49 - YETER ARTIK

298 41 9
                                    

[Sistem Bildirimi - Efsanevi Yetenek Olan "Diriltme" T********* tarafından elde etti.]

Mu Lan yeteneği öğrenir öğrenmez içinde bir garip duygu olmuştu. Şu anda bu yetenek sunucuda sadece bir kişide olabilecek bir yetenekti, ve bu kişi ise kendisinden başkası değildi.

"Kardeşim yine mi bu herif. Bütün iyi şeyleri o alıyor. Anasını satayım. Nerede bu GM, artık şu olaya bir el atsan."

"Gerçektende, bu kadar iyi şeyleri alması bir tesadüf mü? Bence bu kişi oyunun kodlamasında falan yer aldı, baksana bütün iyi şeyleri alıp duruyor. Bir açıklama istiyoruz."

"Evet, bir kişi nasıl bu kadar iyi eşyalara sahip olabilir. Çabuk bize bir açıklama borçlusunuz."

"YETER ARTIK, BUNA BİR SON VERİN SAYIN GM VEYAHUT HER NEYSEN!!"

Mu Lan'ın elde ettiği Diriltme yeteneği tekrar sunucuyu bir kargaşaya sokmuştu, gün boyu herkesin ağzında bir T********* isimli biri dolaşıyordu. Forumun hepsi neredeyse onunla alakalı gönderilerle dolmuştu neredeyse başka bir gönderi yoktu bile.

Tüm bu kargaşanın arasında Beng Zeng Mu Lan'a bir fısıltı göndermişti.

"Mu o yeteneği ben aldım de. Bak başka bir T********* isimli oyuncu onu aldıysa külahları değişiriz."

"Evet bende o yetenek. Ve yeteneği biraz incelediğimde hiçte küçümsenmeyecek bir yetenek olduğu apaçık belli."

"Nasıl yani. Diriltme işte ölen birini canlandırmıyor musun?"

"Sen öyle düşünüyorsan sunucudaki herkes öyle düşünür, bu iyiye işaret, aslında tek bir özelliği yok bu yeteneğin, çok fazla özelliği var, yaşam özü, diriltme, eşyalar, iksirler v.b bu yetenek kullanımı hem çok iyi hemde çok kötü."

"Çok iyi ve çok kötü derken neyi kastediyorsun. Biraz daha aç bakayım."

"Şöyle açıklayayım, bazı eşyaları üretmek çok fazla zamanımızı alacak ve ürettiğimiz eşyanın bir dezavantajı da olacak, örnek veriyorum bir silah ürettik bu düşmana 50 hasar verirken kendinede 50 hasar veriyor. Bu tarz dezavantajlı şeyler var. Ama en iyi kısımını hemen sana söylemeyeceğim. Ürettiğimde 1 tanede sana atarım. Biraz merakta kal."

"Bak ya yine yaptın yapacağını. Yazıklar olsun. Hani kardeştik biz. Neyse benim elimdeki eşyalar tükenmek üzere. Şu benim gürzden ne haber, daha ne kadar demircilik yapacağım ben. Birde ben burada demir döverken güç özelliğim artıyor."

"Peki demircilik yeteneğin ne durumda? Ve evet seni demirciliğe bu nedenlede yazdırdım, demir dövdükçe güç statın artıyor. Bir paladin olarak güçsüz olmanı istemedim. Savunman yeterince güçlü olacağı için gücünde yeterince güçlü olursa karşında kim durabilir?"

"Demircilik seviyem başlangıç aşamasında hala. %49 mu ne diyor. Daha ne kadar demir dövmem ve eritmem lazım?"

"Sende şu an kaç eşya var? Ürettiğin eşyayı geri eritiyor musun? Öyle yapmanda malzemeler git gide azalacak ama en verimli o şekilde demirciliğini geliştirirsin. Ve demirciliğin Efsanevi seviyeye geldiğinde ise o gürzü yapmak senin için çocuk oyuncağı olacak."

"Sen neden bahsediyorsun ya, daha kaç saat kılıç dövüp eriteceğim, bende bir insanım, ama senin bir yöntemin vardır haksız mıyım?"

"Öhöm, aslında eritip dövdüğün kılıç zırh vesaire ne kadar yüksek seviyeli olursa kazandığın demircilik seviyeside o kadar yüksek olur. Bu basit bir bilgidir. Hiç yeşil çerçeveli ya da mavi çerçeveli bir eşya eritip dövdün mü henüz?"

"Yeşil çerçeve mi? Ben öyle bir eşya görmedim. Nasıl dövüp eriteyim ki?"

"Bizde ne kadar para vardı, unuttun herhalde, gidip pazardan yeşil eşya, mavi eşya falan çek ardından onları erit, ve eşya üretirkende eritmiş olduğun cevherler ne kadar birbiriyle uyumlu ise ürettiğin eşyanında derecesi ona göre artar. Ben işlerimi halledeyim yanına geleceğim merak etme. Ben bize birazcık daha para akışı sağlayacağım. Sen demirciliğini ve gücünü arttıradur ileride lazım olacaksın."

"Pekala bu dediklerini dikkate alarak demirciliğimi geliştireyim. Senden fazla vurduğumda sakın ola üzülme tamam mı. Güç bende artık."

Beng Zeng'in şakayla karışık cevabı konuşmayı sonlandırmıştı. Geriye Mu Lan ile Rosemaria kalmıştı. Mu Lan çok fazla uzatmadan Rosemaria'ya iş teklifi için konuşma başlattı.

Pekala birazcık da iş konuşmaya ne dersin, hatta sana birkaç tarifde öğreteyim?

Rosemaria parlayan yeşilimsi gözleriyle Mu Lan'a tutku ile bakıyordu. "Gerçektende bana öğretecek misin?"

Tanrıya Meydan Okuyan Okçunun DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin