Hırçın Ve Öfkeli Ela Gözler

By sibelccilek

1.4M 53.1K 2.2K

#14 #Genelkurgu 4 Haziran 2017 Kumarda Haşim Bey'e karşı kaybeden Resul, üvey kızını teklif etmişti. Ancak bu... More

Birinci Bölüm
İkinci Bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi İkinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz İkinci Bölüm
Otuz Üçüncü Bölüm
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Beşinci Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Otuz Dokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kırk Birinci Bölüm
Kırk İkinci Bölüm
Kırk Üçüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Fragman
Kırk Yedinci Bölüm
Fragman
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli İkinci Bölüm
Elli Üçüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Elli Sekizinci Bölüm
Altmışıncı Bölüm
Altmış Birinci Bölüm
Altmış İkinci Bölüm
Altmış Üçüncü Bölüm
Altmış Dördüncü Bölüm
Altmış Beşinci Bölüm
Altmış Altıncı Bölüm
Altmış Yedinci Bölüm
Altmış Sekizinci Bölüm
Altmış Dokuzuncu Bölüm
Yetmişinci Bölüm
Yetmiş Birinci Bölüm
Yetmiş İkinci Bölüm
Yetmiş Üçüncü Bölüm
Yetmiş Dördüncü Bölüm
Yetmiş Beşinci Bölüm
DUYURU
Yetmiş Altıncı Bölüm
Yetmiş Yedinci Bölüm

Elli Dokuzuncu Bölüm

13.9K 607 31
By sibelccilek




Sanki iğneler batıyor tenime,
Baştan aşağı ürperten, bir sızı duyumsuyorum
Sanki beni ele geçirmişde, bedenime ve ruhuma sahip olmuş bir şey
Buram buram, iliklerime kadar hissediyorum
Sonra hissettiğim o sızı fırtınasının kollarında buluyorum kendimi
Acıyla süklüm püklüm oluyor ruhum.
Sanki bir bıçak tüm bedenimi eşelemiş.
Kan revan içinde kalmışım
Sanki ruhumuda kırıp dökmüş umarsızca
Aşkın sınavlarından biriyse bu
Ben sınavların en büyüğüne tabi oluyorum.
Ruhumuda içine katıp yaşadığım anlar
Çoktan son bulmuş.
Uyuyarak geçirdiğim büyülü yolcululuğun son zamanlarında uyanmışım gibi
Parmak çoktan şıklamış ve oyun bitmiş...
Bana kalan ise o amansız acı oluvermiş.
Boğazıma oturan bir yumru var, hissediyorum
Kalbime oturan bir karaltı var, anlıyorum
İkisinde de kurtulamıyorum ...
Bakma be adam! Bakma!
Bakma ona öyle...
Çok mu özledin? Çok mu sevmiştin?
Sus, sus bir şey söyleme!
Yalan mıydı yoksa yaşadıklarım, yaşattıkların...
Sus, ne olur sus bir şey söyleme!
Her ne söylersen inanacağım çünkü
Sus, gözlerinin ışıltısında kaybolduğum adam sus!
Yüreğimdeki çığlıklar susmuyor
İçimde olan depremler bitmek bilmiyor
Yüreğimdeki feryatlar durmuyor
Elimde değil sevdiğim , elimde değil...
Korkuyorum, güzel gözlü adam.
Beni sevmemenden o kadar çok korkuyorum ki
Sev beni, sevmezsen artık gözlerinde olamazsam ölürüm ben...
Seni seviyorum güzel yürekli adam
Seni seviyorum
Bakma ona öyle, ne olur bakma...
Korkuyorum çok...
Yüreğimde büyüyor sızı
Korkuyorum çok...


Nur Sevinc okuyucum tarafından hikayem için yazılmıştır.




Urfa'ya döneceğim... Genç kızın sertçe söylediği sözler Baran'ı korkutmuştu. Ne Urfa'sı, ne gitmesi? "Hiçbir yere gidemezsin!" diye karşılık verdi genç adam otoriter bir ses tonuyla. "Şimdi beni dinleyeceksin, benim söylediklerimi duyduktan sonra karar verirsin ne yapacağına. Ama şimdi beni dinleyeceksin!" Son sözlerini üstüne basa basa söylemişti Baran.

Leyla, başını dikleştirdi. Kararında çok ciddiydi ve Baran'ın söylediklerini dinlemeyi düşünmüyordu. Geçmişte yaşadıkları aşklarını mı anlatacaktı? Onu nasıl sevdiğini, en yakın arkadaşıyla onun uğruna kavga ettiğini mi anlatacaktı? Bunları dinlemeyi istemiyordu.

"Ben anlatacaklarını duymak istemiyorum."

"Olanları tam olarak bilmiyorsun, bunun için anlatıklarımı dinlemeye mecbursun. Oturur musun?" Salonun sağ tarafında duran koltuklardan bir tanesini gösterdi o sırada.

Sonunda dinlemeye karar veren Leyla hala inadını sürdürerek, "Böyle iyiyim ben, sen anlatmaya başla. Eğer yalan anlatırsan, gider Alagül denen kızla konuşur her şeyi öğrenirim!" Sonunda içini rahatlatan tehditini savurdu ve sessizce Baran'ın anlatacaklarını bekledi.

Baran, hırçın meleğinin yüz ifadesini gördüğünde gülümsemeden edemedi. Böyle ciddi bir durumda bile gülebildiğine inanamıyordu. Az önce karısı ona tırnaklarını göstermiş saldırmaya hazır bir şekilde duruyordu ama şimdi ise sessizce onun söyleyeceklerini büyük bir inatçılıkla bekliyordu. Onu daha fazla sinirlendirmeden sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Alagül'le dediğim gibi ortaokul arkadaşıydık ama ben liseye gittiğim zamanlarda da görüştük. Doğukan da bizimleydi... Alagül'e ben her zaman arkadaş gözüyle baktım Leyla... O benim arkadaşımdı... Ama onun beni sevdiğini Amerika'ya gitmeden birkaç ay önce öğrendim. Doğukan'ın hep Alagül'ü sevdiğini biliyordum o yüzden o kıza karşı nasıl başka duygu hissedebilirim ki? Doğukan, Alagül'ün beni sevdiğini duyduğunda beni suçladı. Ona ihanet ettiğimi düşündü ama öyle değildi işte... O benim her zaman için arkadaşım, kardeşimdi... Zaten Amerika'ya gittikten sonra ondan bir haber almadım. İlk defa gittiğimden sonra seninle beraber onu burada gördüm..."

Leyla, Baran'ın anlattıklarını düşünüyordu şimdi. Alagül Baran'ı seviyordu... Sadece bir noktada takılı kalmıştı. Alagül denen kız Baran'a zamanında aşkını itiraf etmişti. Ve o kız hala kocasını seviyordu. Evet, bugün gördüğü bakışlarında sevgi vardı...

Baran'ın gözlerine baktı uzunca. Söylediklerinin doğruluğunu arıyordu bu gözlerde. Güven veren bakışları, onun gerçekten o kızı arkadaş gibi gördüğünü gösteriyordu. Fakat az önce ona baktığında neden farklı duygular hissetmişti genç kız? Aralarındaki çekimin neden kurbanı olmuştu? Genç adamın bakışları neden onu gördüğünde aniden yumuşamaya başlamıştı. İşte bu sorular hala Leyla'nın aklını kurcalıyordu.

Baran, karısının hırçın bakışlarındaki hafiflemeyi gördüğünde derin bir nefes almıştı. Sonunda onun söylediğine inanıyordu. Aralarındaki güven duygusu hayat bulmaya başlıyordu. Her ne kadar olaylar karışmış olsa da anlatıklarını dinlemiş olması bile genç adam için büyük bir lütuftu. Ona daha fazla yaklaştı ve karısının bileğini tuttu yavaşça. "Lütfen yanlış anlaşılmalar yüzünden aramızı bozmayalım."

Leyla, tereddütle kafasını karıştıran soruları sormaya devam etti. İçi hala rahatlamamıştı. "O kız senin için ne ifade ediyor?"

Bu soruyla beraber Baran derince nefes aldı. Alagül onun için ne ifade ediyordu? Ne söyleyebilirdi ki. Her söylediği söz Leyla tarafından yanlış anlaşılabilirdi. Sözlerini dikkatle seçerek cevaplamaya başladı. Alagül... Uzunca düşündü. Onu gözü yaşlı bir şekilde bırakıp gittiği anı hatırladı. O hayran olduğu gözlerin onun yüzünden yaşlarla dolmasıyla içinin nasıl parçalandığını hatırladı. Birlikte dertleştikleri günleri hatırladı... Güldükleri, eğlendikleri ve ağladıkları... Alagül, bir kardeşi gibiydi. Zeliş'i nasıl sahiplenebiliyorsa onu da o şekilde sahiplenirdi. Ama içindeki ona karşı duyguların başka türlü bir sevgi olmadığını biliyordu.

O, aşkın, derin sevginin nasıl bir şey olduğunu son aylarda çok iyi anlamıştı. Leyla'yla tutkunun, özlemenin, bir bakışla eriyebilmenin nasıl bir şey olduğunu acı bir şekilde anlamıştı. Onu şu anda bile özlüyordu. Karşısında dururken, gözlerine dalarken bile özlüyordu. Arkadaşlık bambaşka bir şeydi. Bu duygudan çok farklıydı. Baran bunun farkını çok iyi anlayabiliyordu şu anda.

"Alagül dediğim gibi benim kardeşim gibiydi. Aramızdaki bağ da bundan ibaret. Evet, o zamanında bana karşı farklı duygular hissetmiş olabilir ama o şimdi evli ve kendi hayatını kurmuş. Onu benden kıskanmanı gerektirecek bir durum yok."

Baran'ın aslında Leyla'nın onu delice kıskanması çok hoşuna gitmişti. Fakat işin boyutu büyüdüğünü fark ettiğinde bu hoşlanmayı bir kenara atmak zorunda kalmıştı ki Leyla çok ciddiydi bu konuda. Bir an için Urfa'ya bile dönmeyi düşünebilmişti karısı. Hırçın ve öfkeli meleği...

"Onun sana nasıl baktığını gördüm!"

"Aynı Ahmet'in sana baktığı gibi mi bakıyordu yoksa?" Baran'ın tepkisi ağır oldu. O da zamanında onunla beraber değil miydi? Açık açık yüzüne onu sevdiğini söylememiş miydi? O da geçmiş değil miydi? Şimdi Alagül için hesap mı soruyordu? Madem geçmişten bahsediyorlardı, Baran da oyunu kuralına göre oynamaya karar verdi. Ahmet'i düşünür düşünmez yüz hatları aniden kasıldı, kaşları çatıldı.

Leyla bir an için donup kaldı bu tepkiyle. Ahmet'i neden hatırlatıyordu ki şimdi? O hiçbir zaman geçmişini gizlememişti ki. Açık açık gerçekleri yüzüne söylemişti. Birden darmadağın olan genç kız güçlükle, "O... o aynı şey değil!" dedi. Ahmet'i hatırlamak, onu gömdüğü yerden tekrar çıkarmak gibi olmuştu. Kalbinin derinliklerine gömdüğü, ona karşı olan sevgisini harcadığı günleri hatırladı acı bir yüz ifadesiyle.

"Peki söyler misin, sen onu sevdiğini haykırırken nasıl hissediyormuş karşısındaki insan? O adamın seni sevdiğini düşündükçe neler hissetiğimi anlayabiliyor musun şimdi?"

"Barann... Bunu neden yapıyorsun?" Baran'ın sözleri bir hançer gibi yüreğine saplanıyordu. Genç adamın zamanında yaşadıklarını bu sözlerle çok daha iyi anlamaya başladı. Bu acımasız duygu insanın için yakıp kavurabiliyordu.

"Beni anlamanı istiyorum... Beni yargılarken bir düşünmeni istiyorum. Artık hayatımın seninle başladığını bilmeni istiyorum. Kimsenin aramızı bozmasına izin vermeden seninle yaşamayı istiyorum."

Ellerini tutan Baran'ın elleri genç kızın vücut ısısını attırıyordu. Bu sözler gerçek miydi? Nutku tutulmuştu. Genç adamın bakışlarına baktığında her şeyin gerçek olduğunu anladı. Ne diyebilirdi ki bu sözlere karşılık?

Ben de seninle yaşamayı istiyorum. Ben de... Kimseyi düşünmeden, kimsenin duygularımıza müdahale etmesine izin vermeden. Kimsenin...

Boğazında oluşan büyükçe bir kümeyi yutkunarak yok etmeye çalıştı. Kuruyan boğazı konuşmasına engel oluyordu. Kısık sesle, "Ben de istiyorum..." dedi duygularını ifade eden gözleriyle.

Beklediği cevabı alan Baran, genç kızın dudaklarına uzandı. O kadar yakınında duruyorduki adım atmasına bile gerek kalmadı dudaklarına uzanabilmesi için. Ellerini sımsıkı tutarken dudaklarına dokundu. Duyguları karşılıklıyken, birbirlerini bu kadar arzuluyorken, ayrı kalmak zor geliyordu iki genç için. Baran boşta kalan diğer eliyle genç kızın belini kavradı ve onu yakınına çekti. Her geçen saniye kalbinin atışları hızlanıyor, hissettiği duygular şaha kalkıyordu. Ondan uzak kalmak acı veriyordu artık ona. Özlemini hiçbir şey gidermiyordu. Onu öperken daha da arzuluyordu onu...

Leyla, erkeksi dudakların ona yaklaştığı anda başka bir dünyaya yolculuğa çıktı. Öyle güzeldi ki onun yakında olmak, öyle güzeldi ki aynı duyguları paylaşmak genç adamla, kendini bir rüyada hissediyordu. Hiç bitmesini istemediği bir rüyada... Ömür boyu sürmesini istediği bir rüyadaydı. Genç adamın dudaklarını hafif dokunuşlarla öpmesine karşılık verdi sevgiyle, duyguyla.

"Of sonunda buldum sizi! Bütün konağı dolaştı..." Zeliş gördüğü manzarayla beraber sessizliğe gömüldü. Yine yanlış bir zamanda yanlış yerde bulunuyordu. Bu sefer Baran onu kesin öldürecekti. Büyülü ortamın aniden bozulmasına sebep olduğundan dolayı hayal kırıklığına uğradı. Yüzü hızla kızarmaya başladı. "Şey, sanırım rahatsız ettim."

Baran ve Leyla kapının açılmasıyla ve Zeliş'in sesiyle aniden ayrıldılar. İkisi de büyük hayal kırıklığına uğramışlardı. Baran içinden şansına lanetler okuyordu. Böyle bir şans olamazdı! Bütün yanlış zamanlamalar onu mu buluyordu? Delirecekti...

Zeliş, aniden kararan yeşil gözlerle karşı karşıya kaldığında ister istemez yutkundu. "Öğle yemeğine çağırıyorlardı sizleri..." diyerek suçunu hafifletmeye çalıştı ama nafile.

Leyla bile Zeliş'in gelmesine bir an için üzülmüştü. Ama onun bu durumda bir suçu olmadığını düşünerek sıcak basan bedenini Baran'dan uzaklaşıp arkadaşının yanına gitti. "Çok beklettik onları, merak etmeleri doğal."

"Bilselerdi meşgul olduğunuzu çağırtmazlardı yemeğe..."

"Zeliş!"

"Zeliş bazı şeyleri zorluyorsun, bunun umarım farkındasındır." Baran'ın gergin ses tonu Zeliş'e bir tehdit gibi geldi.

Masum bir tebessümle karşılık verdi Zeliş. "Galiba farkındayım."

Baran derin bir iç çekişten sonra Leyla'yı omzuna dokunup kapıya doğru ilerledi. Öğle yemeğinde yaşanılacak olan gerginliği şimdiden tahmin edebiliyordu.





---



Leyla'mızın çabuk sakinleşmesi sizi yanıltmasın daha yeni başlıyor hırçın güzelimiz...  
Hikayeye desteğinizi bekliyorum 😊

Continue Reading

You'll Also Like

5.2M 240K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.7M 101K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
1M 54.5K 41
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
70.2K 1.1K 40
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.