3. Bölüm

22.7K 897 220
                                    

@seasidestlyles thank you for your permission

Selaaaam bu bölümün bir kısmını telefondan yazdığım için yanlışlarım olabilir şimdiden Özür dilerim ve vote sayıları da iyi gitmeye başladı lütfen böyle devam edin. İyi okumalar:-D♡( medyada tatlımıtatlı Rose var:D) bölüm @bloody00mary'e :D

♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥

Alarmım saat yedide bangır bangır çalarak beni oldukça korkutmuştu.

Ağzımdan bir inilti çıkarken bipleyen saati yere vurdum. Bu bana yatakta iyi bir iki dakika kazandırmıştı. Bugün pazartesi ve ben yeni işime başlıyorum. Hızlıca bir duş aldım ve saçlarımı kuruttum, kestane rengi dalgalarım omuzlarımdan aşağı dökülüyordu. Göz kalemimi elime aldım gözlerime sürdüm, kendi kendime profesyonel ve hafifçe zarif gözükmeyi deniyordum.

Kıfafetlerime doğru yürüdüm ve beyaz bluz , siyah etek ve siyah topuklularımı giydim. Aynada kendime dik bakışlar atarak birkaç derin nefes aldım.

''Bunu berbat edemezsin.'' dedim yansımama.

Kısa bir azim konuşmasının ardından, çantamı kaptım ve kapıyı kendime doğru açtım.

Binadan çıkarken, Harry'nin dairesinin önünden geçtim. Kaşlarımı çattım ve onu hemen zihnimin ücra köşelerine attım. Çünkü sadece onunla etkileşim kuramayacağım kaba bir komşuya sahip olduğum anlamına gelmez. Yani benim gürültü seviyem yüksek olmadıkça o memnun kalacak.

Arabamın içine girerken Portland'ın serin havası beni ürpertmişti. Henüz eylül ortalarında olsak bile, ısı çoktan alçalmıştı. Bunun hakkında çok fazla düşünmedim, zaten. Soğuk havayı severim.

Kristal Yayıncılığa sürüşüm kısa sürmüştü. Apartmanıma sadece birkaç blok uzakta olduğu için teşekkür ettim. Zihnimden Aaron'a da bana fantastik bir biçimde bu evi bulmama yardım ettiği ve yerleşmemi sağladığı için teşekkür ettim.

Arabamı park ettim ve zarif cam yapıya doğru yürüdüm. Asansöre bindim, altıncı katta durduğunda ferah ofisin içine doğru yürüdüm ve resepsiyonda durdum.

Parlak kahverengi saçlı ve şok edici mavi gözlü bayan masasının ardından bana gülümsedi.

''Günaydın, Bayan Knight,'' dedi, biraz başını sallayarak.

''Merhaba.'' dedim onu selamlayarak. Masasının üzerindeki tabelada ''Marion Johnson.'' yazıyordu. Benim telefonda konuştuğum kişi olmalıydı.

Bana gülümsedi. ''Bay Greenman'e geldiğini haber vereyim.'' Telefonunu kaldırdı ve birkaç tuşa bastı. Ahizede benim adım geçtikten sonra telefonu kapattı. Manila klasörleri bana uzattı. ''Bay Greenman bu el yazmalarını geçen gün, başladığında sana ulaşması için kenara koymuştu.'' Klasörleri kollarımın altına aldım, gücüm yetmediğinde yüzüme yayılan gülümsemem durdu. Bu kadar. Bu gerçekten oluyor.

Birkaç dakikanın ardından, seçkin adam gözlükleri ve koyu renk saçlarıyla bana doğru yürüdü. Sallayarak elini bana uzattı.

''Rose Knight, seni gördüğüme sevindim.'' dedi ben onun elini sıkarken. ''Ben Dan Greenman, Genel Müdür.''

Kafamı salladım. Şirkette o kadar yüksek bir sırada olduğumu fark etmemiştim. Genel Müdür ile doğrudan çalışacağımı öğrenmek neredeyse beni şaşkına çevirmişti.

''Sana çalışma odanı gösterceğim,'' dedi Bay Greenman. ''Masan muhasebe çalışanlarının sınırında. Muhasebenin yanında da insan kaynaklarının...''

O devam ediyordu ve ben kibarca başımı sallıyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse ben sadece işime başlamak istiyordum fakat birşey yapmadan önce onu dinlemek zorunda olduğumu biliyordum.

Hidden | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin