Söylediklerim Meriç'i kelimenin tam anlamıyla yamultmuştu. Ben de iyi durumda sayılmazdım. Beklemiyorduk çünkü. Nereden bilebilirdik ki köpek gibi inatlaştığım çocuğa kapılacağımı?
Meriç deli gibi ısrar etse de gruptan yazma teklifini reddetmiş ve biraz kafamı toplamak için eve geçmiştim. Sınavlar geliyordu hem.. Kendimi düşünmüyordum da Meriç'e engel olmaktan çekiniyordum.
Kuzey'le iki gün önce sevgili olmuşlardı. Kuzey'in üniversite sınavı senesiydi ve onlar ailelerinden azar yememek için ya da ilişkilerine karşı çıkmamaları için deli gibi çalışmaya karar vermişlerdi.
Delilerdi ama akıllılardı da..
Ali'den hala ses çıkmamıştı. Gruptan da kimse yazmıyordu. Kafamı toplamak istemiştim ama yalnız kaldıkça kafayı yiyordum düşünmekten o yüzden aşağıya inmiştim. Babaannemle salonda otururken babam da nihayet gelmişti.
"Elis sana bir haberim var.. Baba-kız dedikodu.."
Babam kocaman gülüp bunu söylediğinde şaşırmıştım. Tabi bu şaşkınlık dedikodu yapmak istemesine değildi. Biz babamla iyi dedikodu yapardık. Şaşkınlığım beklemememdendi. Acaba ne olmuştu?
Babaannem merak bile etmeden mutfağa yemek hazırlığına geçtiğinde babam koltuğa oturmuştu.
" Bil bakalım bugün şirkete kim geldi?"
"Eeee tahmin edeyim.. Mimarlar? Mühendisler? Müşteriler?"
Babam inşaat şirketinde satış danışmanlığı yapıyordu. Çalıştığı yerin oteller hastaneler yaptığını biliyordum. Yani Bursa'da da kaç kişiyi tanıyordum ki sanki nerden bilebilirdim kimin geldiğini? Tek kaşım kalkık merakla cevap vermesini bekledim.
"Ne mimar ne mühendis.. Piknik tüpü.."
"Efendim?"
Pardon ne? Piknik Tüpü? Yok canım herhalde şeyden bahsediyor.. Gerçek bir piknik tüpünden..
"Yiğit Ali işte.. Yiğit Ali geldi.."
Aha eyvah hayal de görmeye başladım! Oysa o kadar kaptırdığımı düşünmüyordum ya..
"Baba ne Yiğit Ali'si?"
Zaten artık babamla onun hakkında konuşamıyordum.
"Kızım iyi misin sen? Yiğit Ali şirkete geldi diyorum. Meğer Vedat Bey'in oğluymuş.. Tüm gün beraberdik. Valla okulu niye astı bilmem de geldiği iyi oldu. Zehir gibi kafası var bu çocuk ya basketbolcu olur ya da şirkette.."
Babamın söylediklerine karşılık gülümseyerek mırıldanmış ve lafını bölmüştüm. "Veteriner.."
Babam ne dediğimi anlamamıştı. Ne diye sorguladığında telaşlanmamaya dikkat ederek "Hiç babacığım.." demiştim. Aslında hiç değildi. Hem çok şaşkındım hem de meraktan deliriyordum. Sormak istiyordum.
Neden gelmiş?
Bir şey söyledi mi?
İyi mi?
Nasıl bir tesadüf bu?
Orada ne işi vardı?
Beni sordu mu?
Hee sormuştur.. Babama hem de.. Yine müthişsin İrem Elis..
Babamın iş görüşmesini babaannem ayarladığına göre demek ki bir bağlantısı vardı. Babama dönüp "Bu işi sana babaannem ayarlamıştı. Tanışıyorlar mı acaba Ali'nin ailesiyle?" diye sordum.
Babamdan cevap almayı beklemeden mutfağa koştum. Babaannem yemeği karıştırırken hemen yanına yanaştım.
"Asiye hatuuun.."
"Dünya güzeliiim söyle.."
Babamın hâlâ salonda olduğundan emin olduktan sonra "Babama ayarladığın iş görüşmesi vardı ya.. Sen onu nasıl ayarladın?" diye sordum.
"O nereden çıktı kızım durduk yere?" diye yumuşak bir ses tonuyla karşılık verdiğinde sabırsızlanıp anlamamasını umarak devam ettim.
"Hani dün köpeğiyle gelen bir arkadaşım vardı ya.. Babamın patronu onun babasıymış."
Babaannem çok büyük bir sırrı gün yüzüne çıkarmışım gibi gözlerini büyüterek gülmüş merakla sormuştu. "Aaaa Meliha'nın torunu muymuş dün ki çocuk?"
Ay bir de Meliha çıktı. O kim ne oluyor ne torunu?
"Ah sen görüyor musun tevafuku?"
Elindeki kepçeyi yana bırakıp hala şaşkın şaşkın gülerken ben de tevafukun ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Büyükler ve büyük büyük kelimeleri...
"Demek bahsedip durduğu torunu dün ki çocuktu he.."
Babaannem çözdüğü bu durum karşısında ani ani tepkiler verirken babam da yanımıza gelmişti. Ne olduğunu o da merak edince yemek masasına oturmuş yemek yerken her şeyi öğrenmiştik.
Babaannem varlıklı bir aileden geldiği için ve dedemden de yüklü bir miras kaldığı için yatırım amaçlı görüşmeler yapmış. Babam ve benim için arkasında bırakacağı mirasa bir de Bursa'nın turistik gücünü düşünerek bir otel eklemek istemiş. Ne olursa olsun satmamamız şartıyla.
Tanıdıklar aracılığıyla da Yaman İnşaat'la anlaşmış. Yani Ali'lerin şirketle. Sıfırdan bir otel yaptırmak yerine o sırada otellerinden birini satmak isteyen Meliha Hanım'la tanışmışlar ve ondan bir otelini almış. O süreçte de onların deyimiyle birbirlerine ahbap olmuşlar. Meliha teyze babaanneme Ali'den, babaannem de benden bahsedermiş.
Aman ne güzel düşüp ölmem bir yerde inşallah..
Ama tabi bizim ki ne bilsin o torun Piknik Tüpü! Babamın işi söz konusu olunca da ilk onlara başvurmuş tabi.
Ben her şeyi dikkatle dinledikten sonra duyduklarıma çok şaşırmamıştım. Kasaba gibi bir yer olduğunu varsayarsak böyle büyük ailelerin denk gelmesi, tanışıyor olmaları gayet normaldi. Benim hala kafama takılan Ali'den ses çıkmaması ve bugün şirkete gitmiş olmasıydı.
Ya benim bildiğim Yiğit Ali bana kesin boş boş bir mesaj atardı. Baban buradaymış aaa onunla takılıyoruz sen derste misin cart curt yani böyle saçma bir şey yazardı. Madem öğrenmiştim ben yazabilirdim. Zaten bahane arıyordum.
Yemek masasından kalkacağım sırada babaannem "Ee iyi arkadaş mısınız siz nasıl aranız?" diye sormuştu.
Heeeh başlıyoruz..
"Evet nasıl aranız hala piknik tüpü mü yoksa Yiğit Ali'ye geçti mi?"
Babamın da desteğiyle ölecektim az kalmıştı.. Ben verecek cevap ararken babam beklemeden devam etti. "Ee kızım anlatırdın sen böyle uyuz oldum şöyle oldu.. Susmalar başladı ne oluyor?"
"Bir şey olduğu yok babacığım ne olacak?" diye kıvrandığımda babaannem söze atladı. "Ee Murat ben Meliha'yı eve davet edeyim diyorum. Damadı patronun.. Ee madem torunu da İrem'in arkadaşı.."
Babaannemi babam tamamlamıştı. "Kii çok iyi insanlar.. Yiğit dün Elis'in korkusunu yenmesini sağladı.. Vedat Bey desen patron gibi değil baya arkadaş gibi benimle.. O zaman anacığım?"
"O zaman bir akşam yemeğine davet edelim ailecek. Ben de Meliha'mı görmüyorum ne zamandır."
Ay kalbim!
Ay yok valla kaldıramayacak minnoş kalbim böyle bir olayı.. Nasıl yırtarız nasııl?
"Olmaaz.." diye birden atladığımda ikisi birden bana bakmışlardı. Toparlamak için aklıma gelen ilk şeyi söyledim.
"Yani şey benim sınav haftam geliyor.. Ali'nin de tabi.. Ama siz büyükler isterseniz ayrı tabi ben odamda ders çalışırım.. Ya da Meriç'e giderim.."
Biliyordum karşımda bana kaşları çatık bakan küçük ailem tepkilerime anlam veremiyorlardı. Ben de veremiyordum. Meriçleşmiştim biraz heyecandan ne yapayım..
"Kızım tamam sınav haftasından sonra ayarlarız. Yiğit Ali de olsun ki teşekkür edelim doğru dürüst.."
Sağol be babaanne selam verdik borçlu çıktık..
Bir şey diyemeden hızlıca odama koşmuştum. Elime telefonumu aldım. Mesaj yoktu. Ayıp ama ya.. Neyse yazabilirdim ne olacaktı ki o durup durup gıcık gıcık mesajlar atıyordu ben de bu konuyu bahane edip yazabilirdim.
Piknik Tüpü
Profil fotoğrafını değiştirmiş. Şey o zaman önce bir bakayım..
Yapma Ali.. Yapma yanarız...
Gülümsememi sanki suç işlemişim gibi silmeye çalıştım. Kafamı toplayarak mesaj yazmaya başlayacağım sırada çevirimiçi denk gelmişti.
Ayy kalbim!
Telefonu birden elimden fırlattığımda kendime inanamamıştım. Ben gerçekten kafayı yemiştim.. Yatağımın ucuna fırlattığım telefonumu sakinleşmeye çalışarak elime aldığımda hemen bir salaklık yapmadan whatsapptan çıkmıştım. Kendimi hazırlamak için instagrama girdim.
Ne kadar garipti. Ondan nefret ederken gıcık olurken mesaj atmak çok kolaydı. Herhangi biri olarak gördüğümde ne konuşacağımın neden konuşacağımın önemi yok sanırdım.
Sadece Ali için değil. Düşününce gerçekten bir şey hissetmediğiniz bir arkadaşınıza ilk mesajı atarken ne olur? yanlış anlar mı? yazmasam mı? diye düşünmüyordunuz. Ama en ufak bir şey hissettiğiniz birine bir şey yazacağınız zaman yüz milyon kere düşünüyordunuz. Binlerce soru soruyordunuz kendinize. Sanki tek kelime etseniz her şeyi anlayacakmış hissine kapılıyordu insan.
Garipti.
İnstagrama girince fotoğrafıma yapılan yorumları görmüştüm. Oha lan ne oluyor?! Bildirimlerim mi kapalıydı benim? Emre fotoğrafıma yorum mu yaptı?
Yoruma ifadesizce baktığımda fark etmiştim bu haber bile kafamı dağıtamamıştı. Yorumları görmezden gelip cesaretimi topladım.
Piknik Tüpü
Son görülme 21.06
Ben: Bugün babamlaymışsııın (21.09)
Cevap vermesini beklerken gruba girmiş kendimi tutamayıp attığı ses kaydını dinlemiştim. Kaydın yarısında mesajı gelmişti.
Piknik Tüpü: Evet garip tesadüftü
Ben: Daha garibi anneannenle babaannemin kanka olmaları
Piknik Tüpü: Öyle miymiş
Ben: Öyleymiş
Piknik Tüpü: bilmiyordum
Bir an sanki hayal kırıklığına uğramıştım. Sanki zorla yazıyordu. Her zaman gülen çocuğun sakin cevap vereceği tutmuştu. Belki de canı sıkkındı. İçime bir burukluk düştüğünde uzatmaya çalışıyormuş gibi olmamak için konuşmadan çıkıp gruba girdim. Belki oradan daha rahat yazardım ve ne olduğunu anlardım.
SKFF🔥
Ben: Enişte yarın sizde toplanıyor muyuz çalışmak için?
Enişte Bey: Kızılcığım kıvır başlım aşkım ne derse o
Kızılcık: Yaaa aşkın mıyım gerçekten
Piknik Tüpü: Cıvıdınız yine sjdjdkkd
Piknik Tüpü: Ne toplanması ne çalışması bu?
Aaa aaa aaa sen piknik tüpüne de bak.. Buradan random atıyor ama bana öküz öküz cevaplar! Ben de belki canı sıkkındır diyorum salağım çünkü!
Ben: Ben antrenmana gideceğim çıkışta
Ben: sınav haftasından önce son kez mutlu olayım sonra arkadan gelirim olur mu?
Kızılcık: Bekleriz salonda ya değil mi aşkım
Enişte Bey: Kızılcığım biz önden gideriz Yiğit bekler ya
Enişte Bey: Hem bugün antrenmana gitmedi içinde kalmıştır fıstığımın biraz oynar o
Enişte Bey: Biz onlar gelene kadar edebiyat çalışırız
Ben: Ben yalnız gelemiyor muyum kskdlsksd
Kızılcık: Yiğit Kuzey söyledi tarihin iyiymiş bizi çalıştırırsın diye düşündük İrem de matematik çalıştıracak
Kızılcık: Ya hem Yiğit biliyor Kuzey'in evini fındık ona da uyarsa beraber gelin
Enişte Bey: yine nasıl haklı benim aşkım ya
Piknik Tüpü: Yine nasıl yavşaksın ya
Piknik Tüpü: Ben yarın yine şirkete gidebilirim belli olmaz
OF!
Enişte Bey: Gitmezsin gitmezsin
Enişte Bey: Okula gelirsin
Kızılcık: Yiğit valla bize bir güzellik yapmalısın
Kızılcık: Bu yengen 9.sınıfta zar zor geçti tarihi
Kızılcık: İlişkimin baharında tarih okyanusunda boğulmama izin verme
Ben: Tamam boş verin yarın ben matematik çalıştırırım sonraki gün Ali beyimiz müsait olursa tarih çalıştırır sjjdkddk
Her zamanki gibi davranmaya çalışmıştım ama Ali öyle yapmamıştı. Sataşmamıştı bile. Sadece mesajı görmüştü.
Enişte Bey: Yarın akşam en geç 7'de bizdesiniz
Kızılcık: Sevgilimi duydunuz
Ben: Peki
Piknik Tüpü: Coşma sarı
Piknik Tüpü: Ufaklık
Ooo bana da bir şey söyleyebiliyormuş beyefendi...
Ben: Ne
Piknik Tüpü: Antrenman çıkışı güvenliğin orda bekleyeceğim o zaman
Ben: Tamam o zaman
Piknik Tüpü: Tamam
Ben: İyi
Enişte Bey: Lan biz Kızılcığımla daha böyle tripleşmedik
Piknik Tüpü: Kuzey (22.01)
Ben: Kuzey (22.01)
Kızılcık: Aşkım biz sessiz olalım
Piknik Tüpü: Yarın haberleşiriz Pars'ı dışarı çıkaracağım
Piknik Tüpü: Hoççağalın gidiyorum ben
Enişte Bey: Güle güle fıstığım
Kızılcık: Eyvah küfür gelecek aşkım
Gelmemişti. Ben de bir şey yazmamıştım. Gruba tek kelime daha yazılmazken boğazımın ağrıdığını hissettim. Ne olmuştu şimdi? Neden soğuktu bana Ali?