Son Oyun

By meridaofficial

498K 30.7K 9.3K

"Sen.. sen bana verilmiş en güzel hediyesin Elis.." demişti çocuk. Kızın da gözleri dolmuştu şimdi. Öksürmeye... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20🧡
21
22
23
24
25
26
27
28
29
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40🧡 ÖZEL
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60🧡
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80-FİNAL🧡
ÖZEL BÖLÜM-1🧡
ÖZEL BÖLÜM-2🧡

30

6.6K 424 91
By meridaofficial

Piknik Tüpü: Elis neden telefonu meşgule atıyorsun slkjdsfj

Piknik Tüpü: Kaçış yok hadi lan zavallım seni bekliyor (11.37)

Görüldü. (11.38)

Piknik Tüpü: Ufaklık insene artık valla evin içine salacağım bak şimdi

Görüldü.

Piknik Tüpü: Pars'ı yani 

Ben: Gerizekalı ksjdlskjds

Ben: Sus tamam geleceğim bir soluklanayım

Ben: Bak sakın bırakma Allah çarpsın sağır edene kadar bağırırım

Ben: Bak babaannemin evde tüfeği var av tüfeği

Ben: Kullanmaktan hiç çekinmem

Babam ve babaannem merkeze alışverişe gitmişlerdi. Ben de kaybettiğim iddia yüzünden Pars'ın yanına gitmektense bizimkilerden izin alıp onları buraya çağırmıştım.

Meriç yarım saat önce beni ayaküstü görüp SEVGİLİSİYLE buluşmaya gittiğinde ben de korka korka -sıça sıça da diyebilirim- Pars ve Ali'yi beklemeye başlamıştım. Bahçeden içeri girdiklerinden beriyse evin içindeydim.

Hızımı alamayıp üst kata kaçmış kaçtığım odanın da kapısını kapatmıştım. Beni de anlasın valla korkuyorum işte! Kafama da kürek girsin nasıl Ali'yle basketbol dışında iddiaya girdim?

''Eliiiiiiis! ''

Ali gülerek bağırırken bilin bakalım ona kim eşlik ediyordu?

''Hav haaaav haaav..'' diye duyulur SENİ YİYECEĞİM İREM ELİS diye anlaşılır... Yani ben öyle anlıyordum.

Tamam İrem Elis sen de az cesaretli ol ya hadi kızım alt kata inebilirsin. Yavaş yavaş kapıyı açıp alt kata indim. Kalbimin ağzımda attığını söylememe gerek yoktu herhalde?

Evin kapısını açıp az ileride beni karşıladıklarında Ali ayı gibi gülüyordu tabi ki. Pars birden havladığında ''Ananı..'' diyerek sıçramıştım.

''Tövbeeee.. Öyle demek istemedi oğlum..''

Valla tam da öyle demek istedim söyleyemedim bile korkudan..

Tedirgin gözlerim Pars'ın üzerindeyken Ali elinde sıkıca tuttuğu tasmayı gösterdi. ''Söz veriyorum bırakmayacağım Elis gel artık..''

Ali'nin sakin ses tonuyla söylediklerinin üzerine gözlerim ona dönmüştü. Dudağımı ısırarak bakışlarımı yeniden köpeğe indirdim.

''Bak bu uyuz sahibinin her attığı fotoğrafta çok masumdun.. Dişlerini göstermiyordun hiç.. Yine gösterme tamam mı? Kanka sana dişini göstermeden gezmek daha çok yakışıyor..''

Pars'la yaptığım yusuf yusuf konuşma Ali'yi güldürmüştü. Eğleniyorsun değil mi şerefsiz?

Bir iki adım daha titrek ayaklarımla yaklaştığımda derin nefesler alıyordum. 2 kere havladığında kendimi sıkarak gülümsedim.

''Demek adın Pars, ben de İrem Elis memnun oldum.. Aa gidiyor musunuz? Tamam kanka ya sonra görüşürüz..''

Hızla konuşup arkama döndüğümde Ali yine atladı.

''Valla bıraktıracaksın tasmayı.. Kal orda..''

Ulan ben seni dinler miyim?

Dinledim.

Göt korkusu..

Sakince onlara döndüğümde Ali'nin Pars'la beraber bahçedeki potanın oraya gittiğini gördüm. Tasmayı hızla potaya bağlamıştı. At kadar köpek de o kadar usul o kadar uysal hareket ediyordu ki neredeyse inanacaktım kazık kadar dişleri olmadığına..

Köpek, Ali'nin komutuyla olduğu yere oturduğunda fark etmeden sıktığım yumruklarımı gevşettim. Vücudum kasılmıştı resmen. Ali hızlı adımlarla yanıma geldi. ''Köpekler hakkında yeterince bilgin olmadığı için bu kadar korkuyorsun..'' dediğinde göz devirdim.

''Ciddiyim.. Sana doğru gelen ya da havlayan her köpeğin seni ısıracağını sandığına eminim..''

''Sanmıyorum öyle zaten.. Gel bir kıt alayım senden bakışı atıyor hepsi bana..'' diye kendimi savunduğumda kahkaha atmıştı.

Eğlen güzelim gününü gün et..

SALAK ÇOCUK!

''Bak Pars zaten senin kokunu biliyor artık. Aranızda bir bağ var korktuğunu çok belli edip üzme oğlumu..''

''Ya nereden anlayacak be? Tamam koku alıyor filan da korktuğumu anlayıp trip atmaz herhalde..''

Ali yanıma sokulup elini belime yerleştirdi. Hem beni yavaş yavaş köpeğe ilerletiyor hem de yumuşak bir ses tonuyla bilgi veriyordu.

''Bak sibirya kurtları sakin ruhludur. Vahşet filan bekleme yani oğlumdan. İyi eğitimli o..''

Birkaç adım yaklaştık. Temas sevmiyordum ama Ali'nin belimdeki eli beni rahatsız etmemişti. "Gerginlikten gerginlikten" diye geçirdim içimden..

''Hırkana sarılarak uyudu seni kokundan tanıyacak. Oynamak eğlenmek isteyebilir sakın korkup çığlık atma o da havlayıp mahallenizi ayağa kaldırmasın..''

''İlk randevudan oynayamam onunla ben..'' diye olduğum yere sabitlendiğimde Ali gülümseyerek devam etti.

''Tamam sadece tüylerini seveceksin.. Ve seni yemeyeceğine emin olacaksın tamam mı?''

Bismillahirrahmanirrahim..

İyice yaklaşmıştık.

''Önce ben sonra sen anlaştık mı?'' dedi.

Endişeli gözlerim Ali'nin kahverengi gözlerini bulduğunda, kontrolüm dışında elim de koluyla buluşmuştu.

Ahanda gelmiştik.

Asansörde kalan çocuk gibi babaaaaaağ diye ağlayabilir miyim şuan?

Ali dizlerinin üzerinde çökerken kolundaki elimi avcunun içine almış benim de yanına çökmemi sağlamıştı.

Ulan Ali'deki elimin gerginliği mi, Pars'la aynı hizada ve dip dibe oluşumuzun gerginliği mi kalbimi yerinden çıkaracaktı? Ne oluyor ulan! Gerilmekten çatır çatır çatlayacaktım. Altıma da sıçabilirdim yani şuan..

''Şimdi sakin ol..'' diyerek elimi Pars'ın üzerine götürmüştü kendi eli de benim elimin üzerindeyken. Elim pamuktan bile yumuşak tüylerle buluştuğunda tuttuğum nefesimi salmış iyice sakinleşmiştim. Güzel köpekçik hareket etmediği sürece tüylerini okşayabilirdim yani. Başarmıştım..

Ellerimiz Pars'ın tüylerinin arasında gezinirken başarmanın verdiği gururla yüzümü Ali'ye çevirdim. Beni izliyordu..

''Seni yemiyor fark ettin mi?'' diye dalga geçtiğinde göz devirerek güldüm. O sırada Pars sevilmenin verdiği hazla aniden kıpırdanınca ufak bir çığlıkla beraber dengemi kaybederek Ali'ye doğru devrildim.

Aman ne güzel!

Elimle toparlanmak için yerden destek aldığımda Ali hızlı davranıp ayağa kalkmış hemen kollarımdan yakalamıştı.

''Parmağına dikkat et..'' dediğinde hatırlamıştım. Ulan benim incinmiş bir parmağım vardı değil mi? Evet.

''İyiyim artık ya geçti..''

Rezilliğimi örtmek için çırpınmaya başlamıştım.

''Gördün mü sevdim? Yemedi beni..'' Bir iki adım gerileyip Pars'a doğru eğildim.

''Teşekkür ederim Pars.. Memnun oldum.. Beni yemezsen hep tüylerini severim.. Zaten yesen nasıl seveceğim?..  Aa bak hatta sana atkı örerim kış geliyor..''

''Sen ne anlarsın örgü mörgü ufaklık.. Hayalleriyle oynama oğlumun..''

Ya çocuk!

''Kıskanma..'' diye devrik bakışlar atmıştım.

''Kıskanmak mı? Neyi kıskanacağım tam olarak, oğluma atkı diye yapacağın yumağı mı?''

''Pars'a öreceğim atkıyı hele bir sen de göreyim. Boğarım seni onunla!''

Çirkefleşerek söylediğim şey üzerine Ali gülmüş Pars da sanki konuştuklarımızı anlıyormuş gibi havlamıştı. Biraz ürksem de bağlı olmasının ve beni sevdiğine inanmamın verdiği sakinlik vardı üzerimde.

''Tamam inandım çok güzel atkı örüyorsundur. O zaman alırım ben de bir dal atkını..''

''Babayı alırsın..'' diye konuştuğumda gözlerini büyüterek gülmüştü. Valla ben de böyle pisleşeceğimi tahmin etmezdim.

''Senin içinden neler çıkıyor ufaklık?''

E çıkarttırıyorsun! Pişman değildim. Aklım hala çıkartamadıklarımda..

''Bunun için de seninle iddiaya girerim..'' dediğinde ters ters yüzüne baktım. Bak yine piknik tüpünden gaza getirmeceler..

''Sana piknik tüpü dediğim için mi hep böylesin?'' diye sordum.

''Nasılım?''

Merakla beklerken gülümsemişti. Bir eli de yeniden Pars'ın üzerinde geziyordu.

''Gaza gelmeler gaza getirmeler filan.. Hep tüp dediğimden.. Tüpsün..''

Benim kötü ama kendimi tutamayıp güldüğüm esprime karşılık Ali önce bana bakmış sonra da Pars'a dönüp ''Oğlum şu tasmanı sökeyim de ufaklığı tek lokmada yut..'' demişti. Elini tasmaya doğru uzattığında çığlık atmıştım. Ne çığlığı böğürmüştüm resmen.

''Hayır! Ali! Sakın ne olur! Söz söz böyle şeyler demeyeceğim.. İstersen piknik tüpü bile demem artık! Sakın bak dur!''

Ali'nin korkarak verdiğim tepkime karşılığı şaşkınca yüzüme bakakalmak olmuştu. Elini geri çekerek yüzüme bakmaya devam ettiğinde biraz rahatlamıştım.

''Bir daha piknik tüpü demeyeceksin? Sen? Bana?''

Kaşını kaldırarak sorduğunda düşünceli gözlerle etrafıma bakındım. Zor olurdu dememek..

''Yani dalga geçmem en azından söylememeye çalışırım..'' diye açıklama yapmaya çalıştığımda güldü.

''Benimle dalga geçmen değil de Pars'ın hala sana zarar vereceğini düşünmen üzdü zalımın kızı..''

Söylediği şey üzerine bu defa ben gülmüştüm. Anlık bir sessizlik oluştuğunda kendimden beklemediğim bir cesaretle Pars'a yaklaşıp elimi uzattım. Havlamadığı için şanslıydım. Elim tüylerinin arasına daldığında birden arka ayaklarının üzerinde yükselip üzerime atlamıştı.

Korkudan bayılmamı ya da çığlık çığlığa kaçmamı beklediniz değil mi? Ya da yine bir rezillik filan.. Ama hayır öylece kalmıştım olduğum yerde. Transa geçmiştim resmen. Pars patilerini üzerimde gezdirip koklana koklana benimle oynuyordu ve ben put gibi kalmıştım olduğum yerde.

İçimden hatim indirdim duasına katılmak isteyen var mı?

''Elis iyi misin?''

Ali'nin sesiyle kendime geldiğimde hala Pars'la aynı yakınlıktaydık. Dakikalar geçmişti aynı haldeyken. Pars'ın beni ısırmaması, hatta aksine yalamaya çalışarak sanki patileriyle gıdıklıyormuş hareket etmesi kahkaha atmama sebep olmuştu. Üzerimdeki sweatshirtü istiyordu sanki. Bir çekiştirmeler bir koklanmalar..

Evet..

Korkudan ölmemiş hatta eğlenerek kahkaha atmıştım. Ali büyük bir şokla beni izlerken ellerim sonunda hareket etmiş Pars'ın kafasındaki tüylerin arasına dalmıştı.

''Atkı öreceğiz dedik ya Pars bey.. Hırkamı kaptın zaten bunu da veremem.. Dur ulan..''

Ben şuan bir köpek seviyordum! Kocaman bir köpek! Kalbim durmadan ve aklımı kaybetmeden.. Lan acaba ölmüş müydüm? Öldüm mü lan ondan mı böyle birden korkumu yendim?

''Başardın he..''

Ali'nin sesiyle başımı ona çevirdiğimde o da gülerek Pars'ın tasmasından tutup onu yere oturtmuştu. Mutluluktan ölecek gibiydim Pars'la bakışırken. Bu koca köpek en büyük korkumken az önce benim kendi adıma çok büyük bir şey başarmamı sağlamıştı.

Korkumu yenmek..

Duraksamıştım. Aslında bunu sağlayan Ali'ydi. Bakışlarımı ona çevirdim. ''Diğerlerinden belki korkabilirim ama Pars'tan asla.. Babamdan sonra güvendiğim tek erkek..''

Ben gülerken Ali kaşını kaldırarak vaay demişti.

''Babaannem bizim için bir şeyler yapmıştı. Getireyim..'' diyerek eve yöneldiğimde Ali itiraz etmeden Pars'ın yanına geçti. Utanıp ona teşekkür edememiştim. Ne bileyim giderken filan ederdim.

🏀🏀🏀

Ali'yle, Pars'la ilgili konuşarak babaannemin yaptığı poğça böreği yedikten sonra korkumu yenmenin verdiği gazla Pars'la biraz daha oynamıştım. O kadar gülmüştüm ki yanaklarım ağrımıştı be..

Normalde ben kaçarım, Pars beni kovalar, düşer ölür giderim, Ali de helvamı kavurur diye planladığım bu buluşma, korkumu yenerek Pars'ı neredeyse benim yorduğum, Ali'nin durmadan güldüğü bir eğlenceye dönüşmüştü.

Saat 5'e geliyordu. Yemin ederim nasıl ilerlediğini zerre anlamamıştım. Su gibi akmıştı vakit. Normal şartlarda Meriç dışında yanında bu kadar kaldığım iki insan vardı. Onlar da aynı evde yaşadığımızdan babam ve babaannemdi. Onlar sayılmadığına göre...

İşin garip yanı daha saatlerce böyle eğlenebilirim gibi geliyordu. Pars'la oynayabilir Ali'yle atışıp gülebilirdim sanki.

"Çok kaynadı bir dakika.. Sen şimdi bana atkı örmeyecek misin?"

Ali'nin birkaç saat önceki muhabbetimize dönmesi baygın baygın ona bakmama sebep olsa da içimden geçenleri tutamamıştım.

"Bunun için de iddiaya girerim demiştin.. Girelim o zaman Ali bey.."

🏀🏀🏀

Pars tasmasından potaya bağlıyken biz de Ali'yle karşılıklı geçmiş iddia üzerine başlayacağımız teke tek maça odaklanmıştık. Şaşırdık mı? Bence hayır.. Bir aradayken iddiaya girmesek ayıp olurdu.

Hava serindi ama yağış olmadığından ben buna tam maçlık bir hava derdim. Güneş sizi eritmiyorken maç yapmak başka güzeldi.

Bir de tabi alıştığım bahçede oynayacak olmamın verdiği bir rahatlık vardı. Babamla oynaya oynaya bahçedeki çukuru çıkıntıyı ezberlemiştim. Ama piknik tüpü her an her yerde takılıp düşebilirdi..

Ona rahat oynaması için babamla ortak dolabımdan Jordan tişörtümü vermiştim. Karşımda ısınırken tişörtü tutup ''Normalde tam tersi olur lan..'' deyip güldüğünde anlamak için yüzüne baktım.

''Kız erkeğin tişörtünü giyer filan ya..'' diye açıkladığında güldüm.

Şaşırmamak lazımdı bizim de normal bir ilişkimiz olmadığından.. Yani ilişki derken işte.. Arkadaş olarak yani iki kişi..

Vallahi kafayı yemiştim iç sesime açıklama yapıyordum..

''Aynı oyun olsun.. Benden 10 sayı alamazsan atkı örersin..'' Ali'nin bu söylediğine karşılık düşündüm. Şartlar benim için gayet uygundu. Daha önce yapmıştım neden yine yapamayayımdı? Ama sinirlenmiştim de.. Yenmek için değil sayı almak için oynayabiliyordum Allah'ın piknik tüpüyle! Neden bu kadar iyi oynamak ve bunun farkında olmak zorundaydı ki?

''Kabul.. Sen kaybedersen dövmeni ve hikayesini dinlerim..'' dedim kendimden emin.

Elinde sektirdiği uğurlu topumu birden tutup ''Sen bunu nereden öğrendin Elis? '' diye sordu. Çok mu ciddiydi şuan bir gerilmiştim de.

''Bilgi birden vahiy yoluyla geldi..'' diyerek gülümsediğimde biraz gülmesini beklemiştim ama gülmüyordu. Her dakika her saniye gülen Yiğit Ali'ye de bak. Kaşını kaldırarak cevap beklemeye devam etti. Sude'yle olan tartışmamızdan aklımda kalmış diyecek halim yoktu. O günle ve olanlarla ilgili Ali'yle tek kelime konuşmak istemiyordum.

''Devlet sırrı mı? Şaşırma bu kadar hadi başlayalım..'' diyerek elindeki topa doğru atıldım. Bir adım geri çekilerek yüzüme ifadesizce baktığında ''Madem öyle meraktan çatlayacaksın.. Bu defa kaybetmeyeceğim Elis hanım..'' demişti.

İlk maçımızdaki kuralları geçerli sayarak maça başladık. .

Continue Reading

You'll Also Like

470K 28.2K 31
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋
97.4K 10.3K 35
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...
7.1K 767 10
"Tek duamdın ve hep öyle kalacaksın."
1.3K 240 4
Anlaşmalı bir aşk hikayesi... Buz gibi bir adam ve güneş kadar sıcak olan kadının anlaşması... Adam bu teklife mecburdu. Kadın ise çaresizdi. Bu yüzd...