Hırçın Ve Öfkeli Ela Gözler

By sibelccilek

1.4M 53.1K 2.2K

#14 #Genelkurgu 4 Haziran 2017 Kumarda Haşim Bey'e karşı kaybeden Resul, üvey kızını teklif etmişti. Ancak bu... More

İkinci Bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi İkinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz İkinci Bölüm
Otuz Üçüncü Bölüm
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Beşinci Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Otuz Dokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kırk Birinci Bölüm
Kırk İkinci Bölüm
Kırk Üçüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Fragman
Kırk Yedinci Bölüm
Fragman
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli İkinci Bölüm
Elli Üçüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Elli Sekizinci Bölüm
Elli Dokuzuncu Bölüm
Altmışıncı Bölüm
Altmış Birinci Bölüm
Altmış İkinci Bölüm
Altmış Üçüncü Bölüm
Altmış Dördüncü Bölüm
Altmış Beşinci Bölüm
Altmış Altıncı Bölüm
Altmış Yedinci Bölüm
Altmış Sekizinci Bölüm
Altmış Dokuzuncu Bölüm
Yetmişinci Bölüm
Yetmiş Birinci Bölüm
Yetmiş İkinci Bölüm
Yetmiş Üçüncü Bölüm
Yetmiş Dördüncü Bölüm
Yetmiş Beşinci Bölüm
DUYURU
Yetmiş Altıncı Bölüm
Yetmiş Yedinci Bölüm

Birinci Bölüm

66.4K 1.6K 473
By sibelccilek

Lütfen okumaya başladığınız tarih ve saati buraya yazınız...
Aşkta güzel bir yolculuk geçirmek dileğiyle, keyifli okumalar dilerim...




Hırçın ve Öfkeli Ela Gözler


Şanlıurfa'nın eşsiz güzelliğini sergileyen, gecenin güzelliklerini göz önünde bulunduran oldukça büyük bir kahvehanede Haşim bey oyun masasında oturuyordu. Orta yaşlı adam hatırı sayılır bir servete sahipti ve çevreden büyük saygıyla anılıyordu.

Oyun arzu ettiği gibi, kendi doğrultusunda ilerlediği için keyfi yerindeydi. Bu gece şans ondan yanaydı. Karşısında oturan adamları hiç acımadan sömürüyordu. Her oyunda bahsi arttırıyor, diğerleri de mecburen kabul etmek zorunda kalıyordu.

Masanın karşısında oturan kahverengi saçlı, orta yaşlı adam ümitsizce kartlarına bir daha baktıktan sonra bakışlarını Haşim Bey'e yöneltti.

Haşim Bey, bu oyununda kendi adına başarıyla sonuçlanmasından memnun bir şekilde haince diğerlerine gülümsüyordu.

Diğer yandakileri, yeterince kaybettiklerini düşünerek saygıyla yanlarından ayrıldılar. Şimdi sadece karşısındaki adam vardı.

"Borcun baya kabardı Resul." Keyifli bir şekilde yaslandı sandalyesine Haşim Bey.

Resul ne diyeceğini şaşırmıştı. Perişan haldeydi. Bu yüz ifadesinden pekâla okunuyordu.

"Be... ben bilemiyorum." Anlaşılan o ki, o sırada borcunu nasıl ödeyeceğini çaresizce düşünüyordu. Kendini nasıl bu kadar kaptırıp devam edebildiğine hayret ediyor ve kızıyordu. Bu kadar ileriye gitmemeliydi! Şimdiye kadar şansının olmadığını anladığı zamanlar oyunu erken bırakmayı başarmıştı.

"Borc
unu ne şekilde ödemeyi düşündüğünü merak ediyorum." Haşim Bey'in ses tonu konuşma ilerledikce daha da neşeleniyordu. Biraz da alay tınısı vardı sesinde. Gözlerini dikmiş karşısında ezilip büzülen adamı izliyordu.

Resul'ün aklı bir an üvey kızına gitti. Bir işe yaramayan, başına dert açacak diye korktuğundan sokağa bile çıkmasına engel olduğu üvey kızı... Mahalledeki erkeklerinin gözü hep onun üzerindeydi. Karısının ilk evliliğindendi. Mecburen onu kabul etmek zorunda kalmıştı. Ama diğer kızlarına davrandığı gibi hiç ona öyle bir sevgi ve ilgi duymamıştı. Başından bir an önce atmak, kurtulmak istiyordu.

"Kızımı verebilirim."

"Kızını mı?" Resul bunu çok ciddi bir şekilde dile getirince Haşim Bey'in kaşları çatıldı.

Bunu duyunca aklına 5 senedir Amerika'da okuyan oğlu geldi. Bu yaz okulu bittiğinde dönecekti tekrar memleketine. Resul'ün teklif ettiği kızını düşünüyordu. Ama oğlu Baran bunu kesinlikle kabul etmezdi. Tanımadığı bir kızla evlenmeyi asla kabul etmezdi.

Daha sonra eşiyle kendisini düşündü. Senelerdir oğullarının gelmelerini bekliyor ve torun hasretiyle yanıp tutuşuyorlardı. Tek oğlu olduğundan varis bırakabilecek tek çocuğu Baran'dı. Onu evlendirmek istemeleri çok doğaldı. Ama Baran bu konuya her seferinde siddetle karşı çıkmış ve konuyu kapatmıştı. Zamanı geldiğinde kendi seçtiği kızla evleneceğini söylemişti.

Ama Haşim Beyin bu fırsatı elinin tersiyle itmeye cesareti yoktu. Ne olursa olsun oğlunu ikna edip bu kızla ya da başkasıyla bu yaz evlendirecekti ! Yeterince beklemişlerdi...

"Evet, en büyük kızım Leyla."

"Ben kızını ne yapayım?" diye sordu Haşim Bey ciddiyetle. Adamın kızını teklif etmesi kızdırmıştı onu bir yandan. 14 yaşındaki kendi kızını düşündü. O kadar narin ve savunmasızdı ki, onu tanımadığı bir başkasına verme düşüncesi bile Haşim Bey'i çılgına döndürüyordu. Ama karşısındaki adam kumar borcunu ödeyebilmek için kızını teklif ediyordu, hem de ne amaçla olduğunu bile bilmeden!

"Oğlunuz hala evlenmedi. Bu sene de artık döneceği herkesin dilinde. Bir torun için oğlunuzun evlenmesi gerekmez mi beyim?" diye sordu Resul hiç çekinmeden. Bir yolunu bulup kurtulması gerekiyordu bu borcundan. Yoksa elinde avucunda ne varsa satmak zorundaydı.

"Ben, senin kızını alarak seni mükâfatlandırmış olurum Resul. Hem kızını hiç görmedim, eli ayağa düzgün müdür bilmem? Oğlum Amerika'lardan gelecek, senin kızı beğenip de koynuna alır mı?"

"Bilmem ki Beyim? Bir bakın görün isterseniz," dedi Resul çaresizce.

"Peki bakalım, dediğin gibi olsun." Pek hevesli görünmemek niyetindeydi. İlk önce kızı kendisi görüp, sağlıklı mı değil mi diye bakacaktı. Daha sonrada oğlunun beğenebileceği bir kız olup olmadığını değerlendirecekti.

"Sağolun Beyim, elimde avucumda birşey yok. Olsa, böyle bir teklif söylemezdim" Resul, Haşim Beyin yanında durmuş ellerini ovuşturuyordu başı öne eğik bir şekilde.

Haşim Beyin yüzü ifadesizdi. "Pazartesi akşamı hanımla çayınızı içmeye geliriz."








***








İki katlı, önü bahçeli bir evde oturan Şener Ailesi yine her akşamki gibi bahçeye yemeği hazırlıyorlardı. Üç kızı ve bir küçük oğlu olan Resul'ün bu akşam içi sıkıntıyla doluydu. Dalgın dalgın önündeki kül tablasına bakıyordu.

Eşi Emine Hanım kocasını öyle görünce merak edip yanına oturdu. Yüzünün ifadesizliğini izledi bir süre. Daha sonra dayanamayıp sordu.

"N'oldu Resul, iyi görünmüyorsun."

Resul bakışlarını karşısındaki kül tablasından eşine çevirdi. Kadın biraz endişeli görünüyordu. Kocası pek sık düşünceli gözükmezdi. Kesin bir şey oldu diye düşündü.

Resul, kendi kızı olmadığından rahatlıkla eşine dönüp dün geceyi açıklamaya başladı.

Kadın kocasının dediklerine inanamayıp kısık bir çığlık attı. Kısa bir sürede kızları başında toplandı. Emine hanım, Leyla'sına baktı. İlk kocasından olan Leyla'sı. Araba kazasında kaybettiği Mehmet'inden kalan tek hatırası, Leyla'sı.

"Nasıl yaparsın bunu Resul! Kız ile oğlan birbirini görüp etmeden. Hani bana söz vermiştin bir daha kumar oynamak yok diye!" Emine hanım gözyaşlarına boğulmuştu. Kızını acımasızlığıyla söz edilen Haşim Bey'e gelin verecekti.

"Anne n'oldu?" diye sordu Leyla endişeyle. Babasının yine kumar oynadığını duyunca üzülmüştü.

"Haşim Bey'ler Pazartesi akşamı seni görmeye gelecekler, beğenirlerse oğullarına alacaklar" dedi babası rahatlıkla. Yüzü hala ifadesizdi.

Leyla bu sözlerle adeta durduğu yere çivilenmişti. Gözleri yaşlarla doldu. Evlenmek mi? Kiminle? Diye soruyordu kendine içinden. Boğazında düğümlenen çığlıkları açığa çıkarmak ve isyan etmek istiyordu. Ama maalesef babasının acımasızlığı karşısında nutku tutulmuştu.

Gözlerinin önünde sevdiği adamın yüzü canlanıverdi. Ahmet'le evleneceklerdi. Küçüklükten beri onun hayaliyle yaşıyorlardı. Ahmet İstanbul'dan döndükten sonra isteyecekti onu babasından. Yeteri kadar para kazandıktan sonra babasının karşısına çıkacaktı. Şimdi ona nasıl ihanet edebilirdi? Onu yarı yolda bırakıp başkasının koynuna nasıl girebilirdi? Bunu nasıl yapardı. Ona olan aşkını nasıl yüreğine gömerdi...

Yüreği içinde çığlıklar atıyor, isyan ediyordu. Başını iki yana sallayıp gözyaşlarını elinin kenarıyla sildi. Babası kızının yüzüne bakmıyordu. Annesine baktı çaresizce. Annesi de ondan farksızdı. Kocasına ne kadar karşı çıksa bir şey değişmeyecekti. Resul kafasına koymuştu. Üvey kızını verecekti Haşim Beyin oğluna! Tabii birde beğenirlerse...





***









Emine hanım durumu kabullenmiş, akşam için hazırlıklar yapıyordu. Diğer iki kızıyla evi baştan aşağı temizlemişlerdi. Maalesef Leyla o günden beri çok az odasından çıkmıştı. Kendini odasına kapayıp ağlayarak yatağında kıvranıyordu.

Kapıyı tıkladıktan sonra en küçük kız kardeşi içeriye girdi. 13 yaşında olan kardeşi çok güzeldi. Kumral uzun saçlarını açık bırakıp dolanmayı çok seviyordu. Kahverengi gözleri iri iri, karşısındaki insanı hayran bırakacak derecedeydiler.

Ablasının yanına oturdu sessizce. En büyük ablasına daha bir bağlıydı. Küçükken ona hep ablası bakmış ilgilenmişti. Leyla Sude'sini çok seviyordu. Yanında oturduğunda çekingen bir şekilde, eline ona uzatıp kendine çekti kızı. Uzun uzun saçlarını koklayıp öptü.

"Abla sen şimdi evlenecek misin?" diye sordu masumca.

"Bilmiyorum ablacım... Bilmiyorum." Diye yanıtladı Leyla hüzünle. Aklı Ahmet'deydi.

"Abla gitme, seni çok özlerim." Sude mırıldanıyor, göz yaşlarını tutubilmek için büyük çaba sarfediyordu.

Sude'yi kendisine daha da yaklaştırarak sarıldı. "Bende seni özlerim birtanem." diyebildi sadece.





***








Saatler geçip gidiyor Leyla'nın hüznü daha da artıyordu. Babasının zoruyla doğru düzgün bir şeyler giyinmeye mecbur kaldı. Mavi boydan elbisesi gözlerinin elasıyla çarpıcı bir uyum içindeydi. Upuzun kahverengi  ve aynı zamanda altın parıltıları olan saçlarını açık bırakmış her zamanki gibi sırtının üzerinde serbestçe sallanıyorlardı. Mahalledeki erkeklerin çoğunun bu kıza talip olmasının sebeplerinden bir tanesi de çok güzel olması. Diğer sebepler ise hırçınca bakışları, inatçı tavırları onu eşsiz kılıyordu. Yaşıtları bir genç erkek görünce ezip büzülür utancından kızarırdı ama Leyla tam aksine başı dimdik hiç yüz vermeden sanki onlar hiç yokmuş gibi davranır ve yanlarından uzaklaşırdı.

Bahçede Sude ve Şeyda'yla yemek masasını toparladıktan sonra akşam çayı için yer hazırladılar. Babaları Resul çoktan borcunu çok kolay bir şekilde ödeyecek olmasının keyfiyle yerine yerleşmişti.

Leyla annesiyle göz göze geldiği zamanlarda kendini zor tutuyordu ağlamamak için. Annesi perişan halde Allah'tan kızının mutlu olmasını diliyordu.

Annesi mutfakta dayanamayıp kızını kucaklayıp anlından öpüp okşadı. "Kuzum ben sensiz ne yaparım."

Leyla sonunda dayanamayıp yaşlarla dolu ela gözlerindeki ıslaklığı damla damla bırakıverdi. "Anne böyle konuşma lütfen." Sesi ağlamaklı çıkıyordu.

O sırada kapı çalmış, Şeyda açmaya gidiyordu. Leyla'nın kalbi hızlıca çarpmaya başladı kapı sesini duyunca. Kendisini beğenmemeleri için dua ediyordu ve ayrıca bu akşam fazla göz önünde bulunmamaya gayret gösterecekti.

Kapıdan içeriye uzun boylu orta yaşlı bir adam ve güzelliği hala gitmemiş olan bir kadın yanında duruyordu. Kadın orta yaşlarda hafif etine dolgun gözleri zeytin gibi kapkara, giyimiyle çok zarif bir hanımı andırıyordu. Haşim Bey dedikleri kocası elinde tesbih siyah bol pantolon ve çeket giyinmişti. Görünümü bile ürkütücüydü. Leyla adamla göz göze gelmemeye çabalıyordu.

Emine hanım hemen öne atılıp Resul'la birlikte hoşgeldin dediler. Leyla'nın kız kardeşleri ve küçük oğlan kardeşi de arkalarından gidip misafirleri karşıladılar. Leyla geride durup soğuk olmayı yeğliyordu.

Haşim Bey karşısındaki güzeli görünce dudağı uçaklayacaktı neredeyse. Yaz akşamın hafif rüzgarı kızın kahverengi saçlarını havalandırıyor güzelliğine güzellik katıyordu. Kızın zarif yüzü, çıkık elmacık kemikleri, hafif pembe yanakları ve upuzun gür kirpiklerin arasındaki ela gözleri insanı kendisine hayran bırakıyordu . Haşim Bey ne kadar belli etmemeye çalışsa da kıza olan hayranlığı yüz ifadesinden okunuyordu. Yanındaki hanımı kızı alıcı gözüyle süzüyor memnun bir şekilde tebessüm ediyordu.

Resul misafirleri buyur edip oturmalarını sağladı. Leyla hemen mutfağa gidip derin bir nefes aldı. Kendisi izlenirken nefesini tutmuş hırçın bakışlarını onlardan esirgememişti. Ama karşısında duranların dakikalar geçtikce daha da memnun bir ifade takınınca Leyla'nın içinden haykırmak geldi. Ahmet'i düşününce bunların hepsi ona inanılmaz geliyordu. O onunla evlenecekti. Bunun hayaliyle büyümüşlerdi. Bir gün gerçekleşecekti, bunun için çaba göstermişlerdi.

Haşim Bey'in oğlunun esmer teni, yeşil gözleri canlandı gözünün önünde. Bu kızla ne kadar birbirine yakışacaklardı. Şimdiye kadar birçok güzel kız görmüş beğenmişti Haşim Bey ama böylesini daha önce rastlamamıştı. Karşısında güzel, utangaçlıktan eser olmayan yüz ifadesiyle dimdik durmuştu. Meydan okurcasına bakışları Haşim Bey'i nedense daha da etkilemişti. Bu kızı kesinlikle oğlunu ikna edip alacaktı. Kafasına koymuştu...

Continue Reading

You'll Also Like

298K 18.8K 48
Ölen bir lider ve koltuğuna geçen varisi... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #6 - bl #5- eşcinsel
22.1M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
1M 58.6K 25
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.8M 106K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...