Hırçın Ve Öfkeli Ela Gözler

sibelccilek द्वारा

1.4M 53.1K 2.2K

#14 #Genelkurgu 4 Haziran 2017 Kumarda Haşim Bey'e karşı kaybeden Resul, üvey kızını teklif etmişti. Ancak bu... अधिक

Birinci Bölüm
İkinci Bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi İkinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz İkinci Bölüm
Otuz Üçüncü Bölüm
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Beşinci Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kırk Birinci Bölüm
Kırk İkinci Bölüm
Kırk Üçüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Fragman
Kırk Yedinci Bölüm
Fragman
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli İkinci Bölüm
Elli Üçüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Elli Sekizinci Bölüm
Elli Dokuzuncu Bölüm
Altmışıncı Bölüm
Altmış Birinci Bölüm
Altmış İkinci Bölüm
Altmış Üçüncü Bölüm
Altmış Dördüncü Bölüm
Altmış Beşinci Bölüm
Altmış Altıncı Bölüm
Altmış Yedinci Bölüm
Altmış Sekizinci Bölüm
Altmış Dokuzuncu Bölüm
Yetmişinci Bölüm
Yetmiş Birinci Bölüm
Yetmiş İkinci Bölüm
Yetmiş Üçüncü Bölüm
Yetmiş Dördüncü Bölüm
Yetmiş Beşinci Bölüm
DUYURU
Yetmiş Altıncı Bölüm
Yetmiş Yedinci Bölüm

Otuz Dokuzuncu Bölüm

16.5K 567 12
sibelccilek द्वारा

"Kimi bekliyoruz Allah aşkına Soner? Başlayalım artık, yoksa bitiremeyiz buraları gezmekle. Akşam uçağa yetişmek istiyorum, beni buraya bağlayan hiçbir şey kalmadı artık."

Yıllar önce annesini de babasının ölümünden bir sene sonra kaybeden Ahmet, memleketine olan bağlarını düşündü. Ne vardı artık onu buraya bağlayan? Arkadaşları ve tanıdıklarından başka? Kim için kalmalıydı? O artık büyük işlerin adamıydı. Burada diğer arkadaşları gibi esnaflarda çalışacak biri değildi. Büyük hedeflerin peşindeydi. Her zaman için hedeflerini büyük tutan ve onlara ulaşabilmek için elinden geleni yapıp hırslarının esiri olan birisiydi.

"Birini bekliyorum, sabret biraz daha."

"Hangi ara tanıştın birisiyle?"

Soner az ileride etrafına bakan kumral tenli genç kızı gördü. O zarif ince belin üzerinde dalgalanan uzun kahverengi saçlı ve güneşte parlayan menekşe gözlü genç kızı görür görmez tanımıştı. Yüzünde garip bir tebessümle heyecanla hızla yanına doğru ilerlerken arkasından "Nereye?" diye seslenen Ahmet'i duymazdan geldi.

Zeliş, kendine doğru gelen Soner'i görünce rahatladı. Çünkü etrafındakileri inceleyip onu aramaktan yorulmuştu.

"Bu iyiliğinizi nasıl öderim?" diye sordu Soner çekici bir gülümseme eşliğinde.

"Önemli değil, buyurun künyeniz." Zeliş, hiçbir yakınlık göstermeden uzattı elinde tuttuğu künyeyi.

"Teşekkür ederim ama ben yinede bu iyiliğinizi karşılıksız bırakmama niyetindeyim. Buradaki restoranı çok övüyorlar. Lütfen en azından bunu yapmama izin verin."

"Gerçekten gerek yoktur, ayrıca sizinle burada rahatça gezemem. Burada duran on kişiden ikisi kesin babamı tanıyordur. Babamın bu durumu hoş karşılayacağından şüpheliyim."

Soner çevresine bir göz gezdirdi. Kenarda kahvede oturan birkaç adam geldiğinden beri zaten kendisini inceliyordu. Giyiminden dolayı yadırgadıklarını düşünmüştü ama şimdi daha farklı düşünmeye başladı.

"Soner, ne zaman..." Durakladı yanlarına yaklaştığında Ahmet. "Zeliş?" Şaşkınlıkla dile getiren bu sözler kötü bir yüz ifadesiyle sonlandı. Ahmet, gerilen hatlarıyla karşısındaki kızı inceleliyordu.

Allah Kahretsin! Nasıl unutabildin sen bunu Soner? Nasıl bu kadar unutkan olabildin? Leyla'nın arkadaşı olan Zeliş Ahmet'le karşılaşınca neler olabileceğini neden düşünemedin? Neden? Kendine içinden lanetler okurken bir yandan da Zeliş'in verebileceği tepkiyi düşünüyordu.

"Ahmet? –şaşkınlıkla durakladı- Siz arkadaş mıydınız?" diye Soner'e sordu.

"Askerlik arkadaşım."

"Demek o meşhur askerlik arkadaşı sendin. Doğrusu bu kadar çabuk Leyla'yı unutabileceğini hiç düşünmemiştim Ahmet. Her gün nasıl seni düşünerek pişmanlık ve suçluluk duygularıyla kendini yiyip bitirdiğini biliyorum. Meğer değmezmişsin!"

Zeliş bu sözleri küçümseyerek dile getirirken Ahmet'in bütün öfkesi açığa çıktı tekrar. Gözlerini kısıp genç kıza bir kaplan gibi saldırmaya hazırdı.

"Her gün beni düşündüğü için zaten benimle gelmeyi reddetti değil mi? Ben yokken hiç zaman kaybetmeyerek kendine zengin birisi bulmuş zaten!"

"Sen neler saçmalıyorsun!" Zeliş bu duyduklarıyla dehşete düşmüştü. Leyla bu adamı nasıl sevebilmişti? Bu kadar ahlaksız, düşüncesiz, bencil birini nasıl günlerce düşünüp ağlayabilmişti.

"Lütfen kapatın bu konuyu. Ahmet sen de lütfen biraz uzaklaşır mısın, geliyorum ben." Soner'in otoriter ve sert sesi aralarına girdi. Bu durumun sorumlusu olarak kendini görüyordu. O suçluydu ve düzeltmesi gerekirdi.

Ahmet öldürücü bakışlarla istemeyerek de olsa arkasını dönüp gitti.

"Leyla'nın arkadaşı olduğumu biliyordun, beni bilerek mi çağırdın buraya ha?" Öfkesini hala kusamadığı için Soner'e bağırmaya devam ediyordu.

"Biraz sakinleşir misin lütfen? Biliyorum hepsi benim hatam, ama bilerek yaptığım bir şey yok. Üzgünüm bu durumdan dolayı."

Zeliş derince soludu. "Sen de onun saçmalıklarına inanıyor musun?"

"Leyla'yı tanımıyorum, o yüzden bir şey diyemeyeceğim."

"Kötü bir karşılaşmaydı, ben artık gitsem iyi olacak." Hiçbir şey demeden ayrılmak isteyen Zeliş'e müsaade etmedi Soner.

"Dur lütfen, bu akşam dönüyorum İstanbul'a. Ne dersin sene başında görüşür müyüz İstanbul Üniversitesin'de?" Soner içtenlikle konuşurken, Zeliş ona bakan ışıltılı gözleri inceledi.

Bu gözler neden ona karşı bu kadar ilgiliydi? Her koşulda tekrar görüşmek için neden fırsat kolluyordu bu adam? Ne düşünüyordu onun hakkında, ne istiyordu?

Çok garip ama bu bakışların altında hissettiği başka şeyler vardı. Neler saçmalıyorsun Zeliş! Git evine artık!

"Size iyi yolculuklar."

Size iyi yolculuklar... Başka hiçbir şey yok. Ne bir yanıt ne bir gülümseme. Genç kız yanından ayrılırken içi burkuldu. Bu buluşmayı böyle düşünmemişti. Her şey çok daha farklı olabilirdi. Eli bomboş geri dönecekti. İyi yolculuklar...

Unut gitsin Soner, ilk gördüğün kız mı sanki? İlk görüşte aşkı mı temsil edeceksin yoksa? Hah, gülerim... İstanbul'a döndüğünde diğerleri gibi onu da unutacaksın.

Peki neden o güzel yüzü aklından çıkmıyordu? Menekşe rengindeki gözleri neden zihnini uyuşturuyordu. Neden?







***





Düğüne kalan son günlerde telaş iyice artmış anneler ne yapacağını şaşırmıştı. Durmadan çeyiz için hazırlıklarını tamamlamaya çalışan annesi ona yorumunu soruyor ve yardım bekliyordu. Artık sıkılma noktasına gelen Leyla, odasına kapatmıştı kendini.

Üç gündür Baran'ın telefonlarını açmıyordu. O ne kadar ısrarcı davranıyorsa o da o kadar inatçıydı. Dün akşam Baran evlerine geldiğinde odasından çıkmamış, hiçbir yanıt vermemişti. Kapısını tıklayan o sert elin ve sesin etkisini hala hissediyordu. Oldukça kararlı olmasına rağmen, Leyla açmadığı sürece odasına girmemişti.

Ayrıca annesinden öğrendiğine göre dün akşam yatak odası takımına bakmak için gelmişti. Birlikte yatak odalarını beğenmeye gideceklerdi. Ama Leyla annesine bu konuyla ilgilenmediğini, herhangi bir takım olabileceğini söyledi. Tavrını ağır bir şekilde koymuştu. Kararlıydı. Baran bazı şeyleri farkına varıp ondan özür dilemediği sürece konuşmayacaktı.

Düğün olsa da evlenseler de bu bir şeyi değiştirmeyecekti.

Annesi odasına girdiğinde yatakta doğruldu Leyla.

"Leyla, kızım. Eczaneye bir gidebilir misin? Şeyda'nın midesi çok ağrıyor."

Leyla ayağa kalktı. "Peki giderim, çok mu kötü?"

"Sabah bir şeyi yoktu, öğlene doğru başlamış."







***





Günlerdir Leyla'yı aramaktan usanmıştı. Sonunda sabrını kaybedip evine gittiğinde odasının kapısını açmayıp onunla konuşmayışı onu fena halde sinirlendirmişti. Ama bir şey diyemedi. Haklıydı. O gün fazlasıyla sınırı aşmıştı. Kendine göre haklı sebepleri olabilirdi ama onun bir suçu yoktu. Genç kız ne yapmıştı da o kadar öfkelenebilmişti?

Sadece gülümsemesinden dolayı mı kendini bu denli kaybetmişti. Şimdi düşündükçe ne kadar saçma olduğunu anlıyordu. Ama o an geldiğinde her şey çok farklı oluyordu. İpler kopuyor, ruhu bedeninden ayrı çalışıyordu. Duygularının esiri olup hareket ediyordu.

Ama böyle devam edemezdi. Her istediğinde onu bu şekilde kıramazdı. Bunun sonuçlarına katlanamazdı!

Düğünden ertesi gün Doğukan'la ilgili bir takım araştırma yapan Baran, kötü hiçbir şeye ulaşamamıştı. Tek bildiği Leyla hakkında araştırma yapmış olduğuydu. Peki neden araştırma yapmıştı? Niçin?

Bunları düşündükçe deliye dönüyordu. Endişeyle onun ilk hamlesini bekliyordu.







***






Evlerine fazla uzak olmayan Eczaneye doğru yürüdü Leyla. Kız kardeşi için endişelenmişti biraz. Onun acı çekerken yüz ifadesi gözünden canlandı. Onlara bir şey olsa ne yapardı o? Düşüncesi bile ızdıraba yol açıyordu yüreğinde...

Öğlenin yakıcı sıcağı yine gün yüzündeydi. Fazla insanın geçmediği bir caddeden karşıya doğru geçerken gözüne yerde yatan biri ilişti. Uzaktan neler olabileceğini tahmin etmeye çalışırken adımlarını hızlandırdı.

Telaşla yerde yaralı yatan adamın yanına koştu. Beyaz gömleğinin üzeri kanla doluydu. Dehşete düştü genç kız. Ne yapacağını şaşırmış bir halde yardımcı olma telaşındaydı. Eli kolu bağlanmış haldeydi. Yaşadığı korkuyla az önce dikkat edemediği adamın yüzüne baktı. Olamaz...

"Siz..."

"Kurtarıcım geldi." Genç adamın yüzündeki acı tebessüm Leyla'yı daha da şaşırttı. Bu nasıl bir tesadüftü?

"Doğukan Bey, neler oldu size?" Leyla'nın sesi endişe doluydu. Yaranın nerede olduğuna bakmaya çalışıyordu.

"Sormayın, şerefsizin biri telefonda konuşurken cüzdanımı çalmaya çalıştı, vermeyince yaraladı. Ah... Küçük bir sıyrık sadece." Elini sağ kolunun üzerinde tutuyordu.

Leyla, üzüntülü bir ifadeyle sağ koluna uzandı genç adamın. "Bir bakayım isterseniz."

"Kolumdan tutup ayağa kalkmama yardımcı olursanız daha memnun olurum."

"Elbette."

Ayağa yavaşça kalkmasına yardımcı olduktan sonra Doğukan cep telefonunu çıkardı cebinden.

"Eve gidip doktorumu çağırmam gerekiyor. Ama eve nasıl yalnız gideceğim bu haldeyken." Acıklı ses tonu Leyla'yı kararsız bırakıyordu. Tüm yardımseverlik duyguları açığa çıkmıştı. Zor durumda olanlara yardımcı olma içgüdüsü küçüklükten beri aşılanmıştı ona. Nasıl yarı yolda bırakabilirdi ki şimdi bu genç adamı?

"İsterseniz ben yardımcı olayım size eve kadar."







---


Sizce Doğukan neyin peşinde?

Baran, Leyla'yı onun evine gittiğini duyarsa ne yapar?

Sevgiler :)   

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

Gamzeliler/Gerçek Ailem derindamavi द्वारा

सामान्य साहित्य

966K 57.2K 74
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
ZEMHERİ yudumsucan द्वारा

सामान्य साहित्य

124K 5.7K 14
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
202K 8.6K 24
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...
DİLHUN Zalim Ağa zalim_yazar द्वारा

सामान्य साहित्य

5.3M 247K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...