Hırçın Ve Öfkeli Ela Gözler

By sibelccilek

1.4M 53.1K 2.2K

#14 #Genelkurgu 4 Haziran 2017 Kumarda Haşim Bey'e karşı kaybeden Resul, üvey kızını teklif etmişti. Ancak bu... More

Birinci Bölüm
İkinci Bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi İkinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz İkinci Bölüm
Otuz Üçüncü Bölüm
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Beşinci Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Otuz Dokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kırk Birinci Bölüm
Kırk İkinci Bölüm
Kırk Üçüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Fragman
Kırk Yedinci Bölüm
Fragman
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli İkinci Bölüm
Elli Üçüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Elli Sekizinci Bölüm
Elli Dokuzuncu Bölüm
Altmışıncı Bölüm
Altmış Birinci Bölüm
Altmış İkinci Bölüm
Altmış Üçüncü Bölüm
Altmış Dördüncü Bölüm
Altmış Beşinci Bölüm
Altmış Altıncı Bölüm
Altmış Yedinci Bölüm
Altmış Sekizinci Bölüm
Altmış Dokuzuncu Bölüm
Yetmişinci Bölüm
Yetmiş Birinci Bölüm
Yetmiş İkinci Bölüm
Yetmiş Üçüncü Bölüm
Yetmiş Dördüncü Bölüm
Yetmiş Beşinci Bölüm
DUYURU
Yetmiş Altıncı Bölüm
Yetmiş Yedinci Bölüm

Yedinci Bölüm

25.6K 920 6
By sibelccilek

Leyla, sabah uyandığında karmakarışık duygular içerisindeydi. Dalgın dalgın elindeki anahtarlığa bakıyordu. Ahmet'in İstanbul'a gitmeden önce ona hatıra olarak verdiği anahtarlığa. Leyla için çok değerli olan anahtarlık... Verirken aynı zamanda anlına duygulu bir buse kondurmuştu. Leyla gözleri dolu bir şekilde  aynı zamanda elindeki anahtarlığı sımsıkı tutarak, "Seni bekleyeceğim," demişti. Ahmet'in son bakışlarını bir türlü aklından çıkaramıyordu.

Leyla, öfkelenerek ayndaki yansımasına baktı. Dün gece olanları düşünüyordu. Dün geceden beri kendine kızıp durdu, nasıl olupta o kadar ileriye gitmesine izin verdiğine hala inanamıyordu. Olayların bu şekilde gelişmesine müsaade etmemeliydi. Baran'la bir daha yalnız kalmamalıydı. Çok tuhaf bir şekilde onun yanında ne yapacağını şaşıyor, elinde olmayarak bocalıyordu. Kesinlikle onunla bir daha yalnız kalmamalıydı!

Gözlerinin altındaki hafif şişliğe baktı. Dün gece olanları düşünmekten, öfkesinden uyuyamamıştı. Hatta arabadan indikten sonra, bir tokatın az geldiği düşüncesiyle telafi etme niyetiyle tekrar dönmeyi düşünmemiş değildi. Ama o kışkırtıcı alaylı yeşil gözlerle yine karşı karşıya kalma tehlikesini göze alamamıştı.

"Şeyda, Hazar'ı da al odadan çık!" Hazar'ın gürültüsüne dayanamıyordu sabah sabah.

"Bu sabah çok keyifliyiz bakıyorum da," dedi Şeyda bozularak.

Leyla cevap vermedi. Sadece kız kardeşinin Hazar'ı odadan çıkarmasını bekledi. Ellerini altın-kahverengi saçlarının arasından geçirdi. "Berbat görünüyorsun Leyla," dedi içini çekerek.

Aniden kapı açıldı. Sude, hızla ablasının yanına geldi. "Leyla abla, Baran abi geldi."

Leyla gözlerini ayırarak Sude'ye döndü. "Ne?" diyebildi sadece.

"Baran abim dışarıda, seni almaya geldiğini söylüyor. Sanırım düğün alışverişine çıkacakmışsınız."

"Ne yaptığını sanıyor bu adam! Nerden çıktı bu düğün alışverişi..." Leyla öfkesine hakim olamıyordu, hızla odadan çıktı.

Bahçede, kanepede bir ayağını diğer bacağının üzerine atmış olan Baran'a bakıyordu. Hızlı adımlarla ona doğru yürümeye başladı. Yanında duran annesine aldırmadan, "Sende, önceden haber verme adeti yok mu? (!)" dedi ses tonunun yüksek çıkmasına engel olamayarak.

Baran, oturma pozisyonunu değiştirmeden sadece bakışlarını Emine Hanım'dan Leyla'ya çevirmekle yetindi. Yüzünde nazik bir gülümsemeyle, "Sanırım yok," dedi.

"O zaman, bir dahaki sefere önceden haber verdiğinde gideriz." Tam tekrar gitmek için arkasını dönüyordu ki annesi Emine Hanım, "Leyla!" diye uyardı.

Leyla, istemeyerek de olsa yüzünü tekrar annesine çevirdi. "Efendim anne!"

"Odana gidip hazırlanıyorsun ve Baran'la on beş dakika sonra düğün alışverişine çıkıyorsun. Baran oğlumun işinden gücünden bu tür işlere vakit ayırıp geldiğine şükret."

Baran bu sözlerden sonra muzipçe gülümsedi ve onaylar gibi başını salladı. Leyla öfkeden sağ ayağını hızla yere vurup odasına gitti. Bu tür emrivakilerden nefret ediyordu. Baran'la birlikte düğün alışverişine gitmek zorunda oluşundan nefret ediyordu. Baran'la yalnız kalma düşüncesinden nefret ediyordu!

Üzerine basit bir kot pantolonu ve önü hafiften dekolteli olan mavi bir bluz giyinip odadan çıktı hemen. Saçlarını açık bırakmıştı. Onlara özenmeye, ne isteği ne de öfkesinden dolayı hali vardı.

Baran, Leyla'yı hazırlanmış bir şekilde yanına doğru geldiğini görünce yüzü birden aydınlandı. Dün geceden beri o da onu düşünüyordu. Sabah uyanır uyanmaz annesini düğün alışverişine gitme vaktinin geldiği konusunda ikna etmeye başarmıştı. Annesi ne kadar bu tür geleneksel alışverişe yalnız gidilmemesi gerektiğini söylemiş olsa da Baran yalnız olmaları konusunda ısrarcı olmuştu. Kendine inanamıyordu Baran, bu kıza bu kadar tutulduğuna inanamıyordu! Duygularının farkında olmadan ona karşı nasıl böyle derinleştiğini anlayamamıştı.

Gri rengi keten pantolonu ve krem rengi sade tişörtünün içinde her zamanki gibi çekici görünen Baran yeşil gözleriyle, kendisine doğru gelen öfkeli bakışlı, asi kızı hayranlıkla seyrediyordu. Nasıl da doğal, güzel görünüyor... Diye içinden geçirerek içini çekti.

"Gidelim mi?" diye sordu Baran Leyla yanında durduğunda.

Leyla Baran'la göz göze gelmek istemediğini özellikle ifade etmek ister gibi gözlerini başka yere odaklamaya çalışıyordu. Baran'ın sorusunu cevapsız bırakarak, kapıya doğru yürümeye başladı.

Baran bu duruma alıştığı için sadece başını iki yana sallamakla yetindi. "İyi günler sizlere," deyip Leyla'nın arkasından yürümeye devam etti.



***



"Neden gelinliklere ısrarla bakmayı reddettiğini anlayamadım!" Baran, elinde birkaç mağaza poşetleriyle Leyla'nın yanında yürüyordu. Birkaç hafta önce Amerika'dan döndüğünde kendini bu pozisyonda göreceğini söyleyen olsaydı güler geçerdi.

"Gelinlik alınmadığı için düğünün iptal olacağını sanıyorsan yanılıyorsun. Babam için fark etmez, her şekilde düğün gerçekleşir."

Leyla durakladı. Başını Baran'a çevirdi. "Ya, gelinliği seninle seçeceğimi nereden çıkardın?"

"Başka bir seçeneğin yok," dedi Baran kayıtsızca. Sırıtıyordu, Leyla'nın sinirlerini bozmaktan büyük keyif aldığı her halinden belliydi.

"Başka bir seçenek her zaman vardır. Gelinliği almamı çok istiyorsan, başka bir gün annemle gelir alırız. Sen olmadan!"

Baran karşıdaki mağazanın önündeki adama baktı. Leyla'yı ilk sefer gördüğü yerdi. Adamın o günkü çaresizliği aklına geldi ve yine gülmeden edemedi. "Komik olan ne?" diye soran Leyla'ya baktı tekrar. Aksi bir ses tonu Leyla'nın vazgeçilmeziydi.

Baran'ın baktığı yere çevirdi başını. Beyaz bir elbise için derin bir pazarlığa girmişti bu adamla. Çok tuhaf ama, Baran geldikten sonra bu inatçı tavrından vazgeçip istediği fiyata vermeyi kabul etmişti elbiseyi. Tabii ya! Baran bunu sağlamıştı... Hızla başını çevirdi. "O gün elbiseyi ucuza almamı sen mi sağladın!"

Leyla kendini çok kötü hissediyordu. Eğer Baran'ın paranın diğer kalanını verdiği doğruysa bunun altında kalmayacağını söylüyordu kendisine içinden.

"Hayır," diye cevapladı Baran sakince. "O kadar çekişmeli bir pazarlık içindeydin ki, adamcağız sana o fiyata vermediğin de başına geleceklerinden endişelenmişti."

Leyla, bu sözlerden sonra biraz olsun gülümsediğini gördüğünde, Baran içi huzurla dolmuştu. Çok tuhaf ama, Baran Leyla'yı mutlu etmek istiyordu. Bunun için içinde inanılmaz bir istek vardı.

Leyla içi rahatlamış bir şekilde yürümeye devam etti. Kısa bir süre sonra bu durumdan sıkılarak, "Artık eve gitsek mi? Yeterince bu sıcakta dolaştık. Beni dinlemiyor musun? Gidelim diyorum!"

Baran dalgın bir şekilde mağazanın birinde asılı olan kırmızı bir elbiseye bakıyordu. İçinde Leyla'yı hayal etti. Hızla Leyla'nın elini tutup mağazaya doğru çekti... "Ne yapıyorsun, gidelim dedim! Yoruldum.."

Mağaza girdiklerinde bir bayan, "Buyurun efendim," dedi. Baran hemen vitrindeki elbiseyi göstererek, "Bu elbiseye bir bakabilir miyiz," dedi.

Leyla elini Baran'dan kurtardıktan sonra, "Baran, ben elbise falan istemiyorum. Hele de kırmızı bir tane hiç!"

Baran bayanın uzattığı elbiseyi aldı eline. V yakalı dizine kadar uzanan parlak kırmızı renginde olan bir elbiseydi. Kışkırtıcı derece çekici duruyordu. Sade ama çekici.

"Bunu benim için dener misin?" Baran hayranlıkla bir elbiseye birde Leyla'ya bakıyordu.
Leyla sinirle, kelimelerin üstüne basarak, "Ben elbise istemiyorum! Gidelim," dedi.

"Leyla! Lütfen..." Baran'ın sesi çok yumuşak çıktı. Bir süre bakıştılar. Baran şimdiye kadar böyle duygular hissetmemişti. Şimdiye kadar hiç bir kadına kendi seçtiği elbise almamıştı ki, böyle duygular hissedebilsin...

"Denemeye mecbur muyum? Elindeki bana olur." Leyla, bu durumdan sıkılmış görünüyordu. Ama onunda ses tonu biraz daha yumuşamıştı.

Baran deneme konusunda ısrar etmeyerek, bayana elbiseyi paketlemesini söyledi.

Mağazadan çıktıklarından Leyla tekrar, "Şimdi gidebilir miyiz?" dedi.

"Öğle yemeği yemeden mi?" Baran, Leyla'nın yüz ifadesine gülüyordu bu sözlerden sonra. Leyla bir saniye bile tahammül edemeyecek gibi duruyordu.

"Bazenleri hiç çekilmez olabiliyorsun." Baran'ın açık sözlülüğü Leyla'yı şaşırttı.

"Beni çekilmez hale getiren sensin, inan bana!" O sırada arabaya doğru yürüyorlardı.





***




"Sana öğle yemeğine gitmeyeceğimi söyledim!" Baran arabayı eve doğru değilde farklı bir yönü tercih ettiğin de Leyla isyan etti. Baran'ın ona karşı böyle ilgili davranması hem kafasını karıştırıyor hem de rahatsız ediyordu. 

"Seni aç eve gönderirsem Emine Hanım sonra ne der." Baran Leyla'yı kızdırmayı artık alışkanlık haline getirdi. Her fırsatta onu istediğinin tam tersini yaparak tepkisinin nasıl olacağını bekliyordu.

Leyla annesini düşündü. Bu sabah Leyla'ya çok sert çıkışmıştı. Kendini bu evlilik konusunda çok yalnız hissediyordu. Onun yanında olan hiç kimse yoktu. Zeliş bile bazen Baran'ı savunuyordu.

Baran Leyla'yı yemeklerini çok beğendiği bir yere götürdü. Yemekleri sipariş verdikten sonra Leyla suyunu içerken Baran gözlerini ondan ayırmıyordu. Leyla bunu fark ettiğinde hafif yerinde kıpırdandı. "Bana neden öyle bakıyorsun?"

"Ahmet ne zaman İstanbul'a gitti?" Baran'ın sesi çok gergin ama bir o kadar sakindi.

"Ahmet'i nereden öğrendin?" Leyla Baran'ın sorusuna soruyla cevapladı. Baran'ın Ahmet'i nereden öğrendiğini gerçekten merak ediyordu. İstanbul'da olduğunu kim söyledi!

"Benim soruma cevap verir misin önce."

"İki sene önce."

"Ondan sonra hiç gördün mü onu?"

"Hayır görmedim." Leyla, sorulardan sıkıldığından dolayı sesi kızgın çıktı.

"Peki hiç görüşüyor musunuz? Yani telefonla."

"Beni sorgulamayı keser misin! Seninle Ahmet'le ilgili konuşmak beni rahatsız ediyor." Bu durumdayken Ahmet'den bahsetmek gerçekten huzursuz ediyordu onu.

"Hiç görüşüyor musunuz?" Kelimeleri üstüne basarak söyledi. Baran için bu soru çok önemliydi. Leyla'nın bu soruyu cevaplandırmaması sinirini bozmuştu. Bakışlarının daha gergin olmasını engelleyemedi.

"Evet! Beni sık sık arar." Leyla, kısa cevaplar vererek Baran'ın tam olarak istediğini yapmak istemiyordu.

"Peki bundan babanın haberi var mı?" Baran, içindeki öfkesine daha fazla hakim olamadı. Nişanlı olduğu kız başkasıyla görüştüğünü hiç çekinmeden itiraf ediyordu. Leyla'nın bu şekilde rahat davranması onu kızdırdı.

"Olması mı lazım? Senin ilişkilerinden babanın haberi var mı."

"O başka konu."

O sırada sipariş verdikleri yemekler gelmişti. Baran yemek yiyecek iştahı kalmamıştı. Düşüncelere dalmış bir şekilde karşısındaki kızı izliyordu. Bir çıkmazdaydı sanki. Ne yapacağını şaşırmış, çaresiz birine dönüşmüştü kısa bir sürede. Öfkesinin bu şekilde ortaya çıkması onu hem şaşırtıyor hem de inanılmaz birine dönüştürüyordu.


Continue Reading

You'll Also Like

Lavin By Elifnur

General Fiction

181K 10.5K 33
İntikam uğruna kaçırılmış Lavin. Dedesi tarafından hayatı cehenneme çevirilen Lavin. Babası ve annesi tarafından sevilmeyen Lavin. Bebek iken diğe...
113K 5.9K 35
Asi'nin Alaz'dan ayrı olduğu beş senelik zamanda kızını, babasına anlatma isteğiyle ortaya çıkmış karalamaları ve beş yılın sonunda yaşananlara dair
200K 10K 49
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
108K 9.5K 21
Ailesinin zoruyla tatilini fındık toplamaya gitmek için harcayan Enes'in başına Ordu'nun mafyası musallat olur.