Hidden | (Türkçe)

By oceanofgreen

1.2M 50.3K 9.4K

Rose, Harry'den hoşlanmıyor Ve Harry de, Rose'dan hoşlanmıyor Fakat belki acımasız bir adamın karanlık gözdağ... More

Hidden | (Türkçe)
Giriş
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm

20. Bölüm

16.3K 730 85
By oceanofgreen

Birazcık gecikti özür dilerim*-*

Bölüm @Cansu_1D26 için ♥

Bundan sonra isteyenler için ithaf vermeye devam edeceğim:)

İyi okumalar! :)

Birkaç dakika sonra kapı açıldı. Harry'nin üzerinde bir eşofman ve aynı siyah tişörtü vardı. Gözlerinden uyku akıyordu.

" Rose? " diye sordu. " Saat sabahın üçü. " sesi uykusuzluktan dolayı normalden daha sertti.

" Biliyorum. " dedim.

" Ne oldu? "

" Ben... " Şimdi düşünüyorum da, bu aptalcaydı. Harry'i bu sebeple uyandırmamalıydım. Harry'i, tüm insanları da. Sanırım zihnim doğru çalışmıyordu.

Harry bana beklentiyle bakıyordu.

"Uyuyamıyorum. " dedim hızlıca.

Harry bana baktı.

" Ben üzgünüm, gideceğim. Özür dilerim. " diyerek dönmeye başladığımda bileğimden tutarak beni geri döndürdü.

" Korkuyor musun? "

" Hayır, " diye yalan söyledim. " Ben iyiyim, ben-- "

" Korkuyor musun? " diye sordu tekrar beni keserek. Bakışları yoğundu.

Bileğimdeki parmaklarını indirirken aşağı doğru bakıyordum. Yavaşça başımı salladım.

Harry kolumu kavradı ve beni içeri çekti.  " Gel. " dedi.

Ona baktım. Hafifçe başını eğdi.

Nihayet adımımı attım ve içeri girdim.

Herşey mükemmel görünüyordu. Modern bir dekordu, duvarlar gri renkti. Düz ekran televizyon duvara monte edilmişti ve karşısında koyu mavi bir kanepe vardı.

Harry mutfak bölgesine yürüdü ve iki kupa çekip çıkardı. İçlerine su döktü ve mikrodalgaya koydu. Ben de bir sandalyeye oturdum.

Harry hiçbir şey söylemeden kupaların içine poşet çay koydu ve kaşıkla karıştırdı. İkisine de dikkatle süt döktü.

Kupalardan birini bana uzattı.

" Bal yok? " diye sordum.

" Hayır. Sadece süt ve çay. Rahatlamana yardımcı olur. "

Bunu daha önce hiç duymamıştım ama yine de sessizce içtim. Çay acıydı ama süt kremsi yapıyordu. Bu aslında çok kötü bir tat vermiyordu.

" Neyden korkuyorsun? " diye sordu Harry sonunda.

Çayıma baktım. " Ben daha önce hiç böyle bir şeyin içine atlamamıştım ve sen tamamen güvende olmadığımı söyleyince... " kelimeler ağzından histerik çıkıyordu.

" Güvensiz mi hissettin? "

Kafamı salladım.

Harry kaşıkla çayını karıştırdı. " Sana hiçbir şey olmayacak, Rose, " dedi. " Buna izin vermeyeceğim, tamam mı? "

Tekrar kafamı salladım.

Bu çok garip, Harry'nin evinde sabagın üçünde çay içmek. Saatler önce bir asansörde sıkışmış ve birbirimize bağırıp çağırmıştık. Şimdi ise Harry bana birşey olmasına izin vermeyeceğini söylüyordu. 

" Ne iş yapıyorsun? " diye sordum.

" Ben muhasebeciyim. " diye cevabladı Harry.

"Bunu biliyorum, fakat...demek istediğim, o adamlar için? "

Harry ağzını açtı. " Ben muhasebeciyim. " diye tekrar etti. Kafam karışmış bir şekilde ona baktım. İfademe fenişçe gülümsedi.

" Numaralar neydi? "bunu söylememek için neredeyse ağzımı kelepçeleyecektim. Harry'nin gözleri patladı.

" Numaralar? "

"Seni...seni takip ettiğim zaman... "

"Elbette. " Hızla ellerini saçlarından geçirdi. Birkaç dakika boyunca mutfakta adımladı.  " Rose, beni dinle. Bunun  hakkında hiçbir şey bilmemelisin, özellikle benim ne yaptığımı. Anlıyor musun? "

" Ama... "

"Saba söyleyemem. Ve söylemeyeceğim. Bu senin işin değil. "

" İş dönüşü ürkütülen bemfim şimdi benim işim değil mi? "

Harry volta atmayı bıraktı. " Sana olanlar için üzgünüm. " dedi. " Ama eğer sana birşey söylersem başın daha fazla belaya girer. "

" Şimdi başım belada mı? "

" Hayır, hayır değil. " Harry sandalyeye yerleşti ve başını ellerinin arasına aldı. " Bunların hepsi lanet bir şekilde karışık. " diye homurdandı.

Onaylamayla kafamı salladım. Çayıma doğru baktım.

" Rose, Rose, Rose, " iç çekti ve kafasını salladı. " Şimdi ne yapacağım seninle? "

Kupadaki çayı uzağa ittim. " Özür dilerim, "dedim. " Ben sadece eve giderim-- "

" Hayır, gitme, " diyerek yukarı baktı.  " Gitme.  "

Bir süre için birbirimizin gözlerine baktık. Harry'nin yeşil irisleri endişe ve aciliyetle bağlıydı.

Kafamı salladım ve çayımı geri çektim.

Harry tekrar çayını karıştırmaya başladı. Beyninde birşeylerin dönüp durduğunu hemen hemen görebiliyordum.

" Onu sevmiyorum. " dedim beklenmedik bir anda.

Harry yukarı baktı, kaşlarını kaldırdı. " Ne? "

" Aaron'ı sevmiyorum. " dedim. " Berbat, hatta ondan hoşlandığımdan bile emin değilim. "

Harry bana bir bakış attı.

" Hatta o gerçek bir doktor değil. " devam ettim. " O sadece bir stajyer. " dudaklarımdan bir kıkırtı kaçtı. Yanaklarımdan süzülen yaşlarla birlikte histerikçe güldüğümü fark etmeden önce kıkırtılarım çoğalmıştı.

Harry gülümsemeden önce tüm bunları kafası karışmış bir şekilde izliyordu. Harry'nin gülümsemesi kıkırtoya dönüştü, ardından yüksek sesli kahkahaya. Sabahın üçünde çay içerken gülerek aptal çiftler gibi görünüyor olmalıydık.

" O-- o bile bu gerçek bir işmiş gibi davranıyor. " kahkahalarımın arasında bağırdım. " Ödeme bile almıyor! " setin tezgaha yaslandım, boğazım çok gülmekten ağrıyordu.

Harry ile ne kadar güldük bilmiyorum. Sonsuzluk gibi görünmüştü, mutlu bir sonsuzluk.

Kahkahalarımız sonunda öldü ve vücudum ağrımaya başladı. Harry bana baktı.

" Nrden o zaman onu sevdiğini söyledin? " diye sordu sanki hiç gülmemişiz gibi.

Dudaklarımı ısırdım. " Seni üzmek istedim. " dedim. Kelimeler dudaklarımdan ben düşünemeden çıkmış gibi oldu. Bu çayda birşey olmalıydı.

Harry gülümsedi, tekrar gülmeye başladı. Ben de güldüm. Hayatımda hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. 

Gülerken Harry'i izledim. Yanaklarında gamzeleri belirdi ve yeşil gözlerini kısarak, kafasını geriye attı. Harry'i gülerken izlemek güzel bir manzaraydı.

Kahkahalarımız kesildiğinde çayımın bittiğini fark ettim. Harry'nin çayının da.

'' Bir sır duymak ister misin? '' diye sordu dirseklerinin üzerinden bana doğru eğilerek.

'' Elbette. ''

'' Senin gösterişçi olduğunu düşünmüyorum. Aslında seninle tanıştığımızdan beri senin iyi bir insan olduğunu düşünüyorum. '' sözler Harry'den kaymış gibi görünüyordu. Bu çayın içinde kesinlikle birşey yoktu. Ağzını eliyle kapattı ve kıkırdadı.

'' Eh, ben de içinde iyi biri olduğunu düşünüyorum. '' dedim. '' Hatta zamanın yüzde doksanında bir pislik olsan bile. ''

Harry tekrar kıkırdadı. Kirli bir espriye gülen liseliler gibi duruyorduk.

'' Dürüst olmak gerekirse, bu çaya ne koydun? '' diye srodum Harry'e, o bizim boş bardaklarımızı bulaşık makinesine yerleştirirken.

'' Annem bunun ben üzgünken benim için kullanırdı. '' dedi. '' Gerçekten çok rahatlatıyor ve düşünmene yardımcı oluyor. ''

'' Güvenilir mi? '' diye sordum.

'' Ne demek istiyorsun? '' 

'' Bu gerçekten İngiltere'den mi? ''

'' Hayır. 7-Eleven'dan* ''

Biz yeniden gülmeye başladık. Ağzım çok gülmekten ağrıyordu. 

'' 7-Eleven'da böyle çay satıldığını bilmiyordum. ''

'' Bilmiyorum. İçine birşeyler koyduğumu düşünüyor gibiydin. ''

Biz yine kahkaha atmaya başladık. Gözlerimden süzülen yaşları sildim.

Yanağımı soğuk mermere dayadım, gözlerim Harry'nin üzerindeydi. Uyanık geçirdiğim saatler bana yetişmiş gibiydi ve esnemeye başladım.

Harry tüm ağırlığını dirseklerine verdi. '' Haydi, kanepede uyuyabilirsin. Eğer kendini daha güvenli hissedeceksen. ''

Ayağa kalktım. '' Hayır, bu iyi. Ben eve gideceğim. ''

Harry tek kaşının kaldırdı. '' Eğer gidersen gerçekten uyuyabilecek misin ? ''

Haklı olduğunu biliyorum. Tekrar esnedim ve Harry sırıttı. Dönüp bir odaya girdi ve tekrar elinde battaniye ve yastıkla döndü. Kanepeyi düzenledi.

" Bu tek seferlik birşey. " diye uyardı beni. Soğuk tutumunu görünce kalbim çarptı ama gözlerindeki akaycı ifadeyle rahatladım.

Gözlerimi devirdim, kanepeye gömüldüm. " İyi. " dedim. " Senin elverişli mağaza çayından sonra başka birşey istemiyorum. "

Harry tekrar güldü ve iyi geceler dileyerek daha önce girdiği odaya döndü. Kapıyı açık bıraktığını fark ettim.

Derin bir nefes alarak kanepede kıvrıldım. Bana verdiği yastık onun gibi kokuyordu. Kumaşa yüzümü gömdüm ve nane kolonya karışımı kokuyu teneffüs ettim.

Daha önce hiç hissetmediğim kadar güvende hissederek anında uykuya daldım.

* 7 - Eleven: Dünya çapında 48.000'i aşkın mağazası bulunan şirketler zinciridir.

Continue Reading

You'll Also Like

54.8K 4.7K 20
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
183K 17.5K 26
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
46.8K 2.1K 27
Her şey salak kardeşimin yalanıyla başladı.. Siz: Delikanlıysan konum atarsın...
740K 61.6K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar taekook