2. Bölüm

22.9K 939 90
                                    

@seasidestyles thank you for your permission

Selaaaaam herkese bu sefer fazla uzatmak istemiyorum bu bölüm biraz kısa olduğu için hemen yayınlamak istedim ancak kontrol edemedim yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın.

Multide Rose var.

Asansöre adım atarak düğmeye basmak için mücadele vermeye başladım. Başarılı bir market gezisinin ardından kollarımdan manav poşetleri taşıyordu. Oflayarak dirseğimle düğmeye bastım.

Bugün pazar günü ve ben yarın işe başlıyorum. Sanırım bütün günümü yarın göstereceğim izlenim hakkında korkarak ve endişelenerek mahvedecektim. Bu benim ilk ciddi işim ve ben karışıklık yapamam.

Beni yanlış anlamayın , bu iş için inanılmaz heyecanlıyımda. Bu iş lise ve üniversite hayatım boyunca zihnimdeki bütün düşünceleri kaplamıştı. Ve şimdi, sonunda bu işe sahiptim.  İş arkadaşlarımın nasıl olacağını merak ediyorum. Umarım iş yerinde biraz arkadaşa sahip olabilirim. Her zaman birçok arkadaşa sahip olmuştum ve çok  insanlarla konuşmayı seviyorum. Umarım çalışırken insanlarla iletişim kurabilirim. 

Asansör benim katıma geldiğinde çınladı ve ben dışarı çıktım, ağır torbaları taşımaktan kollarım ağrımıştı. Anahtarlarımla uğraşıyordum ve kazara yere düştüler. ''Harika.'' somurttum. Onları almak için eğildiğim sırada dışardan bir el benden önce davrandı ve anahtarları aldı. Kim olduğunu görebilmek için yukarı baktığımda derin kahverengi gözlerle ve nazik bir suratla karşılaştım. 

''Bunları düşürdün.'' dedi bana gülümseyerek.

''Teşekkürler.'' dedim. ''Teşekkür borçluyum.''

''Endişelenme.'' dedi. ''Ben Liam. ''

''Rose.''

''Buraya mı taşındın?'' dedi dairemi işaret ederek.

''Evet, dün.'' durakladım. ''Burada mı yaşıyorsun?''

Liam güldü ve kafasını salladı. ''Hayır, fakat arkadaşım burada. '' dedi.

''Oh.'' kafamı salladım.

''Güzel, iyi akşamlar.'' dedi bir kez daha bana gülümserken.

''Sana da.''

Döndü ve  tam karşımdaki daireye doğru yürümeye başladı.

''Bekle, '' dedim. Yüzüm kırıştı.

Liam döndü ve umutla bana bakmaya başladı.

''Sen Harry ile mi arkadaşsın?'' diye sordum. 

Liam kafasını salladı. ''Evet.'' dedi. ''Onunla tanıştın mı? ''

''Maalesef.'' dedim ve Liam güldü.

''Oh , sana zor bir zaman mı geçirtti?''

''Hayır, sadece gerçekten, gerçekten kabaydı.''  kolumdaki torbaların yerlerini değiştirdim.

''Bu Harry. '' dedi Liam kıkır kıkır gülerken. Bunu oldukça hafifçe ve kolayca söyledi. Harry' nin neden bana karşı tanıştığımızda (ve hala) kaba davrandığını merak ediyordum.

Aniden, Harry'nin dairesinin kapısı açıldı ve o dışarı çıktı. Beyaz bir tişört ve aynı koyu kotuyla botlarını giymişti. 

''Ne cehenneme bu kadar bekliyorsun? '' diye Liam'a çıkıştı ve ardından bana baktı. Varlığımı kabul edecek hiçbir şey söylemedi.

''Hiçbir şey. Sadece Rose'a anahtarlarında yardımcı oluyorum.'' diye karşılık verdi Liam, Harry'nin kabalığından etkilenmeyerek.

''İyi, acele et.'' diye homurdandı Harry. ''Çalışmalıyız.''

''Pekala.'' dedi Liam. ''Seninle tanıştığıma memnun oldum, Rose.'' dedi ve tekrar gülümsedi.

''Ben de.'' dedim göz ucuyla Harry'i süzerek. Harry gözlerini devrerek bizim arkadaşlığımızı bozdu ve kapıyı çarpınca Liam onun dairesine girdi.

Harry'nin nasıl bu kadar kaba oluşu beni şaşkına çevirmeye devam ediyordu. O Liam gibi biriyle nasıl arkadaş olmuştu? Kim daha kibar ve arkadaş canlısı görünüyor?

Torbaları elimden çıkardım. Hala Harry'nin tutumundan rahatsızdım. Ben onun bu kadar çok huysuz olmasını isteyeceği ne yapmıştım ki?

Hidden | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin