73. Bölüm

3.7K 255 193
                                    



Keyifli Okumalar!


Bütün vücudum titremeye başladığında günlük neredeyse ellerimden düşecekti.

Hayır, bu doğru olamaz. Bu imkansız. Bu bir kabus öyle değil mi?

'' Bu nedir? " dedi Elizabeth. 

Konuşmak zordu. Harry'nin düşüncelerine ve hislerine ulaşmıştım, burada, eelrimin arasındaydılar.

Bu saatlerce okuduğu günlüktü. 

Ona bakarken başka bir düşünce zihnimi doldurdu.

Bunu kim yollamıştı?

Gemma? Muhtemelen. Ama parti gecesinden beri onunla konuşmamıştım, bunu yolamış olabilir miydi?

Paketin üstündeki adrese baktım.

Üzeri karalanmıştı.

Harry'nin bunu açtığı, kapattığı ve bu yıpranmış günlüğe binlerce kez dokunduğu düşüncesi beni titretmişti. Göz yaşlarımı tutmaya çalışıyordum.

Elizabeth ve annemin gözlerini üzerimde hissediyordum ve oda gittikçe daha sıcak bir hal alıyordu. 

Çok yakındı. Beş ay geçmesine rağmen çok yakındı ve hala eğer hayattaysa Harry'nin düşüncelerini okumaya hazır değildim. 

Hızla sehpanın üzerine defteri bıraktım ve geri geri adımladım. " B-Ben hava almalıyım. " diye umutsuzca mırıldandım ve dışarı çıktım. Sanki kalbim boğazımda atıyordu.

Merdivenlerden aşağı indim ve derin bir nefes alarak karanlık havayı içime çektim. Görüşüm bulanıklaşıyordu ve sanki göğsümde bir şeyler patlayacak gibiydi.  Partiden beri hiç böyle olmamıştı. Bu dünyadaki en kötü duyguydu. 

Arabamın kilidini açtım. Sadece araba sürmem ve zihnimi toparlamam gerekiyordu. Harry'i kaybettiğimden beri korkunç hissettiğim zamanlarda bunu yapmıştım ve bana yardımcı olmuştu. 

" Rose, bekle! "

Yan tarafıma döndüğümde Elizabeth'in nefes nefese binadan çıktığını gördüm. Derin bir nefes aldı ve elinde tuttuğu günlükle bana doğru yürüdü.

" Ne olduğunu ya da kimden geldiğini bilmiyorum ama buna ihtiyacın olduğunu düşünüyorum. 

Bir ona bir günlüğe bakarak dudağımı ısırdım.

Tek kaşını kaldırdı.

En sonunda uzandım ve tereddüt ederek onu alıp, ön koltuğa bıraktım. 

New York'un kalabalık sokaklarına inerek trafiğe odaklandım. Bu günlükle ne yapacağımı bilmeden amaçsızca dolaşıyordum. 

Büyük bir kısmım bunun her sayfasını okumak istiyordu ancak duygusal ve zihinsel durumum çok kırılgandı ve bunu okuduğumda kalbimin etrafına ördüğüm duvarlar sanki tekrar yıkılacak gibiydi. 

Şehirden çıkıp kendimi otoyola attım.  Burası bana Portland'ın otoyolunu hatırlatmıştı; Harry yanımdaki koltukta oturuyor ve radyodaki şarkıyı şikayet ediyordu.

" Aptal, " dedim kendi kendime. " Bütün otoyollar birbirine benzer. "

Harika! Şimdi de kendi kendime konuşuyordum. 

" Rosalie, üzgün görünüyorsun. "  

Yan tarafıma döndüm ve yolcu koltuğuna oturup ayaklarını gösterge paneline uzatan Harry'i gördüm. Siyah tişörtünü ve siyah kotunu giymişti. Ağzında yeşil bir sakız vardı. Pembe dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Onu özlemiştim.

Hidden | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin