56. Bölüm

11.1K 669 122
                                    

Selamlar Herkese uzuuun bir aradan sonra. Buraya uzun bir yazı yazmak istemiyorum kısa bir açıklama da profilimde yaptım zaten. Bu kadar çok geciktirdiğim için tekrar çok özür dilerim hepinizden ama bellli başlı kafa zonklatan sorunlarım, okulum ve zorunlu olduğum birkaç birşey daha vardı maalesef. Bir daha bu kadar uzun bir ara vermeyeceğim emin olun. Yazım hatalarım varsa affola. Ve kalan okuyucu kitlesine de sabırla beklediğiniz için teşekkür ederim.

Ve son olarak Hidden'ın orjinali #2014Wattys'de kazananlardan oldu!




Harry, bunu söyledikten kısa bir süre sonra, sanki yüksek sesle söylemek istememiş gibi kafasını aşağı doğru eğdi.

Yanaklarının pembe allık sürülmüş gibi kızarmasını izliyordum.

Senin için dilerdim, Rose.

Senin için dilerdim.

Benim için dilemek? Bu ne anlama geliyor? Aslında bu o kadar çok anlama gelebilirdi ki, ama Harry ile hiçbir şekilde bilemiyordum.

'' Senin için diliyorum derken ne demek istiyorsun? '' dedim nefes nefese.

Harry bakışlarını benim bakışlarıma çevirdiğinde gözleri yarıpdıyordu. '' Ben tam olarak bilmiyorum. '' dedi. '' Ben düşünüyorum da...Ben... '' O sırada cebindeki talafon titreştiği için kendi kendini durdurmak zorunda kaldı.

Ne? O...Ne düşünüyor?

'' Merhaba? '' dedi telefona. 

Aniden sertleşti. '' Ne demek istiyorsun? ''

Dudaklarımı ısırdım.

'' Louis, yavaşla. Lanet olası neyden bahsettiğini söyle. ''

Harry'nin gözleri bana kaydı.

'' İyi, tamam. Biz orada olacağız. ''

Telefonunun kilitledi ve burun kemiğini sıktı. '' Lanet olsun. '' diye fışkırdı ve önümde küfretmeye başladı.

'' Sorun nedir? '' dedim.

'' Alec...Alec, Aaron'ın seni kontrol altına alamadığı için kızgın ve sana bakmaları için adamlarını yolluyor. Şu an dairene geri dönmen güvenli değil. ''

Kalp atışım hızlandı. '' Peki...Ne yapacağız? ''

'' Bir saat içinde Zayn'in evinde buluşacağız. Toplantı yapmaya karar verdik. '' dedi Harry çenesini sıkarak. Arabaya doğru yürümeye başlayınca ben de arkasından onu taikp ettim ve yolcu koltuğunda yerimi aldım. 

Harry'nin ne diyeceğini öğrenmek için neredeyse ölüyordum. Ama onun önceki yorumu, arabayı hızla şehrin içinie sürmesiyle çoktan unutlumuştu. Artık o yıldızlara bakarak geçirdiğimiz huzurlu zaman bitmişti.

'' Lanet, lanet, kahretsin... '' diyordu  Harry nefesinin altından, bir yandan da hızla arabayı sürmeye devam ederken.

'' Neden beni istiyor? '' diye sordum.

'' Çünkü sen akıllısın. Herkes bunu görebiliyor. ''

'' Ne yararı olacak? Ben anlamıyorum. ''

'' Rose sen bir metin düzenleyicisisin değil mi? ''

Yavaşça başımı salladım.

'' Senin işin her hangi bir biçimde hatalardan bir parça edebiyat yapmak ve yakından incelemek gerektiriyor değil mi? ''

'' Evet. ''

'' Bu beceri... Alec için oldukça kullanışlı bir şey. aaron'ın dediği gibi sen itaatkarsın. Bu şekilde Alec için en değerli aaraç potansiyelinde olabilirsin. '' 

'' Onunla çalışmak için beni zorlayacak mı? ''

'' Evet. '' dedi Harry. '' Seni ikna edebilmek için elinden gelen her şeyi yapacak, ama sana dediğim şeyi unutma Rose. Artık içimizdesin ve çıkamazsın. Yani senin onun düzenlemelerine maruz kalmana izin vermeyeceğim. 

'' Kalmayacağım. '' dedim başımı sallayarak.

Harry kısa bir süre sonra, arabayı bizimkine benzer tuğla bir binanın yanına park etti ancak ben buranın orman yükseltileri olduğunu hemen tanımıştım.

'' Bana yakın dur tamam mı? '' dedi Harry.

Kafamı salladım.

'' Korkuyor musun? ''

'' Hayır. '' diye yanıtladım.

Başını sallayarak arabadan indi  ancak arabadan inmeden önce uzunca bir süre boyunca bana baktı.

Arkasından binaya doğru Harry'i izlerken sık sık dönüp omzumun arkasından etrafı kontrol ediyordum. Wolfe İşletmeler tarafından aranıyor olduğumu bilmek benim için oldukça sainir bozucu bir durumdu.

Harry asansöre bindikten sonra üçüncü katın düğmesine bastı, ayağını endişeyle zemine vurup duruyordu.

Beni, Zayn'in yaşadığını tahmine ettiğim kapnını olduğu yere doğru götürdü ve yumruğunu kaldırarak kapıya vurdu. Belirli bir uyum içinde attığı yumrkular dikkatimi çekti.

'' Mor kodu. '' diye beni bilgilendirdi ve Zayn kapıyı açarak kafasını salladı. 

'' Hey. '' diyerek bizi karşıladı. O  Harry'den daha keskin görünüyordu 

'' Selam.'' dedi Harrry içeriye doğru adımını atarken. Zayn kapıyı ardımızdan kapattı.

'' Niall ve Louis yolda. '' dedi kanepede oturan Liam.

Zayn'in dairesinin duvarları sanat dolu, oldukça modern bir biçimde dekore edilmişti. Onun seçmiş olduğu kırmızı parlak mobilyalar ve siyah şık ssehpası bile neredeyse soyut bir sanat gibi görünüyordu. 

Harry benim için hareket ederek kanepede Liam'ın yanına oturdu ve ben de aynısını yaptığımda Zayn 'e dönerek konuşmaya başladı. 

'' Nasılsın Rose? '' dedi Liam.

'' Ben iyiyim. '' diye cevapladım. '' ama, bilirsin. psikopat bir dolandırıcının peşimde olmadığı zamanlar daha iyi olduğumu biliyorum. ''

Liam güldü. '' Aynı şekilde. ''

Ardından bakışlarımı kucağıma doğru indirdim. '' Şey, siz... siz bu beş kaldırının başarılı olabileceğini düşünüyor musunuz? ''

Liam düşünceli bir şekilde duadığını dişledi. '' Ben söyleyemem. '' diye yanıtladı.  '' Ama kesinlikle öyle olmasını umuyoruz. ''

Salonun giriş kısmında bir kargaşa sesi duydum ve oraa döndüğümde, Niall ve Louis'nin içeri girdiğini gördüm. Montlarını çıkararak kapının yanındaki koltuğa fırlattılar.

'' İyi akşamlar Rose. '' diye karşıladı beni Louis. Ardından dinlenmek için benim ve Liam'ın oturduğu yere oturdu.

'' Merhaba. '' dedim. Şu an ona karşı hiçbir korku hissetmememe rağmen hala Louis ( ve gerçekten Niall) 'e karşı bir süre önce ben eve dönerken bana saldırdıkları için ihtiyatlı davranıyordum Biliyorum, onlar bunu zorunda olmalarına rağmen yaptılar ve tabi ki bu ittifakın da önemli birer parçasıydılar.

'' Birinci dereceden iş. '' dedi Harry, herkes toparlanıp ,yerine yerleştiğinde. '' Şimdi,Alec,  lanet olası ne düşünüyor? ''

'' Bugünkü toplantıda Rose'dan çok bahsetti. '' dedi Niall.

'' Toplantı? '' dedi Harry. '' Siktir. ''

'' Kahretsin Harry. '' diye homurdandı Zayn.

'' Yüce İsa, işte ona kızmam için başka bir sebep daha. '' dedi Harry bir yandan da avuç içlerini gözlerine bastırırken.

'' Onunla konuşman gerek, bu seni suçlu yapmaz. '' dedi Liam. 

'' Buna katılıyorum. '' dedi Louis. '' O, Fildişi'nden çıkmadan önce git. ''

'' Fildişi? '' diye sordum.

'' Wolfe Genel Müdürlük için kod isim. '' diye açıkladı Niall bana. Onların gerçekten her şey için bir kodları vardı.

'' O lanet olası yere gidemem, eğer ben oraya gidersem o herif birşeyler olduğunu anlar. '' dedi Harry. 

'' Diğer seçenekler nedir? '' dedi Niall.

Harry sinirli bir nefes verdi.

'' Ben gidersem Rose'un burada kalması gerekir. '' dedi nihayet. 

'' O bizimle birlikte iyi, sadece Alec'le konuşmaya  gite ve onu yüzde yüz ona uyumlu olduğunu düşünmesini sağlamaya bak. Senin sadakatin ve bir girişiminin olmayacağı konusunda hiçbir şüphesi olmaz. '' dedi Zayn.

'' Hayır, ben Rose'un gitmesi gerektiğini düşünüyorum. '' dedi Liam. '' Alec, Rose ve Zayn'in birlikte çalıştıklarından haberdar. Yani onların arkadaş olduklarını biliyor. O yüzden kısa bir süre sonra  buraya adamlarını gönderecek. '' 

'' Ona istediğini versek ne olur? '' dedim.

Tüm gözler bana döndü.

Daha dik oturdum. '' Ben eğer..uh... Fildişi'ne...onunla konuşmaya gidersem, o da benim bir tehdit olmadığımı görmüş olur. '' dedim. 

'' Bu lanet olası delilik. '' diye çıkıştı Harry.

'' Hayır, öyle değil. '' dedi Louis. '' Bu tamamen kedi fare oyunu gibi.  Rose daha fazla kaçacak ve ,  Alec de onu bulmaya çalışmak için daha fazla çaba harcayacak. Eğer biz Rose'u oraya gönderirsek ve Rose da orada hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi rol yaparsa , Alec de Rose'u tek başına bırakacaktır. ''

'' Yine de biz sadece onu içeri göneremeyiz. '' diye dikkat çekti Zayn. '' Eğer o kendi iradesiyle kendisini gösterirse, asıl Alec bir şeyler olduğunu anlar. ''

'' Ben onu içeri alabilirdim. '' dedi Louis. '' Alec hiçbir şekilde benden şüphelenmiyor ve hatta daha önce de beni yollamıştı. ''

'' Burada büyük bir sorun var. '' dedi Harry. '' Alec, onu himayesi altına almak istiyor. ''

'' Eğer Alec, Rose'un işletmeler hakkında ne kadar az şey bildiğini görürse, bu isteğinden vazgeçer. '' dedi Niall.

'' Onu kolayca eğitebilir. '' dedi Harry.

'' Eğitemez, ya ben reddedersem? '' dedim.

'' Rose haklı, tehlikeye atamaz. '' dedi Liam.

Harry saç diplerini çekiştirdi. ''Güzel. Peki ne yapacağız? ''

'' Ben Rose'u alacağım. Geriye kalanlar da binanın çevresi boyunca hazırda bekleyecekler. '' dedi Louis oturduğu yerden kalkarken.

'' Hiç birimizin gece vardiyası yok. '' dedi Nial  dikkat çekerek.

'' Bizler Alec'e yakınız, eğer kayma olduğunu söylersek  herkes bize inanacaktır. '' dedi Zayn. 

'' Doğru. '' dedi Niall.

'' Tamam gidelim. Eğer her şey iyi giderse en fazla iki saat içinde hepimiz tekrar burada oluruz. ''  dedi Liam.

Durduğum yerden başımı salladım, herkes tek tek daireden çıkarken ben de arkadan onları takip ettim. 

Asansörle aşağı inerken içerideki hava da endişeyle ağırlaşıyordu.

Ototparkta, herkes kendi arabalarına doğru giderek  yayıldı ancak Harry beni kolumdan tutarak çekti. 

'' Dikkatli ol. '' dedi kaşlarını çatarken.

'' Olacağım. '' 

'' Rose... '' iç geçirdi. '' Bu, benim tamamen önlemek istediğim bir şeydi . Senin Alec ile konuşacak olman. '' 

Başımı salladım. '' Biliyorum. ''

Kolumdaki elini aşağı doğru kaydırarak benim elimle buluşturdu. Parmaklarımızı birbirine boğumladı ve benim parmaklarımı sıktı.

'' Yapabildiğin kadar gizli kal. '' dedi ve tekrar kafammı salladım.

Louis, beni arabasına almak için arabadan indiğinde, Harry de kendi ellerini benim ellerimden ayırdı.

Louis'nin yanındaki yolcu koltuğunda yerimi aldım ve Louis hızla gaza bastığundan zar zor kapıyı kapatabildim. 

'' Rose, umarım Niall ve bana karşı , seni caddede sıkıştırdığımızdan dolayı kötü duygular beslemiyorsundur. '' dedi koyu mavi gözlerinde parlayan mizahla birlikte. 

'' Hayır, hiçbir şekilde. '' dedim gülümseyerek.

''Eh, seni bok gibi korkutmuştuk. '' deid.

'' Doğru. '' sırıttım.

O arabayı sürereken ben de camdan dışarı bakıyordum. '' Neden müdürlüğe Fildişi diyorsunuz? '' diye sordum.

'' Sanırım bu sadece bir kod. Daha birçok şey için kodumuz var. ''

'' Söyleyebilirim. '' 

'' Aslında birçoğu aptalca takma isimler. Alec yaratıcı bir adam değil. ''

Hafifçe güldük.

Ben, Louis için karşı küçük de olsa gülümsememe rağmen, keni kendime, içimde fırtınalar koparıyordum.

Alec bana ne soracak? Ya başarılı bir şekilde, beni Wolfe Şirketler' katılmaya ikna ederse? Eğer beni incitirse ne olur? Ya benim verdiğim cevaplar onun sorduğu sorulara oldukça uzaktan cevaplar olursa?

Louis, arabayı sokağa park etti ve ardından arabanın anahtarının kontaktan çıkardı. Yüzünü bana doğru döndü.

'' Şimdi ne olursa olsun, hiç bir şeyi açığa çıkarmaya onun  gücü yetmesin. Biliyorum, bu oldukça zor olacak çünkü Alec de oldukça  zeki bir adam. Ama, sakın, bir an için bile olsa, sakın gardını aşağı indirme. '' 

Başımı salladım. '' Tamam. ''

'' İyi hissediyor musun? ''

 '' Evet. Sadece biraz gerginim. ''

'' Sen iyisin. Bir şey olursa eğer, diğerleri hazır bekliyor. ''

Nefes aldım.

Louis arabadan inmeden önce, uzunca bir süre bana baktı ancak arabadan inerken ben de ona uyum sağlayarak takip ettim.

Gösterişli kapı açılırken ben de Harr'i takip etmeye çalışıyordum. Ta ki, Louis aynı kodla kapıyı yumruklayı onu izlemem için beni içeri çekerken.

Dar koridorda yürürken birden sinirlerim atmıştı.

Louis elini benim koluma sararken bir taraftan da kapıyı itiyordu. İlk başta onun dokunuşundan oldukça ürkmüştüm ancak Louis ban bir bakış attı ve o zaman yaptığının rolünün bir parçası olduğunu anladım.

Burası Harry'i takip ettiğim odadan farklı bir odaydı. Bu oda, oradan önemli ölçüde küçüktü ve yan tarafta da kapalı bir kapı vardı. Yuvarlak bir masa, her iki yanında ki fıskiyelerle beraber odanın ortasına yerleştirilmişti. Berrak mavi sular ve sulardan çıkan kabarcıklar rahatlatıcı bir atmosfer yaratıyordu. Odanın duvarları beyazdı ve ünlü tarihi liderlerin resiimleri ile süslenmişti. George Washington, Miguel Hidalgo, Abraham Lincoln, Kraliçe Elzabeth, ve birkaç ismin daha portresi asılıydı.

Gözlerim duvardaki çerçevelerden, gümüş, yuvarlak masaya oturmuş olan adama ilişti.

Alec.

Önündeki kağıda bir şeyler yazarken kaşları çatlımıştı ve yine her zaman ki gibi tehditkar bakışlarını atıyordu.

Louis, beni, rolünün bir parçası olarak yorumladığım bir şekilde, kaba bir hareketle içeriye itti ve ben de bakşılarımı aşağı indirerek adımladım.

'' Alec, bir misafirin var. '' Louis' nin sesi kulağıma tıpkı, beni Niall'la sıkıştırdıkarı günkü sesi  gibi gelmişti.

Alec başını masadaki işinden kaldırdı ve yaralı yüzüne yayılan uğusuz bir sırıtışla bana baktı. Omzumdan aşağı bir titreme kaydı.

'' Güzel, güzel. '' dedi ellerini masanın üzerinde birleştirerek. '' Rose Knight. Seni görmek ne kadar güzel. '' dedi.

Yutkundum.

'' Tomlinson, bizi yalnız bırak. ''

Louis kafasını sallayarak dışarı çıktı ve beni on kat daha fazla dehşetle birlikte Alec'le  baş başa bıraktı.

'' Otur, Rose. ''

Büyük bir korkuyla yuvarlak masanın önündeki metal sandalyelerden biri kendime doğru çekerek oturudm.

'' Biraz sohbet edelim değil mi? ''

Dudağımı ısırdım. 

'' Nasılsın. ''

'' İyi. ''

'' İyi görünüyorsun. ''

'' Teşekkürler. ''

Alec kendi yerine döndü ve eğilerek sandalyesine tekrar oturdu. '' Bu oda hakkında ne düşünüyorsun, Rose? ''

Etrafa bakındım. '' Çok temiz. '' dedim.

'' Resimler dikkatini çekti mi? ''

'' Evet. '' dedim kafamı sallayarak.

'' Ne anlama geldiklerini düşünüyorsun? ''

Neredeyse ona ağzımı açmak üzereydim ki kendimi tuttum. Yapmam gerekn anahtar şey ona kendimi olabildiğince aptal ve cahil göstermekti.

'' Bir fikrim yok. ''

'' Her hangi bir tahmin? ''

'' Hayır. ''

'' Yok mu? ''

''' Yok. ''

'' İlginç. '' Oturduğu yerden kalkarak ellerini arkasında birleştirdi ve adımlamaya başladı. '' Rose, seni elimde bulundurduğum Wolfe Şirketler ile ilgili bilgilendirmiştim. ''

Göz ardı ettim. '' Wolfe Şirketler? ''

'' Evet. '' diyerek durdu. '' Bana ne biliyorsan söylemeye devam et. ''

''' Ben...Wolfe Şirketlerin...ne olduğunu ya da nasıl olduğunu.. bilmiyorum. ''

Alec görmezden geldi. '' Harry Styles'ı biliyorsun. '' dedi.

Kafamı salladım. '' Beraber çalışıyoruz. ''

'' Doğru. Ve sen ona karşı romentik bir şeyler hissediyorsun.''

Kahkaha attım. '' Hayır. ''dedim kafamı sallayark. '' Hayır.

Alec tek kaşını kaldırarak bana baktı. '' Komik olan ne? ''

'' Harry'e karşı hiç bir şekilde bir şey hissetmiyorum. '' dedim özgüvenle.

'' Ona karşı hiçbir duygun hissetmiiyor musun? ''

'' Hayır? ''

'' Yok mu? ''

'' Yok. ''

'' O, senin için ne ifade ediyor? ''

'' Ben-- ''

'' O senin için ne anlama geliyor? '' diye tekraraladı alec sesini yükselterek. Avucunu sert bir şekilde masaya vurdu. Hafifçe sıçradım.

'' Hiçbir şey! '' diye bağırıdm. '' Hiçbir şey hissetmiyorum! ''

'' Ne olursa olsun? ''

'' Hayır! Onun için hiç bir şey hissetmiyorum ve hissetmeyeceğim de. '' dedim sert bir şekilde cevabı yapıştırarak. Göğsüm ağrıdı.

'' Bir kez daha, Rose, güvenlik kameraları size ihanet etti. '' dedi bir yandan da gözleri yanıp sönerek parıldarken.

'' Styles! '' diye bağırdı. Daha önce de fark ettiğim kapalı olan kapı açıldı ve Harry içeriden  dışarı adımladı. 










Hidden | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin