şaşırttı. Hafifçe sıçradığımda Harry oturduğu sandalyesinde geriye doğru yaslanarak sırıttı, hızla kalemini tıklattı.
Ona bir bakış attım ve notu açtım.
Öğle yemeğinde çatıda.
Kaşlarımı çattım. Ne? Kelimelrin altını aceleyle karalayıverdim ve tekrar Harry'e yolladım.
Harry notu okudu ve gözlerini devirdi. Harry kaleminin kapağını açtı ve kağıdı bana yollamadan önce nir cevap karalayıverdi.
Öğle yemeğinde benimle çatıda buluş.
Notu top haline getirdim ve çöpe fırlattım. Eğer benim bu lanet olası merakım olmasaydı, oraya asla gitmezdim. Ama Harry bana Alec ve yaptığı işi anlatmasına rağmen, hala ayrıntılara açım. Fazla meraklı olmaktan nefret ediyorum.
İşime odaklanmaya çalıştım fakat yapamadım. Hatta Harry hiç denememişti, hala elindeki aptal oyuncak topağıyla oynuyoru. O yeniden ve yeniden gerinirken ona burnumu kırıştırdım.
Sonunda, saat bir civarında çatı için Harry'i takip ettim. O bana gülümserekn herkes dosyalarını bırakmış ve öğle yemeği için mola odasına geçiyordu.
'' Çatı? '' diye sordum ofis yerinde sadece ikimiz kaldığımızda.
'' Bugün yağmurlu değil, yani biz uygun olmalıyız. '' dedi sanki soruma cevap verir gibi.
'' Neden herkes gibi mola odasına gidemeyzi? ''
'' Çünkü birşey hakkında konuşmalıyız. ''
Kelimeleri omurgama bir ürperti yolladı ve zayıfca başımı salladım.
'' Beni takip et tamam mı? '' Harry kaşlarını kaldırdı.
'' Seni taikp etme kapasitesine sahibim, eğer ima ettiğin buysa. '' diye çıkıştım.
Sırıttı. ''Evet, biliyorum saihpsin. ''
Onun, benim onu nasıl iki kere takip ettiğim ve ikisinde de yakalndığımı ima eden göndermesi karşısında kaşlarımı çattım.
Ofisten çıkıp asansöre binerken Harry'i takip ettim.
'' Bütün katların butonlarına basmaya kalkışma. '' dedim.
'' Rahatla, Rosalie, '' dedi, gözlerini devirdi ve on beşinci katın düğmesine bastı.
Harry ve benim bu lanet asansörde sıkıştığımız anlar beynimi istila etti. Birbirimizle amaçsızca savaştığımız ve birbirimize hakaret ettiğimiz zaman. Harry'nin bana söylediği gerçeklerin ardından sanki oldukça uzun bir zaman önce gerçekleşmiş gibi hissettirdi.
Asansör yavaşlayıp tınladığında kapılar açıldı. Harry hızla dışarı adımladığında ona yetişmek için dürtmem gerekti.
'' Bekler misin? '' diye huysuzlandım.
'' Hayır. ''dedi Harry, köşeden dönerek merdivenleri tırmanmaya başladı.
'' Neden biz bile-- ''
'' Seni bu çatıdan itmeden önce şikayet etmeyi bırak. ''
Onun alaycılığına yüzümü buruşturdum ve onu takip ederek merdivenleri tırmandım.
En üste ulaştığımızda dudaklarımda bir gülümseme belirdi.
Portland'ın bütün Sedef semti öğle güneşinin altındaydı. Çatıda tüm manzara altına alan küçük banklar vardı. Willamette nehrinin mavi suları bu mesafeden parlıyordu.
'' Bu çok güzel. '' derken banka, Harry'nin yanında oturdum.
'' Biliyorum, '' dedi. '' Bu çok barışçıl. ''
'' Buraya çok gelir misin? '' diye sordum.
Omuz silkti. '' Ara sıra, özellikle hayatım can sıkıcı olduğunda. '' Gözünün ucuyla bana baktı. '' Yani seninle tanıştığımdan beri buraya çok geliyorum. ''
'' Hey! '' diyerek şakadan omzuna vurdum ve güldü. Ona gözlerimi devirdim. '' Ben can sıkıcı değilim. ''
'' Bunu kendi kendine anlatmaya devam et, Rosie. ''
Beni bu ismimle çağıtdığı için yeniden gözlerimi devirdim ve ismimden yükselen korkunç anıları sineye çekmeye çalıştım.
'' Neden beni buraya getirdin? '' diye sordum.
Harry ellerini dizlerine koydu. '' Dün öğleden sonra Alec ile konuştum, '' dedi sessizce.
Kaskatı kesildim. '' Oh. ''
Çenesini sıktı. '' İşler iyi görünmüyor. ''
'' Ne demek istiyorsun? '' sesim birkaç oktav yükseldi.
'' Bence, seni kulak misafiri olduğun için yakaladığından, şimdi... senin birşeyler bildiğini zannediyor. ''
'' Ona ne söyledin? ''
'' Ona senin hiçbir şey duymadığını, sadece kendinle ilgili bilgileri bildiğini öyledim. Tam olarak ikna olmadı, fakat henüz seninle görüşmeyecek yine bu iyi bir şey. ''
'' Sonra benimle mi görüşecek? Benden ne istiyor? Beni mi öldürecek? '' ses tonum histerikti.
'' Rose, sakin ol. '' Harry elini benim bacağıma koydu ve içimde bir sıcaklık patlak verdi. '' Onunla konuşmaya devam edeceğim, onu senin birşey bilmediğine ikna edeceğim. Çünkü bilmiyorsun. ''
Onun bana anlattığı herşeyi hatırlayarak hemen hemen ağzımı açtım ancak o bana bir bakış atınca geri kapattım. Elini dizimden çekti.
'' Bana ne yaptığını hiç söylemedin, '' dedim. '' Oranizasyonda. ''
Harry geriye yaslandı. '' Ben Kristal'de yaptığım gibi fonları yönetiyorum. '' dedi. '' Alec'e ne gelir geleceğini ve diğer şirketleriden ne gideceğini paylaştırıyorum. ''
^^ Bu dolandırıcılık, biliyorsun. '' dedim.
'' Biliyorum, '' Bana baktı, kaçlarını çattı. '' Bununla gurur duymuyorum, Rose, biliyorsun. ''
'' O zaman neden yapıyorsun. ''
Harry dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi. '' Neden bunu yapıyorum? '' Kuruca gülümsedi. '' Bu çok uzun bir hikaye, Rose ve ben bunu anlatmak için hazır değilim. Yani, öğle molasının bitmesine on beş dakika kaldı. ''
Birşey aniden kafama dank etti. '' O zaman, sen beni senin dosyanla yakaladığında, '' dedim, Harry'e döndüm. '' Bana gözdağı vermedin, çünkü kendi kendine kuralları kırmaya çalışıyorsun, ve-- ''
'' birinin bana gözdağı vermesini istemem. '' Harry yüzünü buruşturdu.
'' Neden sadece son vermiyorsun? '' diye sorarken ses tonum alçalmış fısıltıya dönüşmüştü.
'' Yapamam, '' Dışarıya, şehir manzarasına baktı. '' Alec izin vermez. Onun bütün sırlarını biliyorum ve bana tam anlamıyla güvenmiyor...seninle tanıştığımdan beri. ''
'' Yani, kaçman için hiçbir yol yok mu? ''
Harry bana baktı, gözleri benimkileri kapladı. '' Sadece bir tane. ''