59. Bölüm

5.4K 465 170
                                    



Gemma Harry'i geri aramadı.

En azından birkaç gün için.

Harry'nin arada yaptığı yorgun telefon kontrollerine bakarak söyleyebilirim ki, hala onun sesini duyarak önceki telefon konuşmasını telafi etmek istiyor gibiydi. Her zaman Harry'nin Gemma'yla konuşmak istedğini bildiğimde göğsümde bir acı hissediyorum ama biliyorum ki Harry'nin, onun yaptıklarıyla canı yanmıştı.

Tıpkı Elizabeth ve benim gibi.

Tatil çok hızlı bitti ve tekrar işe döndük. Çoğu zaman Harry ve ben birlikte öğle yemeği için dışarı çıkıyorduk ve bazen Zayn ve Perrie de bizimle birlikte geliyorlardı. Her zaman Alec ve Aaron tehlikesine karşı Crystal'den çıkarken dikkatli olmamıza rağmen. Hiç birimiz onlarla tekrar bir yarış içinde olmak istemiyorduk.

Her geçen gün, kendimi Harry'e karşı daha fazla aşık oluyormuş gibi buluyordum. Artık onun hakkındaki ufak şeyleri de fark ediyordum- araba sürerken, yolda dudaklarını dişliyordu ya da iş üzerindeyken hatalı veya kararsız olduğu zamanlarda oyalanmak için kalemini tıkırdatıyordu. Biraz daha rahat davranıyordum, onun içi neden böyle hissettiğimi merak ediordum ama artık kabullenmeye başlamıştım.

Harry ile ben dışarı çıkmış ve yasaklı olan bara-- Jeremy'nin bizi ''barış bozan' olarak nitelendirdiği bara gitmiştik. Fakat Harry Jeremy'i rahatsız etmeyi bırakmamıştı, Jeremy'den yirmi dolarını geri istemişti 

O da geri vermemişti.

Harry'nin ona burnunun çok büyük olduğunu söyledikten sonraki aldığı surat ifadesini beklemiyorduk.

Hava bir süre önce yağan kar yüzünden vahşice soğuktu. Harry'nin saçına düşen küçük kar taneleriyle birlikte olan görüntüsünü sevmiştim. 

Bir gün, öğle yemeği için gittiğimiz Panera'dan dönerken bunu  aynen kendisine de söylemiştim.

'' Öyle mi? '' dedi sırıtarak ben söyledikten sonra.

'' Evet. '' dedim tekrar sırıtarak.

'' O zaman daha çok kar gerekecek. '' 

Salı günü Harry bana evinin yedek anahtarını vermişti. Sakladığı snickerslara dokunmamam gerektiğini söylemişti ya da beni bulacak ve öldürecekti. Ona bunun peşini bırakmayacağımı söyledim ve o da buna güldü.

Çarşamba günü Harry ''kazara' masama biraz kahve dökmüştü.

'' Ne cehennem? '' diye çıkıştım.

'' Üzgünüm, '' dedi suratındaki açıkça üzgün olmadığını belli eden sırıtmayla beraber, masasına dönerek yerleşti.

'' Burayı temizle. '' diye emir verdim kahvenin dökülerek saçılmaya başladığı yerden kağıtlarımı toparlayarak.

'' Ne yapmamı mı istiyorsun? ''

Kaşlarımı yükselttim. '' Memnuniyetle. '' Yerimden kalktım ve onun masasına doğru yürüdüm. Kauçuktan yapılma küçük topunu alarak arkama sakladım ve geri adımladım.

'' hayır, hayır. '' dedi yerinden fırlayarak.

'' Burayı temizle. ''

'' Onu geri ver. ''

'' Temizleyene kadar vermeyeceğim. ''

Harry endişeyle alevlenmiş ifadesiyle bana baktı, ardından iç çekti. '' Pekala. '' diye homurdandı. Beni geçerek mola odasına ilerledi ve peçete aldı.

Hidden | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin