54. Bölüm

10.4K 651 84
                                    

Selamlar Herkese!! Dİğer bölümlere oranla birazcık daha hızlı geldi sanki ha? Bence öyle oldu beş sayfalık bölümü bir oturuşta çevirdim sonuçta lütfen kötü yorumları saklayalım olur mu?:))


İyi Okumalar!^^


Gece yarısı Harry'nin güven veren kollarını çevremdeki kollarınının yokluğunu hissetmemle birlikte uyanmıştım.

Gözlerimi karanlığa karşı ayarlayarak aniden kalktım ve yatakta oturdum. '' Harry? '' diye seslendim  usulca.

'' Hmm. ''

Onun sesini izledim ve onu pencereye eğilmiş dışarı bakarken buldum. Hatta oda karanlık olamasına rağmen onun parlak yeşil gözlerini ve gözünün çervesindeki mor halkayı seçebiliyordum. Kafamı ona doğru kaldırdım.

'' Orada ne yapıyorsun? '' diye sordum yanımdaki komodinden masa saatini kontrol ederken. '' Saat bir buçuk. ''

'' Uyuyamadım. ''

Kaşlarımı çattım. '' Neden? ''

Kafasını eğdi. '' Ben, ah ... biraz acı hissettim. '' 

Yataktan kalktım, banyoya doğru yürüdüm ve ilk yardıöm dolabındaki ilaçların şişesini ve diğer malzemeleri alarak geri döndüm. '' Lanet olsun, Harry neden beni uyanırmadın? ''

'' Seni rahatsız etmek istemedim. Çok huzurlu görünüyordun. ''

Ben yatakta oturan Harry'nin yanına yeni bir ilaç ve yeni bir bant ile geri döndüm.

Dudağının üzerindeki yara bandını çıkardığımda oradaki  kesiğin kabuk bağladığını gördüm. Ancak onun siyah gözleri iyi görünmüyordu.

'' Ben bu kadar zarar görmenden nefret ediyordum. '' dedi eski yara bandını yeni bir Winnie the Pooh bandıyla değiştirirken. 

Ben ellerimi onun yüzünde gezdirdiğimde gözlerindeki bir şey değişti.

Harry başını omzuma dayadı ve kollarını benim etrafıma sararak tutuşunu sıkı bir sarılmayla tamamladı.

Hızlıca ona karşlılık verdim, beklenmedik bir ande neden bana sarıldığı hakkında hiçbir fikrim yoktu ancak buna karşı çıkmadım.

'' Teşekkür ederim.. '' diye fısıldadı kulağıma doğru, onun o pürüzlü ve sert sesi kulağıma bir melodi gibi gelmişti.

Tek kelime bile etmeden benden ayrıldı ve elimdeki hapı alarak birkaç yudum suyla beraber hapı yuttu.

'' Yakında seni tekmelemem gerekecek. '' dedim ona, Harry su şişesini başucu sehpama koyarken.

'' Yeni bant yardımına ne olacak? '' dedi.

Karanlıkta ona bir yan bakış attım. '' Aman Tanrım. '' dedim elimi alnımın üzerine koyarken boğucu bir şekilde kahkaha atıyordum.

'' Ne? ''

'' Bu, uh...Kaşif Dora. ''

'' Tanrım, Rose kahretsin! ''

Tekrar yatağın içine kaymadan önce ikimiz de benim çocukça olan yara bandı seçimime kahkaha atıyorduk.

'' Ben henüz uyumak istemiyorum. '' diye itiraf etti Harry.  İkimiz de sırt üstü yatmış ve tavana bakıyorduk.

'' Sanırım içtiğin ilaç devreye girene kadar uyanık kalabilrim. '' dedim Harry'e ve iç çektim.

Harry'nin nefes aldığını duydum.

'' Biliyorum Aaron biraz ahmak olabilir ama kesinlikle sert vurabiliyor. ''

Solgunca gülümsedim. '' Biliyorum. ''

Birkaç dakika sessizlik oldu.

'' Hey oyun oynamak ister misin? ''

'' Ne zaman senin oyunlarından birini oynamak istedim ki? ''

'' Hadi ama. Bu eğlenceli. ''

Gözlerimi devirdim. '' Güzel. Ne oyunu? ''

'' Tercih eder misin. ''

'' Bu saçmalık değil, lütfen. '' diye inledim.

'' Tamam... '' Alnını avuçlayarak düşünmeye başladı. '' Eğitimli bir suikastçi tarafından avlanmayı mı hapiste çürümeyi mi tercih edersin? ''

'' Hapiste çürümek. '' diye yanıtladım.

'' Neden bunu isteyesin ki? ''

'' Çünkü eğer eğitimli bir suikastçi tarafından kaçırılmış olsaydın bütün hayatını eğitimli suikastçinin darbesini indirmesi için endişe içinde bekleyerek geçirirdin. ''

'' İlginç bir cevap Rosaile. ''

'' Ya sen? ''

'' Ben avlanmanın heyecan verici olacağını düşünüyorum. '' dedi Harry.  '' Bilirsin, uçurumda yaşamak gibi. ''

'' Uçurum kenarında yaşayabileceğin başka bol yollar var. ''

'' Ah ne gibi? Diyet kola almak mesela? ''

'' Kapa çeneni. '' diye çıkıştım. '' Biliyorum normal kola asla almam. ''

Harry güldü. '' Üzgünüm, daha fazla örneğe sahip olmalıydım. ''

Kıkırdadım.

'' Sıra sende. '' dedi Harry.

'' Tamam o zaman...yerdeki bir sakızı  yemeyi mi dişlerini tuvalet fırçasıyla fırçalamayı mı tercih edersin? ''

'' Kahretsin Rosie. Böyle bir şeyi talep edemezsin. ''

Güldüm. '' Cevap vermek zorundasın. ''

Harry soruyu cevaplamadan önce iyi bir beş dakika boyunca tavana baktı. '' Yerdeki sakızı yemek. '' diyerek tiksinen bir yüz ifadesine büründü ve güldüm.

'' Ve neden? ''

'' Çünkü evimdeki gibi birçok mikropsuz yerden sakız çiğneyebilirim. '' dedi.

'' Bunun caddedeki bir sakuz olması gerekiyor. ''

'' Bunu söylemedin! '' dedi oldukça kaçamak bir cevap vererek.

Gözlerimi devirdim. '' Hile. ''

'' Rosalie tercih etme oyununda hile yapmak mümkün değil. Bu insanlık dışı olurdu herhalde. '' diyerek savundu .

'' Eh, sen de bir insan olmadığına göre bu hile yaptığın anlamına geliyor. ''

'' Beni yakaladın. Ben aslında bir tanrıyım. ''

Kafamı yan tarafa çevirip ona bakarken güldüm.

'' O zaman ya senin cevabın ne? '' diye sordu bana. '' Yerden alınmış bir sakız mı yoksa tuvalet fırçası mı ? ''

Nefes aldım. '' Eh ben de sana katılıyorum o zamn. '' dedim. '' Bir tuvalet fırçasının temiz mi boklu mu olduğunu kim bilebilir ki. ''

'' Hepsi boklu. Bunun için tuvalet fırçasılar Rosie. '' 

Ben yeniden güldüm ve Harry de benim gülüşüme karşılık verdi. Harry'nin espri anlayışı benim eğlencelerime göre asla fiyaskoyla sonuçlanmıyordu.

'' Benim sıram. '' dedi Harry neşeyle. '' Nefret ettiğin biriyle evlenmeyi mi yoksa alsa kavuşamayacağın birine aşık olmayı mı tercih edersin? ''

Onun sorusu beni şaşırtmıştı. Bana aşka inanmadığından bahsetmişti.

'' Asla kavuşamayacağım birine aşık olmak. '' diye cevapladım.

'' Neden? ''

'' Çünkü aşık olduğum insanın buna değeceğini düşünüyorum. ''

'' Gerçekten buna inanıyor musun? ''

Kafamı salladım. '' Ya sen? '' diye sordum.

'' İkisi de değil ''

'' Hadi ama. Bunu yapamazsın. ''

'' Ben bir tanrıyım. Hatırlıyor musun? ''

'' Eğer aşık olursan ne olacak Harry? O zaman da hala buna inanmayacak mısın? '' diye sordum.

'' Ben aciz değilim. '' dedi basitçe.

'' Sen birini sevmeyi beceremiyorsun. '' dedim.

'' Şey, hayır. Ben birini sevebilecek yeteneğe sahibim ancak şimdiye kadar hiç bunu isteyecek kadar aciz olmadım. ''

Tam bu an onun için üzgün olduğumu hissetmiştim. Çünkü hiç kuşkusuzu bunun bütün sebebi Violet'ti ve bu beni kızdırmıştı.

'' Şimdi uyuyabilir miyiz? '' dedim.

'' Hadi ama. Bugüün Cuma. Yarın muhtemelen ne planın olabilir ki? ''

'' Eh, Google'a gidip tercih etme oyunundaki hilekar tanrıları nasıl ortadan kaldırabileceğim konusunda araştırma yapacaktım. ''

'' Kolay. Onları öpeceksin. '' dedi çocukça ve tekrar güldü.

'' Saat neredeyse iki. '' dedim. '' Ve ben gerçekten yorgunum. ''

'' Ben gerçekten yorgunum. '' Harry'nin sesi, dalga geçtiğini belli edercesine normalden birkaç oktav daha ince çıkmıştı.

Onun çıkardığı saçma ses tonuna gülerek koluna bir şaplak attım. '' Benim sesim bunun gibi çıkmıyor. ''

'' Benim sesim bunun gibi çıkmıyor. '' Dalga geçmeye devam etti ve ben de pes ederek gözlerimi devirdim.

'' Ben uyuyacağım.. ''

'' Ama ilaç henüz etkisini göstermedi. ''

'' Sen pisliğin tekisin. ''

Sırıttı ve nefes aldım.

'' Biz yirmi oynayabil-- ''

'' Hayır. ''

'' Peki ya tahmin-- ''

'' Hayır. ''

'' Tamam, ya-- '' 

'' Hayır. ''

'' Ben seninle nasıl konuşacağım ve sen beni nasıl dinleyeceksin? '' diye sordu.

'' Ne hakkında konuşacaksın? '' dedim ona bakarak.

'' Bilmiyorum. Aklıma gelen herhangi bir şey hakkında. ''

İç çektim. '' Pekala. ''

Yani o konuşmaya başladığınıda, onun o kulak tımalıyıcı, kalın ses tonu her bir hecenin üzerinde yağ gibi kayıyordu. Daha önce, şimdiye kadar hiç duymadığım ve hiç üzerinde durup düşünmediğim şeyler hakkında konuşuyordu. Ama o içerikle birlikte konuşuyordu ve ben sadece onu dinliyordum, içeriği değil. Zaten bir süre sonra ise onun sesiyle ve o zümrüt yeşili gözleriyle birlikte uykuya dalmıştım bile.




Sabah, Harry neredeyse benim üzerimdeyken uyandım.

Kafası midemin üzerinde duruyordu ve kollarını sıkıca benim etrafıma sarmıştı. Bukleleri ise alnına düşmüştü. Ellerimle, küçük buklelerini paarmaklarıma sarıp alnından çektiğimde oa da rahatlık sağlamış oldum.

Işık gibi gözlerini açtı.

Ben doğrularak oturmaya çalıştım ama o homurdanarak beni tekrar geri itti.

Uykuda bile olsa bana inat her şeyi yapabiliyordu.

'' Harry, '' dedim. '' Çıkacağım. ''

Gözlerini kırpıştırarak açtı. '' Rose, neden lanet olası pislik bir şafak sökücü gibi davranıyorsun? ''

Gözlerimi devirdim. '' Saat on buçuk. ''

'' Kesinlikle. '' Gözlerini tekrar kapattı.

'' Çişim var. ''

'' Bunu içinde tut. ''

'' Pekala. O zaman buraya işeyeceğim. Bu çok iyi. ^^

Harry cevap vermedi.

'' Eminim ki tüm o temiz, güzel kıyafetlerinin üzerinde taze, sarı bir idrar istiyorsun öyle değil mi, Harry ? ''

Benden ayrılıp benim yerime bir yastık alarak ona sarıldığında ve tekrar gözlerini kapattığında ona güldüm.

'' Bu senin saat ikiye kadar ayağa kalkman için yapılmıştı. '' dedim şakır şakır, banyoya doğru yol alırken. 

'' Ha ha, siktir. ''

Tuvaletin kapısını kapattım,tuvallette olduğum süre boyunca kenimi yeinlemem biraz zaman alabilirdi. Hızlı bir şekilde duşumu aldım ve saç kurutma makinesiyle saçlarımı kurutarak fön çektim ve onlara şekil verdim.  Çiçekli bir üst ve koyu renk bir kot giyerek maskaramı kirpiklerimde kaydırdım.

Harry hala odadayken ben  banyodan çıktım. Düzgünce elbiselerimi katladım ve odama dönerek yine düzgün bir biçimde onları dolabıma yerleştirdim. Kahvaltı için yumurta ve toost yaparak az kalmış kahvaltılıklara karşı memnuniyetsizlikle burnumu kıvırdım. En kısa zamanda alışverişe çıkılması gerekiyordu.

Öğle saati civarında Harry nihayet gözlerini ovuşturarak ve sendeleyen adımlarla benim yanıma geldiğinde ben de e-postalarımı kontrol ediyordum. 

'' İyi, iyi artık görenümek için karar verene bak. ''  dedim sırıtarak.

'' Biliyorum pparti yapmış gibiyim. '' dedi. Uykulu bir şekilde sırıtıp omuz silktiğinde ben de ona bir tabak kahvaltı getirdim.

'' Evet tabii. Parti. '' dedim.

'' Biliyorum bunu seviyorsun Rosie. '' 

Aşk.

Yutkundum.

Harry yerken bir taraftan da televizyona yöneldiğinde ben de tekrar e-postalarıma yöneldim. Öğleden sonrası için hava durumunu okurken havanın açık olacağını gördüm.

Kafamı bilgisayardan kaldırarak Harry'e baktım.

Birden ikimizin sevgili olduğunu hayal ettim. Yani ben onun kız arkadaşıyım ve o da benim erkek arkadaaşım. Ropmantik tarihlerde beni evden alıyor ve bana çiçekler alıyordu. Tutkulu bir gece geçiriyorduk ve ertesi günü ise gülerek, öpüşerek birbirimize aşık bir şekilde geçiriyorduk. 

Birden bu saçma, amaçsız düşüncelerimden koptum ve tekrar bilgisayarıma döndüm. 

'' Kahretsin bu hafta sonu kar geliyor. ''

Harry 'nin sesiyle dikkatimi ona verdim.

'' Kar? ''

'' Evet, şu çirkin kravatlı, şişko söylüyor. ''

Yüzüme aptal bir gülümseme yayıldı.

Harry bunu yakaladı. '' Neden gülüyorsun? Kar her şeyi daha kötü hale getirir. '' 

'' Hayır öyle değil. Ben karı seviyorum. ''

'' Otoyollar hep reçel dolu olacak. ''

'' O zaman otoyolları kullanmayız. ''

'' Ih. Kar...çok soğuk. ''

Ona baktım. '' Gerçekten hiçbir fikrim yok. ''

Harry bana gözlerini devirdi ve tabağını da alarak oturduğu yerden kalktı. '' Ve bütün çocukların okulları tatil olacak bu demek oluyor ki tüm ofisi donatacaklar. ''

'' Ofisi donatmak? ''

'' Evet her sene karlı günlerde olduğu gibi bu sene de küçük orta okul  bokları Kristal'e gelecekler ve  gerizekalılar, bazı saçma oyunlar oynayacaklar. Buzun üzerinde gezi yapmak veya başka her hangi bir şey. ''

Bir kahkaha patlattım.

'' Bu eğlenceli değil. ''

'' Seninle daha önce iddiada takılmıştım değil mi? ''

'' Bu başka bir nokta. ''

'' Oh, ödenen parayı görmüş olmam gerekiyordu. Bunu kayda alan yok muydu? ''

Ben gülmeye devam ederken Harry gözlerini devirdi.

Aniden sehpanın üzerindeki telefonum çaldı ve onu aldım.

'' Merhaba? ''

'' Sevgili Harry'e ne yaptığımızı gördüğünü umuyorum. ''

Aaron'ın sesi sertleşmişti.

'' G--gördüm. ''

'' İyi. Eminim ki onu en kötü haliyle görmeyi istemezsin. ''

'' Bu doğru. '' Harry'nin karışmış bakışlarının hapsindeyken ses tonumu sabit tutmaya çalışıyordum.

'' Bende bunu düşündüm. Bu yüzden yarın benimle sokakata, on blok aşağıda köşedeki apartamnın orada buluşacaksın. Yalnız. ''

'' Ve eğer yapmazsam? ''

'' Bunu yapmazsan...Şey, sanırım bunu yapsan iyi olacak çünkü eğer yapmazsan tam olarak ne olacağını çok iyi biliyorum. ''

'' Yapacağıma inanmıyorum. ''

'' O zaman sana açıklayayım. '' Kısa bir an duraksadı. '' Zayn, Harry ve Niall'ın ihanetini amcama açıklayacağım. Ve...oraya senin adını da ekleyeceğimi düşünüyorum. '' 

Yani o söylemedi.

Ve bunu şantaj olarak kullanıyor. ''

'' Peki. '' diye çıkıştım.

'' Yakında görüşürüz Rosie. ''

Kapandı.

'' Kim o? '' diye sordu Harry.

Ona söyleyemem. Bir şekilde Aaron'ı bulur.

'' Sadece...ah, babam. Boşanma hakkında konuşuyordu. ''

'' Ah. '' Harry benim yalanımı almış gibi görünüyordu.

Aaron'ın tehditleriyle birlikte kusacak gibi hissediyordum ve usanmıştım. O benden muhtemelen ne isteyebilir ki? 

İçimde bunu öğrenmek istemediğime dair bir his var.














Hidden | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin